Pazar “Takım arkadaşlarını TV’den izleyen futbolcu yıkılır ve bir ah çeker”

“Takım arkadaşlarını TV’den izleyen futbolcu yıkılır ve bir ah çeker”

12.10.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Şu milli maç günlerinde Fatih Terim’i rakipler kadar takımımızdaki sakatlar da zorluyor. Bu sezon Türkiye’de şaşırtıcı sayıda çok sakat oyuncu duyuyoruz. Yeteneği kadar ameliyatları da zihinlere kazınan Rıdvan Dilmen’e göre futbolcu takımının maçını televizyondan izleyince yıkılır; sadece “Aah ah! Keşke orada olsaydım” der durur

“Takım arkadaşlarını TV’den izleyen futbolcu yıkılır ve bir ah çeker”

Bu kadar sakat futbolcuyu belki de hiçbir sezon bir arada görmedik. O kadar sakat futbolcu var ki Fatih Terim milli takımı kurmakta bile zorlanır hale geldi. Öyle ki Bosna-Hersek maçından bir gün önce yaptığı basın toplantısında da sakat futbolcu sorunundan uzun uzun söz etti. Tuncay Şanlı, Hamit Altıntop, Emre Belözoğlu, Gökhan Zan, Semih Şentürk ve Gökhan Gönül gibi Terim’in en güvendiği oyuncular şu sıralar sakat, yani sahaya çıkmaya değil, maçları televizyondan seyretmeye hazınlanıyorlar.
Sadece milli takım değil, kulüp takımlarının performansları da bu sakatlıklardan nasibini alıyor. Örneğin Fenerbahçe’de Deivid, Lugano, Vederson, Semih, Alex ve Josico; Galatasaray’da Ümit Karan, Hasan Şaş, Mehmet Topal ile Linderoth; Beşiktaş’ta ise kaleci Rüştü gibi yıldız isimleri sakatlıkları nedeniyle ligdeki son hafta izleyemedik.
Peki neden sakatlanan futbolcu sayısı giderek artıyor? Avrupa Şampiyonası’ndan sonra kısa süre içinde başlayan Şampiyonlar Ligi ile Süper Lig mi oyuncuları yordu yoksa ortada yapılan başka hatalar mı var? Kulüp doktorlarının darbeye bağlı olmayan sakatlıklarda artış olduğunu söylemesi ise gözleri bir anda antrenmanlara çeviriyor. “Sakatlık” dendiğinde akla ilk gelen isim Rıdvan Dilmen‘e göre antrenmanlarda kesinlikle bir sorun var. Futbolcuyken defalarca dizinden ameliyat olan, bunun dışında da pek çok sakatlık geçiren, unutulmaz futbolculuğu bu yüzden kısa süren Dilmen, “Sakatlanıp maçları televizyondan seyretmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum” diyor.


Hiçbir sezon bu kadar sakat futbolcu görmemiştik sanki. Fatih Terim milli takımı kurmakta bile zorlanıyor...
Evet. Üstelik henüz sezon başındayız. Sadece Türkiye’de değil, dünyada böyle bir sorun var. Sakatlıklar arttı. İsveç-Portekiz maçına bile her iki takım beşer-altışar sakat oyuncuyla hazırlandı.

Avrupa Şampiyonası’nın yükü mü ağır geldi acaba futbolculara?
Bu tartışılır ama şampiyonaya katılmayan futbolcular arasında da çok sakatlık var. Bu sıralar Avrupa Şampiyonası ve Dünya Şampiyonası grup elemeleri var. Bakıyoruz ve görüyoruz ki bütün takımlarda sakatlar var. Hem de milli takım düzeyinde, sağlıklı görünen oyuncular bunlar. Sorun sadece Türkiye’de değil.

Darbeye bağlı olmayan sakatlıklarda ciddi bir artış var. Yanlış antrenman

“Takım arkadaşlarını TV’den izleyen futbolcu yıkılır ve bir ah çeker”
yapılıyor olabilir mi?
Evet, Türkiye’de ve dünyada antrenman metotları biraz daha düşünülmesi gereken bir konu. Antrenmanlarda sorun olabilir. Antrenman şekillerinin değişmesi lazım belki de. 

Sakatlanan ve evinde maçı televizyondan seyreden bir futbolcu ne hisseder?
En doğru isme soruyorsunuz bu soruyu. Çok zor bir durum. Maçı televizyondan seyretmek bir futbolcuyu yıkar. “Ah aah!” der sadece. “Keşke orada olsaydım” der durur. Sakatlanan futbolcu bir daha oynayıp oynayamayacağını düşünür sürekli. Özellikle ciddi sakatlıklarda, kırıklarda, ameliyatlarda morali çok bozuk olur.


“Benim de tedaviden ufak ufak kaytardığım olmuştu”


Maç başına para alan futbolcular var. Sakatlanınca prim alamayacak olması da bir futbolcuyu zorlar mı?
Yabancı oyuncular maç başı para almaz. Onlar garanti paraya geliyor. Yerli oyuncular ise genellikle maç başı anlaşıyor. Yüzde 30’unu peşin alıyor, kalan kısmını ise maç başı anlaşıyorlar mesela. Diyelim ki sakatlandınız. Bu durumda her kulüp farklı bir uygulama yapar. Oyuncu sakatlandıktan sonra üç maç tam prim alır, oynar gibi alır, daha sonra da rapora göre bu rakam düşer.

Uzun sakatlıklardan sonra sahaya geri dönmek nasıl bir duygu?
Çok güzel. Bu bambaşka bir duygu. Heyecandan futbola yeni başlıyor, ilk kez oynuyor gibi oluyorsunuz. Ama sağlığınıza tam kavuşmadan oynamamanız lazım.

Tedaviden kaytarıldığı oluyor mu?
Ben çok sık sakatlandım. İlk ameliyatlarımda tedaviden hiç kaytarmadım ama tedavilerin sonlarına doğru psikolojik olarak yıpranmıştım. Ufak ufak kaytarmaya başladım. Böyle şeyler olabiliyor. Bu futbolcunun biraz da kişiliğine bağlı.

Yöneticiler futbolcuların üzerinde “Hadi kalk artık ayağa” gibi baskı kuruyor mu?
Evet, baskı var. Özellikle milli takımlarda biraz kötüye gittiğiniz zaman taraftarlar bile çok fazla tepki gösteriyor. Alex’te mesela bu olmayabilir çünkü o liderlik vasfına sahip bir oyuncu ama özellikle genç oyuncular bu durumda oyun içinde çok fazla sorumluluk almak istemiyor. Olumsuz etkileniyorlar.

Antrenörlerin ve yöneticilerin sakatlıklarda payı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Payları vardır tabii. Antrenman sonrası oyuncunun istirahat etmesi çok önemli. Ama sakatlık dünya genelinde bir sorun. Antrenmanlarda mutlaka bir sorun var. Futbolda tempo arttı. Eskiden 2-3 kilometre koşuluyordu, şimdi 10 kilometrden fazla koşan oyuncular var. Şartlar zorlaştığı için sakatlık riski de artıyor. Yine de bu kadar sakatlığın olması ilginç. 

Futbolcuların fedakarlık yapıp iyileşmeden sahalara döndüğü oluyor mu?
Bu eskidendi. Benim zamanımdaydı. Artık böyle bir şey olduğuna inanmıyorum. Futbolcu oynayabilecek durumdadır, dener ama devam edemez. Böyle şeyler olur. Ama “Fedakarlık yapıp sakat sakat üç maç oynadı” diye bir şey yok. Sadece küçük sakatlıklarla oynayabilir.

Eskiye göre antrenmanlarda gözünüze çarpan farklılıklar var mı?
Bundan 20 yıl önce stretching, yani kas germe hareketleri yoktu mesela. Isınma hareketleri farklı yapılıyordu. Maça ısınma yöntemleri değişti. Belki de bu yanlış. 15 yıl sonra da bu yöntemlerin yanlış olduğunu göreceğiz belki de. 


“Eskiden futbolcular rakibe tekme atardı”
“Takım arkadaşlarını TV’den izleyen futbolcu yıkılır ve bir ah çeker”


Türkiye’de sert futbol oynandığını söyleyebilir miyiz? Sakatlıklar biraz da buna bağlanabilir mi?
Oyun kuralları sakatlıkları azaltacak şekilde düzenlendi artık. Gol sayısının artması için sürekli kurallar değişiyor. Arkası dönük futbolcuya tekme atamıyorsunuz. Birebir kaldığınız zaman onu çekemiyorsunuz, tekme atamıyorsunuz. Bu hücum oyuncularının lehine, savunma oyuncularının da aleyhine oldu. Bu ne demek? Sakatlıklar azalır demek. Eskiden inanılmaz tekme atılıyordu oyunlarda. Faul yapılmıyordu, tekme atılıyordu. Bugünkü gibi görüntüler olmadığı için kırmızı kart da verilmiyordu.

Defans oyuncuları acımasız mı sizce? Faul yapmayı bilmek-bilmemek ya da darbe karşılamayı bilmek-bilmemek var mı?
Kasıtlı bir şekilde sert giren birkaç oyuncu sayabilirim. Mesela oyuncu yerdeyken üzerine kramponlarıyla basanlar var. 100 oyuncudan belki ikisi yapıyor bunu. Çok nadir oluyor bunlar ama eskiden savunma oyuncularının neredeyse yarısı tekme atıyordu rakibine. Oyun kurallarını kendi lehlerine çeviriyorlardı. Artık oyun kuralları çok katı. Genelde fair play çerçevesinde oynanıyor. Birkaç istisna kaideyi bozmaz.

İsim verelim mi?
Hayır, vermeyelim...


Spor camiasından doktorlar ne diyor? 

“Sporcular ısınma sırasında bile sakatlanıyor artık”
Prof. Dr. Burhan Uslu 


Türkiye’de sakatlıklardan çok fazla söz edililiyor. Bunun sporcuya bağlı, saha ve hava şartlarına ya da sporcunun kullandığı malzemelere bağlı nedenleri olabilir. Bir de sağlık kurulunun yeterli olup olmaması konusu önemli. Sporcunun vücudu uygun değildir, iyi ısınmıyordur, iyi hazırlanmıyordur maça. Ya da sporcuya aşırı antrenman yaptırılıyordur. Sporcunun beslenmesi de bozuk olabilir. Ayrıca bizde sporcular “fedakarlık” yaparak maça çıkıyor bazen. Fedakarlık yaparak maça çıkılmaz.

Avrupa Şampiyonası’ndan sonra lig başladı. Çok yoruldular. Sakatlanma riski artıyor böylece tabii. Ayrıca takımlarda bir psikoloğun olması gerekiyor. Sporcunun iyileşeceğine inanması lazım. Psikolojisi bozuk, maça korkak çıkan bir sporcu başarılı olamaz, çabuk sakatlanır.

Yanlış antrenman ve sporcuya aşırı yüklenme sonucu sakatlanmalar artıyor. Adale sakatlığında dikkatli olunmalı. Sporcu kendini iyi hisseder ama pat diye düşer. Bunu sık görüyoruz. Futbolcular ısınma sırasında bile sakatlanıyorlar artık.

Sahada ilkyardım çok önemli. Ben Galatasaray’da sahaya çıktığımda “Profesör sahaya çıkar mı?” deniyordu. Bu işi bilenler sahaya çıkmalı. O anki değerlendirme çok önemli. Sakatlıkların bir bölümü atlanabiliyor. Bazı sporcular mesela çok abartırlar. Bir yeri kırıldı diye korkarak gidersiniz yanına. Ama bir bakarsınız ki hiçbir şeyi yok. Bunu çok sık görüyorduk.

Sporcunun sakatlığı varsa, sadece ağrısını gidermek için sakatlanan yere iğne yapmak yanlış. Geriye dönüşü olmayan sakatlıklara yol açar çünkü bu. Bizde aynı sporcu sürekli sakatlanıyor. Bir yerde bir şeyler yanlış yapılıyor demek.

“Yurtdışındaki şarlatan hekimlere maalesef futbolcularımız inanıyor”
Prof. Dr. Mete Düren 


Sakatlanmaları artık daha çok hazırlık kamplarında görmeye başladık. Darbeye bağlı olmayan sakatlıklarda artış görülmesi futbolcunun eksiğini bilmemesinden ya da onun eksiğinin bilinmemesinden kaynaklanıyor. Eksiği tamamlanmış oyuncuya da gereğinden fazla yüklenirseniz yine sakatlık olur.

Üç ay yatması gereken bir futbolcuyu iyileştin diye iki ayda sahalara geri yollayamazsınız. Ben futbolcuların üzerinde böyle bir baskı olduğunu da düşünmüyorum. Çünkü bu baskıyla olacak iş değil. Yataktan kalkıp maça çıkamaz kimse.

Darbelere bağlı sakatlıklarda ağrıyı azaltmak için iğne yapıyoruz. Bunun dışında bağ ve adale sorunlarını iğneyle yok etmek mümkün değil zaten. Buna bazı insanlar doping gözüyle bakıyor ama hiç alakası yok. İğne dediğimiz şey lokal anesteziyle sadece o bölgeye ait ağrı duyusunu geçici olarak bir saatliğine ortadan kaldırıyor.

Yurtdışında spor hekimliği adı altında bizden daha fazla şarlatan var. Maalesef bizim futbolcularımız onlara kanıyor. Akıllarından çıkması için bazen bu futbolcuları yolluyoruz yurtdışına ve bir bakıyoruz tuzlu su enjekte etmişler sadece.