Pazar Papa kucaklaşmaya geliyor ama iki kilisenin birleşmesi mümkün mü?

Papa kucaklaşmaya geliyor ama iki kilisenin birleşmesi mümkün mü?

26.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

16. Benedictus'un ziyaretinde Ortodoks kilisesiyle birleşme konusu ön planda olacak... Ama bu birleşmenin olabileceğine sadece dinlerin tarihini bilmeyenler ve işgüzarlar inanır

Papa kucaklaşmaya geliyor ama iki kilisenin birleşmesi mümkün mü

Şimdi Türkiye'yi resmen ziyaret ediyor. Bunun için Ankara'ya gelecek. Ama öte yandan ve ön planda Rum-Ortodoks Patriki Bartholomeos cenaplarının davetlisi olarak İstanbul'da bulunacak. Aslında 1960'larda VI. Paul ile başlayan bu birleşme ziyaretleri 40 yıllık bir süreç teşkil ediyor. Buna rağmen Ortodoksluk ve Katolikliğin birleşebileceğine sadece kendi dinlerinin tarihini iyi tanımayanlar ve bizdeki bazı işgüzar çevreler inanıyor. İki kilisenin birleşmesi mümkün değil.Birinci sebep; "Filique" meselesi. Ortodoksların görüşüne göre; Kutsal Üçlü'de Baba ile Oğul'un ilişkisini yanlış tespit eden bu Latince çeviri, Katolik inancında bir sapkınlık yaratmış. Diğer sebep, Roma'daki Papa'nın sadece eşitler arasında birinci yere sahip bir psikopos olarak değil, ulûhiyeti olan ruhani ve Tanrı'nın yeryüzündeki vekili sayılan bir kilise babası statüsünü ileri sürmesi. İşte Ortodoks kilisesi bunu katiyen kabul etmiyor. Papa 16. Benedictus hiç kuşkusuz Türklerle iyi diyalog kuramayarak göreve başladı. Prof. Joseph Ratzinger diye bildiğimiz bu teolog bildiği birçok dille ünlüdür. Üstüne Vatikan'ın misyonları ve akidesiyle ilgili ilişkilerini yönetmekle tanındı. İşte o zaman Türklerin AB'ye girişine karşı çıktı. Aslında bu ilk birleşme teşebbüsü değil; 1442-1444 Floransa ve Ferrara konsillerinde gittikçe eriyen ve Türklerin kapısına dayandığı Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu, Batı Katolik aleminden acil yardım istemişti. Papalığın itaat şartını İmparator Manuel Paleologos çaresiz kabul etti. Konsilde Doğu dünyasının âlim Metropolit'i Bessarion nefis tövbe nutukları attı. Ondan aşağı kalmayan Katolik dünyanın kardinali Cesarini de tövbe edenleri bağrına basan kilise adına konuştu. Ortam muhteşemdi, birleşildi ama birleşme orada kaldı. Ne Rusya ne de Bizans birleşenleri kabul etti. Moskova Rusyası, Başpsikopos İsidor'u hapse attı. Besarion lanetlendi. Bizans'ın gözde din adamı eski Patrik Ghennadios'tu. Fatih, fetihten sonra onu yine patrik tayin etti. Ortodoksi ve Katoliklik o gün birleşememişti. 1204 Haçlı istilası sırasında şehirde yapılan yağma, katil, ırza geçme, bizzat Ayasofya'nın aşağılanması, bütün imparatorlukta 50 yıl süren Katolik zulmünün yanı sıra; Girit, Adalar ve Kıbrıs'taki Venedik hakimiyetinin bıraktığı ağır yaralar Helen dünyasıyla Batı'yı onulmaz biçimde uzaklaştırmıştı. Öte yandan Ortodoksluğun asıl mekanı Rusya ne kadar batılılaşsa da batıya şüpheyle bakar. 19'uncu yüzyılda Çaadayev dışında Katolisizmi gerekli gören filozof pek bulunmaz. Rusya'nın zengin edebiyatı ve felsefesi batıya karşı Ortodoksluğun şampiyonluğunu yapar. Birleşme orada kaldı Nitekim "Uniat" adı altında doğulu ibadet adetlerini ve kıyafetlerini saklayarak batı kilisesine bağlanan Ukraynalı ve Slav ve az miktarda Yunanlı cemaatler dışında pek kimse bu birleşmeye iltifat etmedi. Bugün de geniş Ortodoks âlemi bu birleşmeye itibar edecek gibi görünmüyor. Kilisenin sorunları bizi ilgilendirmez ama bu gerekçeyle Türkiye'nin siyasetini dalgalandırmak pek akıllıca görünmüyor. Roma'daki Papa ve İstanbul'daki Patrik'in ilişkileri bazılarının büyüteceği kadar yoğunlukla kabul edilmiş değil. Yeni Vatikan misali bir Ortodoksluk merkezinin ortaya çıkması da sadece bizdekilerin inanacağı hayal. Kimileri "Bizi yutacaklar" diyor. Pembe ufukları hayal etmekte de felaket endişesinde de ne kadar kolaycıyız. Osmanlı'nın vakur görünümü ama her şeyi gözleyen geniş bilgi dağarcığı bugünkü toplumumuzda yok. Maalesef Hıristiyan dünyasını yeterince değerlendiremiyoruz. Bilgimizin azlığı ölçüsünde gürültü koparıyoruz. Sözde olumlu veya olumsuz yaklaşımların temelinde tek ortak nokta var: İyi tanımamak. Papa'nın ziyaretinde iki noktayı birbirinden ayırmalıyız. Birincisi diplomatik ilişki içinde olduğumuz bir devletin reisini ağırlıyoruz. Devleti tanıyan biziz. 19'uncu yüzyılda Osmanlı'nın Papalığı ruhani olarak tanımasından sonra Cumhuriyet'in ilk döneminde, yani Lateran Antlaşması'nı takiben dahi Vatikan ile diplomatik ilişki kurulmamıştı. Fakat II. Dünya Savaşı'ndan sonra diplomatik ilişki kuruldu. Bu unutulmayacak bir nokta. İkincisi ise Türkiye'de küçük bir Katolik azınlığın ruhani liderinin ziyaretinin söz konusu olmasıdır. Bu lider, öteki kilisenin lideri tarafından davet edildi ve kucaklaşmaya geldi. Bu iki yönü birbirinden hem ayırmak hem de bir arada düşünmek konumundayız, zor bir iş. Fakat bilmeli ve yapmalıyız. Sorun: İyi tanımamak Star ve Sabah gazetelerinde "Gökkafes inşallah yıkılır" diye bir başlık bana atfedilmiş. Bu biraz beddua havası taşıyor. Benim deyişim, metnin içindeki gibidir. "Parasını verin, tazminatı ödeyin, silueti kurtarmak için yıkılması gerekir" dedim. Bunu gazetelerin bir ifade hatası olarak kabul ediyorum. Yine de ilgi gösterdikleri için teşekkür ederim. Açıklama