Pazar Sanatçının içkisine de, şarkı söylemesine de karışırım

Sanatçının içkisine de, şarkı söylemesine de karışırım

12.10.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Danışmanlık yaptığımız sanatçılarda aradığımız kriter bize teslim olmaları. Biz starlara sadece neleri yapmalarını değil neleri yapmamalarını da söylüyoruz"

Sanatçının içkisine de, şarkı söylemesine de karışırım

Abdullah Oğuz, ANS Internationalı 1983 yılında New Yorkta kurdu. Reklam filmleriyle başlayan kariyerini büyük firmalar için ürettiği video kataloglarla sürdürdü. 1987de başarılarıyla Wall Street Journalın birinci sayfasında yer aldı. 1992de Türk televizyon sektörüne yenilikler getirerek ülkesine döndü.Abdullah Oğuz durmak bilmiyor. Yeni şirketi "Ajans" adındaki ajansıyla Türkiye popüler kültürüne bir yenilik daha getirdi. Ünlü veya ünlenmekte olan kişilere yeteneklerini kullanma konusunda danışmanlık hizmeti veriyor. Nurseli İdizin içki tüketiminden Hülya Avşarın jest ve mimiklerine kadar sanatçılarının her yaptığına karışıyor.Bir adamda bu kadar renk bir röportaj için yeter de artar bile. Abdullah Oğuz bir televizyon sihirbazı. Ne zaman bir dizi milli maç kadar reyting yapsa, ne zaman bir yarışma programı toplumsal isteriye dönüşse jeneriğinde onun yapım şirketi ANSnin imzasına rastlanıyor. "Ajans" adında bir ajans kurdunuz ve popüler kültür dünyasından birçok kişiye yeteneklerini nasıl kullanacakları konusunda danışmanlık hizmeti veriyorsunuz. Çeşitli mesleklerde başarılı olmuş insanlardan bir danışmanlar kurulu oluşturdunuz. Bu iş ne durumda? Tek tek topluyorum bütün starları. Son kertede yine yetenekleriyle ne yapacakları konusunda o kişilerin kendisi karar veriyor. Biz tavsiyelerde bulunuyoruz. Bu insanlar da size kazançlarından yüzde mi veriyorlar? Evet, öyle. Şimdi Nurseli İdiz sizin ajansın sanatçısı. Ve geçen gün aşırı içkili olarak kameralara yakalandı. Onu azarlıyor musunuz, tavsiyede mi bulunuyorsunuz, içkiyi bırakması için terapiye mi gönderiyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Nurseli İdiz de bir insan. Bir yerde içebilir, fazla da içebilir, bir insan bir yerde içki içebilir ama dikkat çekmeyebilir, ama sen, ben ya da Nurseli içtiği zaman dikkat çeker. Nurseli de içmiş, rezil bir vaziyette de yakalanmış kameralara. Tabii ki Nurseli İdiz olduğu için daha da dikkatli davranması gerekiyordu. Bunu yapmaması lazımdı. Nurselinin iki sene önce de içki problemleri olmuştu. Ama ben biliyorum ki bir buçuk senedir içmiyordu. Çarptı içki. Bu olay olduğunda ben Cannesdaydım. Ajanstaki arkadaşlar toplanmış ve karar vermişler, Nurseli basının önünde bir özeleştiri yapacak. Böyle bir olayın ardından bir sanatçının ne yapacağına karar vermek bizim işimiz. Ama bu olayları önleyemeyiz. Çünkü 24 saat sanatçılarımızı takip edemeyiz. Başka hangi ünlülerle çalışıyorsunuz? Yavuz Bingöl, Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül, İpek Tuzcuoğlu, Nurgül Yeşilçay, Nurseli İdiz, Hande Ataizi mesela. Şimdi de Hülya Avşarla anlaştık. "Ünlülere davranış bilimi semineri vereceğiz" Bu kadar başarılı olduğuna göre Hülya Avşar zaten yeteneğini doğru kullanmıyor mu? Ona ne tavsiye edebilirsiniz ki? Evet, Hülya zaten her sanatçının olmaya çalıştığı, her işte başarılı olan bir star. Hülya da bana aynı şeyi söyledi: "Benim için ne yapabilirsin?" dedi. Fakat bunu da alkışlamak gerek. Çünkü kendini yenilemeye çalışıyor. Onun için de yeni bir şeyler yapmak lazım. Şu anda çok iyi bir müzikal gerekiyor ona mesela. Sonra yüzü çok güzel. O yüzü uluslararası bir reklam kampanyasında neden değerlendirmeyelim ki? Ayrıca Hülyanın artık prestij işleri yapması gerekiyor. Sonra yapmaması gereken şeyleri yaptırtmamalıyız ona. Mesela? İlk toplantımızdan iki gün evvel Hülyayı Magazin Gazetecileri Derneğinin bir gecesinde sahnede şarkı söylerken görmüştüm. Bir yandan hurra yemek servisi yapılıyordu. Salona üç star giriyordu, birden 50 kamera onlara dönüyordu. Hülya da sahnede. "İşte sana bunu yaptırmazdım" dedim. Bir de bir şarkısında böyle Hintliler gibi elini yanağına koyarak bir jest yapıyordu. "Elini oraya koydurtmazdım" dedim. Hülya şoke oldu ve kabul etti. Mesela Gülben Ergen ile de tartıştırmaz mısınız onu? Zaten o da Gülben Ergenle tartışmak istemiyordur bence ama birtakım tuzaklara düşüyordur. Ergen de sizinle çalışmak istese? Şimdi Mahsun Kırmızıgül ile Özcan Deniz, ikisi de bizim ajansta. Ama Hülya ile daha yeni çalışmaya başladığımız için Hülyaya bir danışırdım. Ama kurumsal olarak bu mümkün, başarabiliriz. Birinin danışmanı olmayı kabul ederken aradığınız en temel kriter nedir? Bize teslim olmaları. Bize teslim olmaları derken, bir kez daha altını çiziyorum: Son söz onların olacak. Mahsun mesela en tehlikelisi bunların. Ben hâlâ Mahsunu hissedemiyorum mesela. "Onun menajeriyiz" anlamında hissedemiyorum. Çünkü o her an her yerde başka şeyler yapabiliyor. Başka sektörlerle koordinasyon içinde mi veriyorsunuz bu danışmanlık hizmetlerini? Yakında ihtiyacı olan sanatçılarımız için bir davranış bilimleri semineri düzenleyeceğiz. Sonra mesela geçenlerde bir gece için Hande Ataiziden bir şarkı istediler. Handeyle zaten müzik alanında bir çalışma içindeydik. Atilla Özdemiroğlu ile bir araya getirdik Handeyi. Çalıştılar ve Hande sahnede çok iyi söylemiş şarkıyı. "Politikacılarla çalışsak paramızı alamayabiliriz" Aynı gecede Derya Tuna da sahneye çıkmış. Eğer danışmanı olsaydınız Tunaya o transparan kıyafeti giydirir miydiniz? Derya Tuna bizimle çalışsaydı ne yapardım bilmem ama Derya Tunanın orada finalde çıkacağını bilseydim Handeyi çıkartmazdım. Seçimler yaklaşıyor. Herhangi bir siyasetçiye danışmanlık yapmıyor musunuz? Hayır. Bunu istemiyoruz da. Çünkü bütün işi gücü bırakıp bir dönem için sadece buna konsantre olmak gerekiyor. Üstelik sonunda paramızı da alamayabiliriz. Şirketiniz ANS, Doğan Medya Grubu içinde yer alıyor. Ama siz başka televizyon şirketlerine de iş yapıyorsunuz. Tercihlerinizi neye göre yapıyorsunuz? Evet, mesela şu anda en çok reyting alan diziyi bir başka grubun televizyonu için yapıyorum. Önceleri böyle bir önyargı oluyordu bizim şirkete karşı. Ama biz bunu iyi dengeledik. Şu anda en çok hangi projenize konsantre olmuş durumdasınız? "Ti-Show". Çünkü orada da bir riske girdik. Zuhal Olcay bu programda komedyenlik yapıyor ki, onu toplum daha çok hüzünlü bir kadın olarak tanıyor. "Özcan Deniz kompleksten kurtulduğu için başardı" Şu "Asmalı Konak" vakası: Nedir bu dizinin cazibesi? Birçok başka "modern feodal" diyebileceğimiz dizi çekiliyor ama yine de sizinki en çok izleneni. Neye tekabül etti bu dizi Türkiyede? "Asmalı Konak"ın başarısı bir "puzzle"da taşların doğru yere oturmasından kaynaklanıyor. Bir kere Batıdan Doğuya taşınan bir aşk hikayesi olması cazipti. New Yorkta resim eğitimi alan bir kızın Doğu ile Batı arasındaki kontrastı algılayışı cazipti. Sonra o konağın mutfağındaki karakterler o kadar yaşıyorlar ki, giderek dizideki bütün yan karakterlerin bir hikayesi oldu. Bu çekici. Sonra bu dizideki hoşgörü de çok önemli. Sürekli insanlar sinirleniyor ama sürekli de affediyor. Herkesin saygı gösterdiği anne bile birine aşık. Bir Anadolu ailesi ama oğlu annesinin yanında viski içebiliyor. Modern olmayan bir üretim tarzının, feodalizmin ortasına modern ilişkileri mi otturttunuz, sırrınız bu mu? Bu dizideki Anadolu ailesinin fertleri akşam bir yemeğe çıkacağı zaman şık şıkıdım giyiniyorlar. Anadoluda bu tür aileler bulunuyor ama diğer Anadolu filmlerinin etkisiyle bu tür aileler bize yeni ya da sıra dışı geliyor. Yani Anadoluda usul usul gelişen Anadolu burjuvazisini mi keşfettiniz? Evet ama biz bu tür sosyolojik araştırmalar sonucu yapmadık bu diziyi. Bizim için önemli olan hikayenin taklit olmaması, oyuncu kadrosunun iyi kurulması ve hikayenin seyirciye sıcak gelmesidir. Ama bazen bütün bunları yaptığımızda da dizi tutmayabiliyor, seyirci bir şeyi sevmiyor. Dizinin diğer oyuncularını kimse merak etmiyordur da; Özcan Deniz nereden çıktı? Bu benden çıktı. Evet, Özcan da o şarkıcı dediğimiz kategoriden bir arkadaşımız olsa da öyle çok türkülü, şarkılı dizisi olmadı. Tipi de uygundu herhalde. Bir de bu dizinin ilk sahnelerini ben yönettim. Eğer yapamayacak gibi olsaydı, vazgeçerdim ondan. Özcan çok zeki, çok kolay algılıyor, sürekli kendini geliştiriyor. Çok çabuk öğreniyor. Mesela dizinin başlangıcındaki evlilik teklifi sahnesinde ben Özcanın da Nurgülün de (Yeşilçay) ağlamasını istedim. Nurgül çok iyi potansiyeli olan bir oyuncu olmasına rağmen ağlayamadı, Özcan bir kerede kolaylıkla ağladı. Benim de gözlerim doldu onu seyrederken. Ya, bu Güneydoğulu delikanlıların her konudaki iştahı, hırsı nereden kaynaklanıyor? Sonra her şeyi bu kadar çabuk öğrenip sindirmeleri? Özcan da kendisine bu rolün verilmesiyle ilgili olarak "Ne alaka?" diye düşünüldüğünü çok iyi biliyor. Ve kendini ispatlamak için dersini iyi çalışıyor. Bence böyle bir kompleksten çıktığı için daha da başarılı oluyor. Güneydoğulu gençleri bu tür komplekslere karşı mücadeleleri hızlı öğrenen insanlar haline getiriyor. Bu dizide tecavüz, çıplaklık gibi riskli sahneler de çektiniz, değil mi? Seyircimizin artık kemikleşmiş olmasına güveniyorduk. Seyircimiz karakterlerle o kadar bütünleşti ki, hoşgörüyle oturuyorlar televizyonun karşısına. Biz de dozunda yapıyoruz. Zaten artık televizyon seyircisi de değişti.