PazarRektörlükte kadın olmak bir avantaj

Rektörlükte kadın olmak bir avantaj

21.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

TÜRKİYE'NİN altı üniversitesinin rektörlük makamında kadınlar oturuyor: İstanbul'da Boğaziçi, Marmara, Bilim üniversiteleri; Kocaeli Ünv., Manisa'da Celal Bayar Ünv. ve Tokat'ta Gaziosmanpaşa Ünv.'de kadın patronlar görevde. Her birinin büyük iddiaları var.

Rektörlükte kadın olmak bir avantaj

Altı üniversitenin rektörlük makamına, kadınlar yerleşti. Boğaziçi, Marmara, Kocaeli, Celal Bayar, Gaziosmanpaşa ve İstanbul Bilim üniversitelerinin kadın patronları zorlu ve yıldırıcı bir seçim sürecinden geçti; iddiaları büyük, eğitim sistemine ilişkin derin eleştirileri var, ülke meselelerine kafa yoran öğrencilerini daha çok seviyorlar ve sosyal yaşamları son derece hareketli. Öğrencilerini alıp operaya götüren de, genç akademisyenlerine laptop hediye eden de, yönetim kuruluna öğrencileri dahil eden de, yeğenlerine örgü ören de bu kadınlar... "Adaylık rektörlükten daha zor bir dönemdi" Dinamik bir şekilde çalıştığımızı düşünüyorum. Hocalarımızın akademik çalışmalarına elimizden gelen desteği veriyoruz. Öğrencilerle çok yakın irtibatımız var. Ayrıca, AB Uyum Yasaları çerçevesinde engelliler için bir çalışma yapıldı. Rektörlüğünüzün ikinci yılı doldu. Boğaziçi'nde ne değişti? Öğrenci İşleri Dekanlığı'nı yeniden kurduk. Öğrenci temsilcisi üniversite yönetim kuruluna katılıyor. Öğrenciler yemek ihalesine girerek bilgi alıyor. Kapalı yüzme havuzu açıyoruz. Deprem güçlendirmesi yaptık. Öğrenciler için ne yaptınız? "Mesaimin büyük kısmı görüşmelere gidiyor" Hayır. Bütün kararlarımı paylaşarak alıyorum. Bana ani karar verdirenlerden de kaçınırım hep. Pişman olduğunuz bir şey yaptınız mı? Müthiş bir laboratuvar yenilemesi yaptık. Milyon YTL seviyesinde kaynak ayırdık. Yaptığınız en iyi iş neydi? Çünkü bu okulu çok seviyorum. Herkes bana "Kadın olarak bunu yapmak çok zor" dedi. Adaylık benim için, rektör olmaktan daha zordu. Neden rektör olmak istemiştiniz? Bizde hocalar rektöre erişebilmek, projelerini anlatmak ister. Zamanın büyük kısmı da gerçekten buradaki görüşmelere gidiyor. Mesainizi en çok hangi işler alıyor? Bir erkeğin böyle bir pozisyona aday olmasını daha doğal görüyorlar. Kadın olmam nedeniyle güven uyandırmakta güçlük çektim. Aslında avantajları da var. Bizim kültürümüzde kadınlar rahat diyalog kurabiliyor. Bir kadın olarak bu işe soyunmanın zorlukları nedir? Erkekler isteklerine daha kolay evet denmesini bekliyorlar çünkü daha kolay elde ettikleri bir yer. Benim böyle bir beklentim yok. Hiçbir şeyin önüme gümüş tepside sunulmasını beklemedim. Uğraştım, çalıştım, çabaladım. Erkek rektörlerden farkınız var mı? Ben yoruluyorum. 60 yaşına yaklaşıyorum. Kötüsü şu: Yorgunluğunuzu hırçınlık, sabırsızlık şeklinde yansıtırsanız yönetiminize kötü etki yapar. Bunu hâlâ iyi götürdüğümü düşünüyorum. Yani kadınlar daha mı çok yoruluyor? "Hafta sonu ve hafta içi diye iki gardırop hazırladım" Yaklaşık 1000 kişilik akademik personelin yüzde 44'ü kadın. İdari bölümde ise kadınlar çoğunlukta. Boğaziçi'nde kadın akademisyen ağırlıkta mı? Sıcakla başım hoş değil, giyiyorum hâlâ, ne yapalım. Hâlâ sandalet giyiyor musunuz? Ayakkabı ve çorap var! "Rektör kıyafetleri için gizli kurallar" mı var? Hafta içi ve sonu diye iki gardırop yaptım. Cuma akşamı geldiğimde rahat kılıklar istiyorum. Hafta sonları dışarı eşofmanlarımla çıkıyorum. Nasıl çözdünüz giysi sorunlarını? Bol bol gezeceğim. Şimdi boş zamanlarımda yeğenlerime yün örüyorum. Bir de hayatımda kedim Macit bey var. Hafta sonları da Kapalıçarşı'ya gidiyorum. Rektörlüğü bırakınca ne yapacaksınız? Mimar olmayı çok isterdim. Bu tempoda eksik kaldığını düşündüğünüz bir şeyler var mı? "Öğrencilerin hobilerini geliştirecek vakti yok" Görsel hafızam çok güçlüydü. Kalabalık bir aile ortamında, sohbete dahil olayım diye yere bağdaş kurar oturur, çalışırdım. Nasıl bir öğrenciydiniz? Özgürlükleri eksik. Üniversiteye girmek için o kadar büyük çaba gösteriyorlar ki, çok yıpranıyorlar. Hobilerini geliştirmeye vakitleri yok. Bugünkü öğrencilere baktığınızda neyi eksik görüyorsunuz? Aktif olarak yer almadım. Ama her şeyi izlerdim. Dünyayı değiştirebileceğimizi düşünüyorduk. Çok arkadaşımızın kanatları kırpıldı bu rüyalar olmayınca. 12 Eylül öncesinde siyasi olaylarda yer aldınız mı? Herkes burada mükemmeliyet arıyor ama bu mümkün değil. Mutlaka bir şeyler eksik kalır. Temel faktör, diplomanın açtığı yoldur. Bu görülüyor. Boğaziçili üniversiteden memnun mu? PROF. DR. AYŞE SOYSAL 1948'de dünyaya geldi. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nden sonra, Robert Kolej Yüksek Okulu fizik-matematik çift anadal programından birincilikle mezun oldu. Fulbright bursu ile ABD'ye gitti. Michigan Üniversitesi Matematik Bölümü'nde mastır yaptı, asistan olarak ders verdi. Asyalı kadın doktora öğrencilerine verilen Betsy Barbour bursunu almaya hak kazanan ilk Türk öğrenci oldu. 1976'da Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak işe başladı. 1981'de doçentliğe, 1991'de profesörlüğe yükseldi. Fakülte yönetim kurulu üyeliği, dekan yardımcılığı, araştırma fonu yönetim kurulu üyeliği, matematik bölüm başkanlığı ve üniversitelerarası kurul temsilciliği gibi birçok idari görevde bulundu. 1993-2000 arasında UNESCO Türkiye Milli Komisyonu yönetim kurulu üyesi olarak çalıştı. Fen Edebiyat Fakültesi'nin ilk kadın dekanı oldu. Ağustos 2004'ten bu yana, üniversite tarihindeki ilk kadın rektör olarak çalışıyor. İki bölümü aynı anda birincilikle bitirdi "Öğrenciler Şam'ın nerede olduğunu bilmiyor" Kadir Has Üniversitesi'nin çatısı altında tıp fakültesini yedi yıldır yürütüyorduk. Sadece sağlık bölümleri üniversiteden ayrılarak Bilim Üniversitesi adı altında 2006 Mart'ında kuruldu. Hemşirelik Meslek Yüksek Okulu, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Teknisyenleri gibi yüksekokullar bizim üniversiteye bağlandı. Henüz 10 aylık bir üniversitenin rektörüsünüz. Bu buluşma nasıl gerçekleşti? Dünya çapında sağlık eğitimi bu yönde gelişiyor. Tıp eğitimi pahalı ve güç olduğu için bu trend yükseliyor. Sadece tıp alanında eğitim veren ilk üniversitesiniz. Neden böyle bir tercih yapıldı? 400'ü aşkın. Şu anda kaç öğrenciniz var? Genel olarak eğitim sistemi çok sorunlu. İlköğretim ve liselerde eğitim son derece kötü. Derslerde "Şam, Halep" diyorum. Hangi ülkede olduğunu bilmiyorlar. Türkiye'de tıp eğitimine baktığınız zaman ne görüyorsunuz? "Kadınlar daha eğitici" Kadınların iş hayatında zorlanmaları sadece bize değil, tüm dünyaya has bir sorun. Ama bir şekilde aşılıyor. Kız çocukları baskı altında büyüyorlar ama akademisyenseniz yolunuz açık. Bizse yüksek seviyelere gelince engele çarpıyoruz. 40 yıllık doktor ve akademisyensiniz. Bunca koşuşturma içinde, kadın olmanızdan dolayı geçmesi en zor engel ne oldu? Şimdiye kadar hiç zorluğunu çekmedim, hatta daha çok saygınlık gördüğümü söyleyebilirim. Rektörlüğü aldıktan sonra? Evet, kadınlar her zaman çok daha paylaşımcı, eğitici ve koruyucu. Erkeklerde bu yok. Kadınlar öğretmen ve hekim olduğunda bu farkı ortaya koyuyorlar. Erkekler kusura bakmasın. Akademik hayatta kadınların daha fazla yer alışının, eğitim sistemine olumlu yönde etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? "Sigara takibi yaparım" Bayılıyorlar. Akademik kadromuz 63 kişiden oluşuyor. 26'sı kadın. Uzman öğrenci sayısı 48, kadın sayısı ise 18. İdari kadromuzda da kadın ağırlığını görürsünüz zaten. 21 kişiden 15'i kadın. Öğrenciler kadın rektörlerini nasıl karşılıyor? Kavgaları, dövüşleri, ekonomik sorunları, ailevi sorunları, her şeyi bilirim. Sigara içip içmediklerini çok yakından takip ederim. Görürsem gidip söndürmelerini söylüyorum. Öğrencilerin ders dışında hangi sorunları size yansır? Genel kültürü geliştirme faaliyetlerimiz var. Toplantılar yapıyoruz. Çocuklarla birlikte operaya gidiyoruz, çoğu için bir ilk oluyor. Ders dışında da bir araya gelir misiniz? PROF. DR. CANAN EFENDİGİL KARATAY Vakıf üniversitelerindeki tek kadın rektör. 63 yaşında. Üsküdar Kız Lisesi ve İÜ Tıp Fakültesi mezunu. Babasının şeker ve kalp hastalığının etkisiyle kardiyolog olmayı seçti. 1967'de doktorluk unvanını aldı.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi iç hastalıkları uzmanı olarak göreve başladı. İngiliz hükümetinin bursunu kazandı, iki yıl İngiltere'deki Liverpool Kalp Merkezi'nde eğitim gördü. Kardiyologların kalp pili takması uygulamasını Türkiye'de başlattı. İlk kez koroner anjiyoyu da uyguladı. 1987'de gitiği ve 12 yıl kaldığı State University of New York'ta tıp fakültesi araştırma laboratuvarının başına geçti. Türkiye'ye döndükten sonra Gaziantep'te özel bir hastanenin kalp bölümünü kurdu. Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi dekan yardımcılığının ardından Kadir Has Üniversitesi'nde İç Hastalıkları Bölümü başkanlığı yaptı. Mart ayında kurulan Bilim Üniversitesi'ne rektör olarak atandı. Eşi, Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe doktoru. Oğlu ise Edinburgh Üniversitesi'nde küresel ısınma konusunda doktora yapıyor. Babasının hastalığı onu kardiyolog yaptı "Kadınlara çelme takan yine kadınlardır" Çok iyi, çok çalışkandım. Herhalde bir daha dünyaya gelsem bu kadar çalışmam. Anlamı yok. Sabahlara kadar ders çalışır, ödevlerin hepsini titizce yapardım. Nasıl bir öğrenciydiniz? Gençlik çok çabuk geçiyor. Yaşamdan da zevk almalı. Ben ikisini dengeli götüren öğrencileri severim çünkü ben yapamadım. O halde, çalışkan öğrencilerinizi seversiniz. Aktif olarak katılmadım. Ancak yürüyüşlere ve gösterilere katıldım. Ama benim gereksiz çalışkanlığımdan ötürü dersler daha ağır basıyordu. 68 olaylarında, en çok kaynayan fakültelerden birindeymişsiniz. Siyasi olaylara katıldınız mı? Ben iktisatçı olmayı hiç istemedim. Veterinerlik istiyordum, Ankara'daydı, babam göndermedi. İstanbul'da iktisat vardı. Okudum ve okul dışında bir çalışma hayatı hiç düşünmedim. Neden akademisyenliği tercih ettiniz? "Bir çağrımla 5 bin kadın toplarım" 350 bin kadına ulaştık, kadınları okuma-yazma, meslek, aile içi iletişim ve şiddet konularında eğittik. Bu çalışma sonunda pek çok kadın meslek sahibi oldu. Atölyeler açtılar, kooperatifler kurdular. Bugün Kadıköy'de kadınlara "Size ihtiyacım var, meydanda toplanın" desem, 5 bin kadın toplanır bir saat içinde. 15 yılı aşkın süre Kadıköy'ün varoşlarında belediyeyle birlikte çalışmalar yaptınız. Bu çalışmalar bölgedeki kadınların sosyal durumunu nasıl etkiledi? Kadınlarla ilgili çalışmam sırasında eşlerini de eğitmemizi istediler. 200'e yakın erkeği, üç aya yakın eğittik. Kadınlar da, kapıda kocaları kaçmasın diye nöbet tutmuştu! 39 yıllık kariyer hayatınızda en çok içinize sinen çalışma hangisidir? İyi eş, iyi ev kadını, iyi anne, iyi akademisyen gibi, bütün rolleri bir arada oynamaya çalışırsanız başarısız olursunuz. Ben hepsini oynamaya çalışmıştım. Kadınların en büyük engeli nedir akademik hayatta? Akademisyenlik ve annelik yapabildim. Ancak doçent olduktan sonra çocuk sahibi olabildim, 35 yaşındaydım. Kızımın veli toplantılarına gittiğim zaman bazı veliler benim öğrencilerimdi. Hangilerinde galip geldiniz? Bir çocuğum daha olsun isterdim. Pişmanlık duyduğunuz bir şey kaldı mı geride? Mantığını öne almaya çalışan bir duygusalım ben. İktisatçılar mantıklı olur derler, siz? Kadınlar, kadınlara. Erkekler bana hiç köstek olmadı. Akademik hayatta kim en çok çelme takar? "Siyaseti tavsiye etmem" Seçim ve siyasal partiler yasası değişmediği sürece, siyaset zamanı boşa harcamak demektir. Ben varoşlarda halka daha iyi hizmet ediyordum. CHP'de iki yıl siyaset yaptınız. Neden başladınız, neden bıraktınız? 10 kere hayata gelsem, yine siyaseti denerdim. Ama elimi kaldırıp oturduğum yerden oy vermek bana göre değil. Ama bir daha denemeyi düşünmüyorum, hiçbir akademisyene de tavsiye etmem. Siyaseti denediğinize pişman mısınız? "Erkeklere fark atmanız şart" 2 bin 885 akademisyenin yarısı kadın. İdari personelde, kadın sayısı daha fazla. Üniversitenizde kadınların ağırlığı nedir? Cumhuriyet döneminde öğretmenlik çok önemli bir meslekti ve kadınlar bu alana yönlendi. İkincisi, ev hayatını aksatmadan kariyer yapılabildiği için olabilir. Ama karar mekanizmalarında kadınları çok az görüyoruz. Sizce kadınların akademik hayatta daha fazla yer alması neye bağlı? Mutlaka erkeklere bir fark atmanız gerekir. Erkek rakibinize göre özellikleriniz çok daha önde olmalı. Rektör olmanın sırrı nedir? PROF. DR. NECLA PUR 63 yaşında. Ankara'da doğdu, Bursa Koleji ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni tamamladı. İktisat Kürsüsü'nde asistan olarak akademik yaşama katıldı. İngiltere'deki University of East Anglia'da da çalıştı. 1988'de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'ne profesör olarak atandı. Sosyal Bilimler Enstitüsü müdür vekili, Çalışma Ekonomisi Bölümü başkanı, İktisat Bölümü başkanı, İktisat Teorisi ve Tarihi ile İktisat Tarihi Ana Bilim Dalı başkanlıkları yaptı. 1991'de Marmara Ünv. Kadın İşgücü İstihdamı Araştırma ve Uygulama Merkezi'ni kurdu. Burada kadınlara yönelik 25'i aşkın proje uygulandı. Kadıköy'deki varoşlarda yaşayan ailelere yönelik eğitimleri yönetti. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nde istihdam projeleri ve DPT özel ihtisas komisyonlarında da görev aldı. Doktor bir kızı var. Kadınlara yönelik 25 proje yürüttü Rektörlükte kadın olmak bir avantaj Sezer reddetti, o pes etmedi Babam deniz piyade subayı olduğu için Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bulundum. Üniversite yıllarım ise olayların olduğu döneme rastlıyor. Ancak ben sakin bir öğrenciydim. Aslında idealim tıp okumaktı. Çocukları çok sevdiğim için çocuk doktoru olmak istedim. Ama işletmeyi kazandım. Girdikten sonra ise çok sevdim. İnsan sevdiği işte başarılı oluyor. Üniversite yaşamı en başarılı olduğum yıllardı. Öğrencilik hayatınız nasıldı? O seçimlerde 187 oy almıştım. Üst makamın takdiridir diye değerlendirmiştim. Bu yıl YÖK'ün koyduğu bir uygulama olan mülakatın faydalı olduğunu düşünüyorum. Orada kendimizi daha iyi tanıttık. Hiç ümidimi kaybetmedim. Ben mücadeleciyimdir. İnandığım yolda mücadele ederim. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer dört yıl önceki seçimlerde en yüksek oyu almanıza rağmen en düşük oyu alan adayı onaylamıştı. Bu defa daha az oy almanıza rağmen sizi onayladı. Mücadeleden vazgeçmemişsiniz. Hiç zorluk yaşamıyorum. Aksine büyük destek gördüm. Dezavantajım yok. Avantajlara gelince... Kadınlar hoşgörülü ve iyi niyetlidir. Bunlar dışında onların zarafet ve sevecenliğinin de üniversiteye yansıyacağını düşünüyorum. Kadın rektör olarak avantajlarınız ya da dezavantajlarınız var mı? "Evlensem zorluk çekerdim" Profesörden araştırma görevlisine kadar düşünürsek 638 erkek, 436 kadın var. Üniversitenizde akademisyenlerin kadın-erkek oranı nedir? Öğretmenlik mesleğinin kadınlar tarafından daha çok ilgi görmesine bağlıyorum. Tabii akademisyenliğin içinde araştırmacılık yönü de var. Bu yüzden de kadınların başarılı olduğunu düşünüyorum. Ancak bu başarının yansıması yönetim kadrolarında çok da görülmemiş. Türkiye üniversitelerindeki kadın oranının bazı Avrupa ülkelerinin üzerinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Akşam 10'da eve gidince tabii aranız çok iyi olmuyor. Ben evlenmedim. Evlenseydim zorluk çekerdim. Bunu başarıyla yapan arkadaşlarım da var. Onları saygıyla karşılıyorum. Mutfağa çok girmem. Tüm zamanım burada geçiyor diyebilirim. Eve gittiğimde köpeğim kapıda karşılıyor. Onunla vakit geçiriyorum. Bir de yüzmeyi, masa tenisini çok seviyorum. Yoğun çalışan kadınlar bazen ev hayatında sınıfta kalıyor... Sizin evdeki hayatınız nasıl? Öğrencilerle aram iyidir. Ufak tefek sorunlar olabilir. Onları da çözebiliriz. Ne de olsa gençler! Biraz anlayışlı olmak lazım... Öğrencilerle aranızın iyi olduğu görülüyor. Bir gün karşı karşıya gelmekten korktuğunuz oluyor mu? PROF. DR. SEMRA ÖNCÜ 1957'de Çerkeş'te doğdu. İzmir Kız Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitirdi. 1979'da Manisa Maliye Muhasebe Yüksek Okulu'nda asistan oldu, 1986'da doktor unvanını aldı. 1987'de yardımcı doçentliğe atandı. 1987-1988 yıllarında İngiltere'de University of East Anglia'da konuk araştırmacı olarak çalıştı. 1993'te doçent oldu. 1999'da Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'ne profesör olarak atandı. Akademik hayatı Ege'de geçti "Erkeklerin canı yanmasın diye evlenmedim" Akciğer hastalıklarının, kanserinin oluşma nedenini bilip engelleyici çalışma yapma konusunda iddialıyım ancak annemi kanserden kaybettim. İnsanın elinden hiçbir şey gelmiyor. Safra kanalı kanseriydi, yedi ayda öldü. Amerikalara kadar aradım ama tedavisi yokmuş. Bilimsel alanda hangi konuda iddialısınız? Rektörlükte cinsiyet ayrımı olmamalı. Kim iddialıysa, projesi varsa rektör olabilir. Kadınlar, akademik hayatla evliliklerini birlikte yürüttükleri için idari sorunlar önlerine geldiğinden aday olmak istemiyorlar. Kadın rektör olmanın farkı nedir? Önemli ve kıymetli bir müessese. Evlenmemiş olmam evlilik düşmanlığından değil. Bir esprim vardır, "Evlenmedim çünkü erkeklerin canı yanmasın" derim. İnsanların beraber bir şeyleri paylaşması çok güzel. Evlilik karşıtı değilim. Hele feminist hiç değilim. Evlilik hakkında neler düşünüyorsunuz? Akademik kariyer açısından evliliğin kadınları kısıtladığına inanmıyorum. Yöneticilik bazen aile mefhumunun önüne geçiyor. Evli ve çocuklu aile için tercih sıralamasında kadını zorluyor. Evli kadınlar sizce yöneticilikte zorlanıyor mu? "Ankara'nın doğusundaki ilk kadın rektörüm" Seçimler güzel yürümüyor. Karalama kampanyaları var, iğrenç. Kaldırmak kolay değil. Ben de yaşadım. Kadınlar "Bilimsel çalışma yapıyorum, ülkeme zaten yararlıyım ne gerek var seçime?" diyebiliyor. Çünkü baktığınızda kadınlar evlilerse akademisyenlik zaten ağır yük, üzerine bir yük daha yüklemek istemeyebilir. Kadınlar, rektörlük seçimlerinde zorluklarla karşılaşıyor mu? Ankara'nın doğusundaki ilk kadın rektörüm. Direkt dirençle karşılaşmadım ama yapılmasını istediğim iş uzatılıyordu. En önemli özelliğim adalet. Hata yapılıp tekrar ederse kendimi bile affetmem. Özelliklerimi anlayınca benimle çalışmaktan mutlu oldular. Üniversiteden dirençle karşılaştınız mı? 1 profesör, 3 doçent, 42 yardımcı doçent, 38 öğretim görevlisi, 16 okutman, 68 araştırma görevlisi, 13 uzman, toplam 180 kadın akademik personel var. Tıp ve eğitim fakültelerimiz yakında tamamen kadınların eline geçeceğe benziyor. Kadınlarımız zeki, önündeki engeller kaldırılınca her şeyi yapıyor. Üniversitede kadın öğretim üyelerinin sayısı artıyor mu? PROF. DR. ZEHRA SEYFİKLİ 1954 yılında Sivas'ta doğdu. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni kazandı ama ailesi göndermedi. Ertesi yıl hem eczacılık hem de matematik öğretmenliğini kazandı. Bir yıl eczacılık okuduktan sonra Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi'ni kazandı, 1981'de mezun oldu. 1991'de Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne öğretim görevlisi olarak atandı. 1992'de Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı Başkanlığı yardımcı doçent kadrosuna, 1993'te doçent kadrosuna atandı. 1999'da da aynı üniversitede profesör oldu. İktisatı kazandı, ailesi göndermedi Babasından siyaseti, eşinden rektörlüğü aldı Fevkalade... Bir kampüsü sıfırdan kurdu, çok geniş ufukludur. Baki'nin rektörlüğünün ilk yılında deprem oldu ve üniversitenin bir odası dahi kalmamış, her yer yıkılmıştı. Sıfırdan yeniden başladık. O yüzden, ekip çalışması olarak görüyorum yapılanları, çok önemli işlere imza atıldı. Siz rektörlüğü eşinizden devraldınız. Nasıl bir rektördü eşiniz? Erkeklere göre daha kontrollü olmanız gerekiyor. Gözler daha üzerinizde oluyor. Mesela "Nasıl yapar, özellikleri nedir?" diye bakmak yerine, hep eş durumum gündeme geldi. Ama bu konuda hiç rahatsız olmadım. Kadınsanız, rektörlüğün en ağır yanı ne oluyor? Akademik personelimiz 720 civarında, öğrenci sayımız 53-54 bin civarında. Kadın sayısı oldukça yüksek. Rektör yardımcımız, hukuk, iletişim, mimarlık dekanı, tıp fakültesinde bölüm başkanları kadın. Erkekleri akademik hayatta daha az görmemizin nedeni ise ücretlerin son derece düşük olması. Üniversiteniz bünyesinde çok sayıda kadın var mı? "Tipik Karadenizliyiz" Ben kendimi tanıdığımdan beni siyasetle ilgilendik. Başka bir yaşamı bilmiyorum. Her gün sabah uyandığımda en az 20 kişiye kahve pişirirdim. O dönemlerde vekillerin sekreterleri olmadığı için halkın talepleri evlerde karşılanırdı. Babanız da tanınmış bir siyasetçiydi, siyasetçi bir babanın akademisyen kızı olmak zor mudur? Küçüklüğümden bu yana kendimi hep doktor olarak hayal ettim, beyaz önlüklerin içinde. Bugün yine sınava girsem, yine tıp fakültesi seçerim. Doktor olmaya nasıl karar verdiniz? İngiltere'de yaşadığım dört yıl hem medikal açıdan hem de hayata bakışımda önemli bir etki yarattı. İngiltere'nin sosyal anlaşıyını çok beğendim. İnsan haklarına ve insana olan saygının varabileceği noktayı orada gördüm. Bir yılbaşı arifesinde, küçük kızımı Harrod's mağazasında kaybettim, bir dakika içinde mağazanın 11 çıkış kapısı birden kapatılmıştı. O an düşündüm, Türkiye'de olsa "Bir çocuğuna sahip çıkamadın hanım" diye azarlanırdım. Hayatınızda hangi dönemin sizde büyük etkisi vardır? Hoş gelmişti siyasetçi olmak. Ben sadece mesleği ile uğraşan biri değil, aynı zamanda fikir üreten ve dünya sorunlarına kafa yoran bir akademisyenim. Heves etmişim demek ki. Siyaseti de denemişsiniz. Bir akademisyen neden siyasetçi olmak ister? PROF. DR. SEZER ŞENER KOMSUOĞLU Babası üç dönem bakanlık yapmış, Karadenizli siyasetçi Ahmet Şener. Erkek kardeşi Trabzonspor'un eski başkanı, işadamı Sadri Şener. Diğer kardeşi, TAV'ın yöneticisi Sani Şener. Eşi ise "Kocaeli Üniversitesi'ni yoktan var eden rektör" Baki Komsuoğlu... Eşinin ardından rektörlüğe atanan Sezer Şener Komsuoğlu ise 1949 Trabzon doğumlu. Ankara Kız Lisesi ve Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde nöroloji uzmanlığı yaptıktan sonra, İngiltere'da Birmingham Üniversitesi'nde doktora yaptı. Türkiye'ye dönünce Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin kuruluşuna katkıda bulunan Komsuoğlu, eşi Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin kurucu dekanlığına atanınca, bu kez yol İzmit'e düştü.Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Komsuoğlu'nun kızlarından Ayşegül Amerika'da siyaset bilimci, Feride ise doktor. Tanınmış bir aileden geliyor

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler