Pazar “Paraya gerek olmasa ticari işlere girmem”

“Paraya gerek olmasa ticari işlere girmem”

08.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ünlü oyuncu Settar Tanrıöğen “Hayalet Dayı” filmiyle bu cuma sinemaseverlerle buluşacak. Tanrıöğen “Hayat benden bu paraları istemese ben bu ticari i şlere girmezdim” diyor.

“Paraya gerek olmasa ticari işlere girmem”

Settar Tanrıöğen sinema ve televizyon sektörünün aranan oyuncularından biri. Fakat
o münzevi bir hayatı tercih etti. İstanbul’dan uzaklarda yaşıyor örneğin. Hatta “Sadece işim olunca geliyorum Bizans’a” diyor...
Rol aldığı “Hayalet Dayı” filmi bu hafta vizyona girecek... Tanrıöğen’in para kazanmak için oynadığını gizlemediği filmlerden bu... Tanrıöğen’le yeni filmini ve münzevi hayatını konuştuk...

Dizi setlerinde çalışmanın zorluğu, reyting kaygısı...“Sadece sinema yapsam” dediğiniz zamanlar oluyor mu?
Benim böyle bir kaygım yok. Sadece sinema, dizi ya da tiyatro yapayım demiyorum. Şunu arzu ederdim: Hayat benden bu paraları istemese ya da bir şekilde benim temel ihtiyaçlarım karşılansa da ben bu ticari işlere hiç girmesem... Fakat böyle bir şey mümkün değil. Global kapitalizmin içerisinde biz de bir metayız.

Haberin Devamı

“İhtiyaçlar sistem tarafından belirleniyor”

Yaptığınız işi etkiliyor mu bu hisleriniz?
Bu bir zorunluluktur diye ev ödevi gibi yapmıyorum işlerimi. Her işe bilgimi ve becerimi yansıtıyorum. Bu yüzden
çok yoruluyorum zaten.

Önünüze bir teklif geldiğinde, bu teklifi neye göre kabul ediyorsunuz?
Bu filmde sadece paraya baktım. Ticari bir işten insanlara hayata dair bir cümle kurmayı, bir tartışma yaratmayı beklemek yanlış olur. Bu kaygı zaten yaptığınız işin ticari durumunu bozar çünkü bizim insanımız yüzleşmeyi sevmiyor. Kendisiyle yüzleşmesi gereken filmlerden korkuyor. Gardını alıyor ve o filme gitmiyor. Bu filmde insanlar sadece ve sadece bolca gülerek deşarj olacak. Hüngür hüngür ağlayıp, hakır hakır gülüp deşarj olma durumu vardır.

Sinema ve TV sektörü için bir ihtiyaç mıdır bu absürt komediler?
Bu bir ihtiyaç mıdır? Evet bir ihtiyaçtır. Ama o ihtiyaç da sistem tarafından insanlar üzerinde oluşturulmuş bir ihtiyaçtır. Reklam öğrencilerine şu anlatılır: Reklam hiç ihtiyaç duyulmayan bir eşyayı ihtiyaç gibi gösterme sanatıdır. Toplumun ihtiyaçları sistem tarafından belirleniyor.

Haberin Devamı

“Oynamadığım filmler var internetteki CV’mde”

“Acı” adlı, Gezi olaylarından yola çıkan bir filmde de rol almışsınız. Nedir bu filmdeki rolünüz?
Ben çalışmadım öyle bir filmde.

Sizin de adınız geçiyor?
Benim adım birçok yerde geçiyor. Düşünüyorlar, bültene ekliyorlar ama orada kalıyor. Oynamadığım filmler var internetteki CV’mde.

Yeni bir dizi projesi var mı?
Yok. Bir-iki teklif geldi ama ben bir süre dinlenmek istiyorum. Bu sürenin ne kadar olacağını da bilmiyorum.

Sizler neler seyrediyorsunuz? Yerli yapımlarla aranız iyi midir?
Dizi hiç izlemiyorum. Televizyonum yok zaten. Sadece arkadaşlarımın bana önerdiği filmleri izliyorum. Çok kesif bir sinema seyircisi de değilim.

“Oyunculuğu bırakıp yemek yapabilirim”

Bildiğim kadarıyla İstanbul’un dışında, Kadırga’da yaşıyorsunuz...
İşim olduğu zaman geliyorum Bizans’a. O kadar.

Bir de bahçeniz var sanırım. Neden şehirden uzaklaştınız?
Sessizliği seviyorum. Burada çok uyaran var. Ben düşünmeyi seven bir insanım. Bu yüzden acıda çekiyorum ama sevgiyle acı iç içe bir şey... Bolca düşündüğüm için akordum bozulmasın diye çevre uyaranlardan uzak duruyorum. Oradaki durum daha farklı. Yağmur, rüzgar, odunun çıtırtısı, köpeğin nefes alışı... Başka ses yok. Sadece tercih ettiğim canlılarla konuşuyorum. Tercih etmediklerimden uzak duruyorum.

Bu hayat tercihi çalıştığınız zamanlar sizi zorluyor mu?
Benim evden İstanbul’a gelmem bir ya da bir buçuk saat sürüyor. Trafiğin durumuna göre değişiyor tabii. İstanbul’da oturan biri de o kadar yol yapıyordur.

“Ellerimle bir şeyler yapmayı seviyorum”

Yemek yapmayı sevdiğinizi okudum...

Severim, evet. Ellerimle bir şeyler yapmayı seviyorum ben.

Başka ne yapıyorsunuz?
Biraz marangozluk yapıyorum. Masalar, kanepeler, dolaplar...

Bu da düşünmek için bir fırsat mı sizin için?
Rehabilitasyon diyelim... Ruh hastalarının kendilerini rehabilite ettikleri alanlar vardır. Ben de öyle alanlar buldum kendime. Oyunculuğu da bu yüzden yapıyorum. Oyunculukla ilgili bir iddiam yok. Umrumda da değil. Bir anda oyunculuğu bırakıp yemek yapmaya başlayabilirim. Sadece keyif aldığım durumlara giriyorum, keyif almıyorsam hemen uzuyorum.