Pazar “Patlama sesleri artık gök gürültüsü gibi geliyor”

“Patlama sesleri artık gök gürültüsü gibi geliyor”

17.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bünyamin Aygün, Halep’te idama götürülen Esad’a bağlı Şebbiha militanlarının son anını çekerek fotomuhabirliği alanında Türkiye’nin en önemli ödülünü kazandı. Bu fotoğrafın öyküsünü Aygün’ün kendisinden dinliyoruz

“Patlama sesleri artık gök gürültüsü gibi geliyor”

Milliyet fotomuhabiri Bünyamin Aygün basın fotoğrafçılığı dalındaki en prestijli yarışma olan Vakıfbank-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları’nda “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü kazandı. Esad yanlısı Şebbiha örgütünün militanlarının
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kuvvetleri tarafından idama götürülmesini fotoğraflayan Aygün, ödül alan “Muhaliflerin Karakol Baskını” adlı bu fotoğrafının öyküsünü anlattı.

Haberin Devamı


“Vizörün arkasına geçince duygularımı bastırabiliyorum”

Aygün, “Orada sürekli olarak karakol baskınları oluyordu. Yine bir karakol baskını ihbarı almıştık ve yola çıktık” diyerek ödüllü fotoğrafın hikayesine başladı: “Karakol baskınına giderken büyük bir çatışmanın ortasına düştüm. 200, 300 kişi, tam bilemiyorum çünkü her yerden mermiler geliyordu. ÖSO bir binanın etrafını sarmış ateş ediyordu. Onlarda kaleşnikof vardı. Binadaki Şebbiha militanlarında ise keskin nişan tüfekleri. Bir yanda da toplar ve uçaklardan gelen roketler. Adeta filmlerdeki gibiydi. Böyle bir çatışma ortamında hiç bulunmamıştım. Çatışma tam beş saat sürdü. 40 kişi ölü çıktı. 13 Şebbihalı canlı ele geçti ve onları idama götürmek üzere bir kamyonetin arkasına patates çuvalı gibi attılar. Ben de o esnada fotoğrafı çektim. Daha sonra infazın gerçekleştiği alanda da bulundum ama bana fotoğraf çektirmediler.”
Bir insanın son fotoğrafını çekmenin nasıl bir his olduğunu sorduğumuzda ise Aygün “İnsanların hayatlarının son fotoğrafını çekmeye o kadar alıştım ki... 2011 ve 2012 benim için çok kanlı, cesetli bir yıl oldu. Vizörün arkasına geçtiğimde duygularımı bastırabiliyorum. Olaydan etkilenmiyorum” diyor.
Aygün fotoğrafı çektiği gece gazeteyle arasındaki diyaloğu da şöyle anlatıyor: “Fotoğrafı gönderdiğimde editörümüz Yurttaş Tümer’i aradım ve abartmış olabileceğimi söyleyip hikayeyi anlattım. Ertesi gün beni arayıp ‘Bunlar yılın gazetecilik olayı!’ dedi. Gazetede de kapakta tam sayfa, içeride ise iki sayfa ayrılmıştı. Tahminimden de iyi kullandılar. Hatta Avrupa’da onlarca gazete ve dergide yer aldı fotoğrafım.”
Patlamalara sadece ilk birkaç gün alışmakta zorluk çektiğini söyleyen Aygün belli bir yerden sonra kendi cesaretinden korktuğunu de ekliyor: “Korkuyorsunuz ama o yüksek adrenalin korkuyu bastırıyor. Patlama sesleri zaten bir süre sonra gök gürültüsü gibi geliyor. Beni en çok korkutan şey ise 10 yıldır bu işin içindeyim ve bir şey olmadığı için gereksiz bir özgüven duymak.”

Haberin Devamı

“Patlama sesleri artık gök gürültüsü gibi geliyor”

“Kaldığım evin altında cephanelik varmış”

Haberin Devamı

Aygün, fotoğrafın çekildiği Halep’e gidiş öyküsünü anlattı: “Temmuz ayıydı. O zaman Halep’e doğrudan gitmek mümkün değildi. Anayol, Esad güçlerinin elindeydi. Bağlantılarımı kullanarak Kilis’ten yola çıktım ve mayınlı araziyi geçtim, sadece geceleri hareket edip köy köy dolaşarak 45 kilometrelik yolu iki günde aldım.” Halep’te iki gün bir evin avlusunda, iki gün de ÖSO askerleriyle birlikte kalan Aygün daha sonra bir eve yerleştirilmiş: “Evin altında cephanelik olduğunu sonradan öğrendim. Ben o evden ayrıldıktan sonra, orası Esad güçleri tarafından yok edilen ilk hedeflerden biri oldu.”