PazarSizin hiç abiniz öldü mü?

Sizin hiç abiniz öldü mü?

09.06.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Kız kardeşi Perihan Bakır’ın Cemal Süreya gerçeğini anlattığı, kızı Güzin Tanyeri’nin kaleme aldığı “Size Nefesimi Bırakıyorum”un raflara çıkmasına az kaldı. Süreya’nın trajik yaşamının en hüzünlü yanlarından biri de mezar yeriyle ilgili. Bu konuyu Güzin Tanyeri ile konuştuk. Tanyeri, Cemal Süreya’nın defin sürecini ve sonrasında gelişen olayların detaylarını anlattı. 83 yaşında bir kadının, hayatta bir dikili ağacı bile olmamış abisinin kendisine ait bir mezar yeri olsun dileğinin hikayesi bu söyleşi

Sizin hiç abiniz öldü mü

15 Haziran’da Everest Yayınları’ndan çok konuşulacak bir kitap çıkacak: “Size Nefesimi Bırakıyorum”. Kızkardeşi Perihan Bakır, abisi Cemal Süreya’nın kişiliğini, yetişme koşullarını, hayatındaki trajedileri, anılarını, tanıklıklarını özetle Cemal Süreya gerçeğini anlattı, kızı Güzin Tanyeri kaleme aldı. Kitabın haberini alınca, yayınevinden PDF’ini istedim. Niyetim, bayram okuması olarak yanıma aldığım kitabı köşemde yazmaktı. Öyle de yaptım. Bugünkü Milliyet gazetesinin sanat sayfasında yazıyı okuyabilirsiniz. Ama orada bitmedi. Kitabın son paragrafını okuyup, Cemal Süreya’nın mezar yeriyle ilgili şu ana kadar kimsenin bilmediği bir gerçekle yüz yüze gelince, konunun detaylarını konuşmak için Güzin Hanım’ı aradım. İkinci Yeni’nin yanı sıra Türk şiirinin de en büyük şairlerinden olan Cemal Süreya’nın defin sürecini ve sonrasında gelişen olayların detaylarını öğrendim. Perihan Bakır’ın, 83 yaşında bir kadının, hayatta bir dikili ağacı bile olmamış abisinin kendisine ait bir mezar yeri olsun dileğiyle karşılaştım. Sizin hiç kardeşiniz öldü mü? Bu söyleşi o acının hikayesi biraz da…

Haberin Devamı

Cemal Süreya, öldüğünde neden kendine özel bir mezara değil de amcasının yanına gömüldü?

1990 yılında dayımı kaybettikten sonra oğlu Memo, babasının Hendek’e gömülmesini istedi.

Cemal Süreya’nın Hendek ile bir bağlantısı var mı?

Hayır Memo, Hendek’te bir dönem yaşamıştı. Sanıyorum annesi Zuhal’in (Tekkanat) akrabaları, tanıdıkları da vardı orada, o yüzden oraya gömmek istedi. Annem İstanbul’da bir mezar yeri olsun istiyordu. Ama dayımın varisleri, eşi Zuhal Tekkanat’tan boşandığı için Zuhal Hanım’dan olan oğlu Memo ve ilk eşi Seniha Hanım’dan olan kızı Ayçe. Ayçe cenazeye bile gelmedi. Karar verecek kişi Memo’ydu yasal olarak. Sonunda aile büyükleri araya girdi. Memo’yu ikna ettiler. Annemin yengesi “Mehmet amcası onu çok severdi onun yanına gömelim” dedi. Annem istemedi ama Memo cenazeyi alır götürür korkusu da vardı. Sonuçta dayımın amcasının yanına gömülmesine karar verildi.

Haberin Devamı

Cemal Süreya’nın kızı Ayçe Hanım’a babasının öldüğünü haber verdiniz değil mi?

Elbette. Annem telefon açtı, kızkardeşim Dicle defalarca aradı. Ama Ayçe cenazeye gelmek istemedi. Gelmedi de.

Sonraki yıllarda Memo’nun ölümünün ardından Ayçe Hanım ile Cemal Süreya’ya özel bir mezar yaptırma konusunu konuştunuz mu?

Evet, annem de çok arzu ediyordu. Ben özellikle Ayçe’ye telefon açtım. “Ayçe bak böyle bir şey istiyoruz, böyle güzel bir yer sanatçılara, şairlere yapıldığı gibi güzel bir mezarı olsun babanın” dedim. Bana “Siz fakirsiniz” dedi. “Sizin paranız yok, bende de yok olmaz” dedi. “Ayçe hiç önemli değil sen yeter ki evet de biz yaparız. Olmadı kredi çeker yine yaparız ama sen evet de” dedim. Bu defa da “Olmaz, kemikler mezardan çıkarılmaz” dedi. “Dinen bunun bir mahsuru yok bildiğim kadarıyla” dedim: “İzin ver de ona layık, güzel bir mezar yeri olsun”. Çok ısrar ediyorum diye bana telefonda bağırdı. “Sizin o şahane dayınız var ya benim için beş para etmez” dedi. Bütün bağlarımız o telefon konuşmasında, o sözlerden sonra koptu.

Kitapta annenizCemal Süreya’nın Ayçe Hanım’la iletişim kurmak için verdiği çabayı, elini üstünden hiç çekmediğini anlatıyor, kızına hep hasret kaldığını söylüyor. Ayçe Hanım, babasına olan mesafesiyle ilgili size hiçbir açıklama yapmadı mı?

Haberin Devamı

Hayır. İçinden ne geçtiğini bilmiyorum. Oysa dayım her zaman onun yanında olmak istedi. Getirip yanında okusun istedi ama dayımın mektubunda da var kabul etmediği. Annesinin etkisinde olduğunu düşünüyorum. Ama o da küçük değil ki! Dayım öldüğünde de küçük değildi. Ayçe 1955 doğumlu. Hep annesinin penceresinden baktı. Bir insan her iki tarafı da dinleyip fikir sahibi olabilir.

2013’te Mehmet amcanızın oğlu Atilla Bey ölüyor…

Evet Atilla Abi kanserdi. Sağlığında, babasının ve Cemal Süreya’nın yattığı mezarın yanındaki bir başka mezar yerini almak, oraya gömülmek istiyordu. Ama bunu gerçekleştiremeden vefat etti. Vefat edince de babasının üstüne gömdüler.

Niye o mezar yerini almadılar peki?

Bilemiyorum ki… Öyle karar vermiş aile, soramazsın da…

Bu durumda iki kişilik mezar yerinde Cemal Süreya, yanında amcası… Amcanın üzerinde de oğlu Atilla Bey… Kısa süre sonra da Atilla Bey’in annesi vefat ediyor.

Haberin Devamı

Evet 2014’ün nisan ayında dayımın amcası Mehmet amcanın hanımı Ziynet Yenge vefat etti. Öldüğü gün haber verip yarın defnedeceğiz dediler. Annem nereye gömeceklerini sordu. Ziynet Yenge’yi Atilla Abimin yanına gömeceklerini söylediler.

Sanırım oğlu çok kısa bir zaman önce öldüğünden annesi onun üzerine defnedilemiyor...

Evet. Annem “Ama nasıl olur, yapmayın orada Cemal Abim yatıyor” dedi. “Annesi oğlunu çok seviyordu oraya defnedeceğiz” dediler. Biz de ne yapabiliriz diye bir çözüm bulmaya çalıştık. Öğrendik ki eğer mezar sahibi kendi mezarlık yerinde yatan kişiyi sonradan istemezse cenaze alınıp başka bir yere götürülebiliyormuş. Belediye hatta yer veriyormuş, böyle bir şey varmış. Bu durumda Ayçe’nin onayına da gerek kalmayacaktı. Biz bunu Cihangir’deki annemin amcasının çocuklarına söyledik. Bunu yapalım, dayımın kendine ait bir mezarı olsun diye. Fakat kabul etmediler, “Olmaz” dediler: “Şimdi böyle yaparsak, biz onu mezardan atmış, istemiyormuş gibi oluruz. Bizim için dedikodu yapılır, kötü olur” dediler. Sadece kendilerini düşündüler. Elimizden hiçbir şey gelmedi maalesef. Mezarlığa gittik. Dayımın kemikleri toplanıp köşeye kondu. Ziynet Yenge mezara defnedildi. Bizim için tarif edemeyeceğim kadar acı, ağır bir durumdu.

Haberin Devamı

Önümüzdeki yıl Cemal Süreya’nın 30. ölüm yıl dönümü. Hiç olmazsa bu tarihe yetişse ve bir mezarı olsa gibi bir isteğiniz var anladığım kadarıyla. Kültür Bakanlığı’na bir çağrıda bulunmak ister misiniz madem aile arasında bu mesele çözülemiyor…

Elbette annem ister bunu, dayıma layık, onu anlatan bir yer olursa neden istemeyelim ki? İsteriz. Kültür Bakanlığı bunu yaparsa memnun oluruz. Annemin en büyük dileği gerçekleşmiş olur. Olsa ne güzel olur, insanlar gider ziyaret eder, dua okur, bir dal çiçek bırakır. Dayım bunlara layık bir insan ama maalesef bizim elimiz kolumuz bağlı. Bir yaptırım gücümüz yok, kızı da ilgisiz. Ama Zuhal Hanım’ın ve Cemal Süreya Derneği’nin yeni mezar yeri ile ilgili katkısı olmasın lütfen; çünkü inanın dayımın kemikleri sızlar. Çünkü son dönemlerinde Zuhal Hanım dayımı çok üzmüştü. Dayımın kendisiyle hiçbir duygusal bağı yoktu.

Sizin hiç abiniz öldü mü

Anneniz dayısının ölümünden 29 yıl sonra bu kitabı yazmaya nasıl karar verdi?

Dayım hakkında çok değişik kişiler birçok kitap yazdı. Örneğin dayım köyde yaşıyormuş, bir kadından diğerine koşarmış, hayatıyla ilgisi olmayan tamamen yanlış şeyler. Gerçekler değil. Çocuk kitabı yazmışlar, hiç alakası yok tamamen yanlış tanıtıyorlar. Diğer yandan Zuhal Hanım demeçler veriyor ama yanlış şeyler anlatıyor. Tamamen başka bir şeye dönüşmeye başladı dayımın hayatı.

Kadınlara şiddet uyguladığı da çok yazılıp çizildi.

İlk evliliğinde Seniha Hanım kitaplarını yaktığı için kendi ailesinin yanında dayım vuruyor ona.

Yine de şiddetin gerekçesi olmaz. Pişmanlığını ifade etti mi hiç Cemal Süreya?

Kitaplarının yanmasının verdiği acıyla vurmuş Seniha Hanım’a. Yoksa dayım şiddete karşı bir insandı. Keşke bir görüp tanısaydınız. Sakin konuşan, hiç kimseyi kırmayan, biri hakkında olumsuz konuşulduğunda “Napalım o da öyle biri” diyen biriydi. Acımazsızca eleştiren, hakaret eden biri değildi. Hayatında kimseye hakaret etmedi. Ben 30 yaşındaydım o öldüğünde. Ona hayrandım. Hep onun gibi biriyle karşılaşmayı hayal ederdim.

Yani anneniz, Cemal Süreya hakkında çıkan yanlış bilgileri düzeltmek için bu kitabı yazmaya karar verdi.

Evet. Doğru anlaşılmasını istiyor. Yıllardır dayım hakkında birbirinden yanlış şeyler yazılıp çizilince annem, doğruları yazalım, insanlar Cemal Süreya gerçeğini öğrensin istedi.

“Herkes yaptıklarıyla yüzleşsin”

Bu kitapla birçok kişiye cevap hakkı doğacak, aynı zamanda tepkiler de olacak. Bütün bunlara hazırlıklı mısınız?

Biz gerçekten doğruları yazdık. Bunun için içimiz rahat. Bu dayıma, teyzeme, dedeme karşı bir görevdi. İnsanlar herkesi doğru tanısın. Gerçekleri bilsinler. Herkes de yaptıklarıyla yüzleşsin. Dayım bunları hissediyordur, biz hep böyle düşünüyoruz. Her günümüz onunla geçiyor. Çocuklarımız da böyle büyüdü. En çok da onlar mutlu olacak bu kitap çıkıyor diye. Çünkü onlar da “Herkes yalan yanlış bir şeyler söylüyor, neden siz hiç cevap vermiyorsunuz” diyor, üzülüyorlardı.

Sizin hiç abiniz öldü mü

Cemal Süreya’nın Tarihi Kulaksız Mezarlığı’ndaki kabri. Süreya’nın mezarını paylaştığı yengesinin adı mezar taşına yazılmamış.

CEMAL SÜREYA’NIN KIZ KARDEŞİ PERİHAN BAKIR:

“Bu kitabı yazarak abimin vasiyetini yerine getirdim”

Perihan Hanım, kitabınızı okudum. Cemal Süreya’yı insan olarak tanıtmak için çok önemli bir çalışma yapmışsınız.

Edebi bir çalışma değil benimki. Gayet doğal bir şekilde anılarımızı yazdım abimle. Abim de yazılmasını çok istiyordu. Çocukluğumuzu, o yıllarda yaşadıklarımızı. Hatta arkadaşım Muzaffer Buyrukçu yazsın diyordu. Ama olmadı. Benim ellerim titriyor. Ben anlattım kızım Güzin yazdı. Beni mahvettiler. Herkes kendine göre bir şeyler konuşuyor. Ben gerçekleri ilk ağızdan, kız kardeşi olarak anlattım. İçimde kalmasın…

Yani aslında bu kitap, Cemal Süreya’nın size bir tür vasiyetiydi.

Evet. Vasiyetini yerine getirdim.

Kitapta da belirtiyorsunuz; kızınız Güzin Hanım da anlattı. Cemal Süreya’nın kendine ait bir mezarının olmasını çok istiyormuşsunuz.

Evet çok istiyorum. Çok istiyorum. Yengemizi abimin üstüne gömdükleri gün öldüm ben. Ama ne yapayım, kimseye sözümüz geçmedi. Abimin bir mezarı olmasını istiyorum. Ona ait bir mezar. Abim bunu hak ediyor.

Sizin hiç abiniz öldü mü