Pazar “Sizin için gelinlik benim için kefen”

“Sizin için gelinlik benim için kefen”

21.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

14 yaşında gelin verdiler... 20 yaşında kaçtı... Köyünün gençleri onun için ayaklandı. Hatice Yakut, bu anılarından yola çıkarak bir roman yazdı. Kitabını da “hiç yaşamamış gibi ölen” kadınlara adadı

“Sizin için gelinlik  benim için kefen”

Bir insana geçmişteki acılarını sormak yaralarını deşmek gibi geliyor bana. Hatay Havaalanı’ndan Hatice Yakut’un Dörtyol’daki evine giderken de içimde bir endişe vardı bu yüzden. 14 yaşında zorla evlendirilmiş bir çocuk... “Nasıl soracağım”? Hatice hanımı görünce endişelerim hafifledi. Başka kızlar onun çektiği acıları çekmesin diye bir kitap yazmıştı zaten. Hem de 50’sinde okuma yazma öğrenip. Kitabın adı “Ödek Kızı”. Anlatmak istiyordu... Ses kayıt cihazımı çalıştırdım. O da anlattı...

Haberin Devamı

Çocuk gelindiniz... Sizin yaşadıklarınızı başka kızlar yaşamasın mı istiyordunuz bu kitabı yazarken?

14 yaşında evlendirildim ben. Kız çocukları çok eziliyor. Başkalarının günahlarının bedelini onlar ödüyor.

Neden evlendirdi babanız sizi o yaşta?

Kahramanmaraş’ın Marabuz köyünde geçti çocukluğum. Köyümüzde bir gelenek vardı: Kazayla, düşmanlıkla bir adam öldürülünce bir daha kan dökülmemesi için kan parası yerine adamı vuran kişinin kardeşi ya da kızı diğer aileye veriliyor. Sorgusuz. Pat diye; bir akşamda. Babam da vicdan azabı çekiyor. Aradan

30 yıl geçmiş ama “O aileyi mahvettim” diye düşünüyor. Bir gün bir nişan töreni oldu.

12 yaşındayım. Hemen bir beşibiryerde taktılar boynuma. Ben de çocuk gibi oynadım. 1.5-2 yıl nişanlı kaldık. Sonra bir baktım 30 kişilik bir grup geldi. Davul, zurna da var. Normalde kan parası yerine kız verilince davul, zurna çalınmazmış.

Haberin Devamı

Ne zaman gerçekle yüzleştiniz?

Amcamın eşi kına gecesinde sarıldı bana. Ağlıyor. “Yavrum, benim ateşime sen de yandın” dedi. “Neden?” dedim. “Beni de kan yerine verdiler, seni de... Benim kocam bana sahip çıktı. İnşallah seninki de çıkar. Yoksa ölmek daha güzeldir bundan” dedi.

“Köyün gençleri ayaklandı”

Nişanlınızı hiç gördünüz mü?

Hiç görmedim. Zihinsel engelliymiş. Bir de 35 yaşında filan.

Nasıl ayrıldınız evden?

Babam “Gelinlikle çıkıyorsun, kefenle gel. Sözümü yere düşürme” dedi. “Gitmem” diyemedim. İlk defa sarıldı bana; mis gibi bir koku duydum. Hiç duymamıştım o zamana kadar. “Babacığım bu size göre gelinlik ama bana göre kefen. Bir daha kefen giymeme gerek yok” dedim. İçli içli ağlaya ağlaya gittim.

Oradaki günleriniz nasıl geçti?

Kayınvalide çok disiplinliydi. “Ben sana davul çaldırdım” diye sürekli başıma kakıyor. Sürekli iş yaptırdı bana. “İş bitmeden uyuma” diyor. İçim geçip uyuyakalınca da gelip saçlarımı çekiyor.

Nasıl kurtuldunuz?

Komşular yardım etti. “Kocana iş bulduk” diyerek Ürgüp’e taşıdılar. Kayınvalideden kurtuldum ama kocamın kardeşi geldi bu sefer. “Sen düşman kızısın” diyordu. Herkes sinemaya gider, ben evde otururum. Yine komşular yardım etti. “Bu gelenek sadece sizin köyde var” dediler. Bir çocuğum olmuştu. Çocuğumu alıp babamın evine döndüm.

Haberin Devamı

Babanız ne dedi?

“Niye geldin kızım?” dedi. Ama köyün gençleri de isyan etti. “Böyle bir töre olamaz. Bizim kızlarımız delilerin elinde acı çekiyor. Cezayı kızlarımız çekmesin” dediler. “Babam da geri git” diyemedi. Kayınvalidem geldi beni almaya. Babam da “Artık benim kızım değil, köyün kızı oldu. Köy de vermiyor” dedi. Kayınvalidem de çocuğumu alıp gitti.

Haber aldınız mı siz çocuğunuzdan?

Kayınvalidem ölünce geldi, buldu beni.

İkinci kitabı yazıyormuşsunuz...

İki kitap var. Bir roman, yine buna benzer. Bir de kısa öyküler. Bir de çocuklar için hikayeler yazmak istiyorum. 7-12 yaş arası için.

“Eve hapsoldum halı dokudum”

Yeni bir hayat fırsatı nasıl geçti elinize?

Köye 20 yaşında döndüm. Dul kızlar dışarı çıkamaz dediler. Ürgüp’te halı dokumayı öğrenmiştim. Tezgah kurdum eve ki eve hapsedeyim kendimi. Bugünkü beyimin eşi ölünce; evlendirmek istediler. Evlendiğim gece sekiz çocuğu olduğunu öğrendim. Vicdan ağır bastı. Beyimden çok çocuklarla anlaştım.

Haberin Devamı

“Bilgisayar kolayıma geldi”

Yazdıklarınızı yayımlatmak için bilgisayar da öğrendiniz...

Hatice Peköz diye bir arkadaş var. Beni duymuş. Onun da kitapları var. “Ruh ikizim” diye geldi yanıma. “Deftere yazmakla olmaz. Bilgisayara geçirmek lazım yayımlamak için” dedi. Oğlumdan bir bilgisayar istedim. Aldı geldi. Hatice Peköz bana bir günde öğretti. Benim de kolayıma geldi. Yanlış yazınca altında kırmızı çizgi çıkıyor ya...

“Bu kitabı üç kere yazdım, sobada yaktım”

Okuma yazma öğrenmek istemenizin nedeni yaşadıklarınızı anlatmak mıydı?

Yaşım 50 olmuştu ama içimdeki arzu duruyor... “Keşke okuma yazma bilsem de başımdan geçenleri yazsam” diyordum. Annemle babam hayatını kaybedince Kuran okutmak istedim. Komşularım geldi. Kalkmak için acele ediyor ama. “O kadar hazırlık yaptım” dedim. “Okula gideceğiz” dediler. Okuma yazma kursu açılmış. Hem de bitmesine 20 gün var. İçime ateş düştü. Beyim de şaka yapıyor, “İkramları beğenmediler mi?” diye... “Okulun müdürü çağırmış, bizi de çağırıyormuş” dedim.

Haberin Devamı

Eşiniz mi götürdü okula?

Mobiletini yeni aldığı için hevesliydi. Beni gezdirmek için can atıyor. “Haydi gidelim” dedi. Korkuyorum ama. Düşürüyor çünkü motoru. O korkuya rağmen bindim, gittim. Çaylı Barbaros Ortaokulu’nun hocası Yalçın Öner ders veriyordu. O bana “Hiçbir şey için geç kalmadınız” dedi. Milli Eğitim’e başvuru yapıp yaz okulunu uzatabileceğini söyledi.

Okuma yazmayı öğrenince hemen anılarınızı mı yazmaya başladınız?

Bu kitabı üç kere yazdım, sonra sobada yaktım. Beğenmedim yazımı. Daha iyisini yazmak istedim. Anlatmak istiyordum.