03.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
ÖZGE TABAK - ozge.tabak@milliyet.com.tr
Beylikdüzü’nde cambazhanesinde tel cambazlığı yapıyor Özdemir Turan. Çocukken bir cambazdan o kadar etkileniyor ki bu işi yapmayı kafasına koyuyor... Şimdi 65 yaşında ve her akşam 10 metre ipte, yerden 5 metre yükseklikte telinin üzerinde hâlâ. Yıllardır hayali ise Haliç’i karşıdan karşıya 800 metre geçmek. Bisikletle tel üzerinden geçeceğini, bu konuda sponsor beklediğini ve görüşmelerine devam ettiğini söylüyor. Turan’la hikayesini konuştuk.
- Nasıl başladınız tel cambazlığına?
Babam karşıydı, o yüzden çok mücadele edip sihirbaz Farabi ustanın yanına girdim 12-13 yaşlarındayken. Onunla birlikte dolaştım. Dalaman, Ortaca’da bir cambaz seyrettim ve “Ben bu işi yaparım” dedim. O kadar hayranlık duydum ki geceleri ustamdan gizli bir ay boyunca cambazların tellerinde denemeler yaptım; yürümeyi başardım. İstanbul’a geldiğimde Ihlamur Parkı’nda gösteri yapan cambazlara anlattım, usta yanına aldı. Kendimi geliştirip Muğla’ya döndüm. Yazlık bir sinemada cambazhane kurulmuştu. Orada Yakup ustayı tanıdım. 18 yaşındayken de Yakup usta cambazhaneyi bana verdi.
- Avrupa’daki akrobatlar bize göre daha mı başarılı bu işte ?
Avrupalılar akrobat, cambaz değiller. Cambazlık bize has, Orta Asya’dan gelmiş, bu topraklardan bütün dünyaya yayılmış 4 bin yıllık bir tarih. Cambazlarla akrobatlar arasında uçurum var. Onlar eğitim alıyor, biz alaylı olarak usta-çırak ilişkisiyle yetişiyoruz. 1.5 yıl önce UNESCO cambazlık mesleğini koruma altına almış. Sirk sahibi bir arkadaşım araştırmış, Türkiye’de tek cambaz ben olduğum için benimle irtibat kuracaklarını söyledi. UNESCO’nun insan odaklı kültür mirası kapsamına gireceğim.
“Bu mesele yüzünden iki eşim de benden ayrıldı”
- Başka cambaz yok mu Türkiye’de?
Bir-iki kişi var ama benden başka profesyonel yok. Ustaların çoğu öldü.
- Aynı zamanda diş hekimisiniz, şu anda devam ediyor musunuz mesleğinize?
Diş hekimliğini ailem istediği için okudum. Okurken bir yandan da cambazlık yapıyordum. İkisini aynı anda beş yıl boyunca devam ettirebildim. Bohem hayatı sevdiğim için hekimliği bıraktım. Bu hayatı daha çok seviyorum. Çok evine giden bir adam değilim, arkada karavanlarım var, onlardan birinde kalıyorum. Tatilim, her şeyim burada.
- Aileniz nasıl tepki verdi?
Annem 35 yıl boyunca beni hiç seyretmedi. Gülhane Şenlikleri’nde ilk kez izlemeye geldiğinde zor indirdiler beni telden. 35 yıl sonra annem gelmiş, ne biliyorsam hepsini sergiledim. Nasıl, beğendin mi dediğimde “Oğlum bu iş akıllı işi değil” dedi sadece. Ama babam 20 yıl hiç konuşmadı benimle. Barışınca arayı kapattık ama, barıştıktan yedi yıl sonra kucağımda vefat etti.
- Para kazanıyor musunuz?
Çok para kazandığımı söyleyemem. Bilet zaten üç lira. Önce sihirbazlık gösterisi sonra telde yürüme ve en son sinema gösterisiyle uğurluyorum insanları. Tam bir aile eğlencesi. Özellikle çocuklar çok mutlu oluyor. O gece huzurlu uyuyorum. Parayla ilgim yok, para konusunda kendini aşmış bir adamım.
- Telde yürümek tehlikeli değil mi, güvenlik önlemi var mı?
Biz ustalarımızdan hiçbir önlem görmedik, ustalarımız otantik tel cambazıydı. Onlar ustalarından ne öğrenmişlerse biz de onları öğrenebildik. Bu meslek yüzünden çok sıkıntılar yaşadım. İki eşim de benden ayrıldı. Çok da hak veriyorum onlara. Bu işe gönül verdiğim için başka bir şey gözüm görmüyor maalesef. 51 yılı doldurdum. Asfalt gibi geliyor o tel bana. Benim için telde bir tehlike yok. Denge meselesi aslında. Bazıları “Denge terazisi sayesinde mi?” diye soruyor ama o denge sizde yoksa o terazi de bir işe yaramaz.
- Ne kadar zaman daha yapmayı düşünüyorsunuz bu mesleği?
Sanatçı emekli olur mu? Ancak ölünce emekli olur sanatçı. Telde ölmek istemem, bu şekilde çok kötü bir anıyla yer etmek istemem izleyicilerde. Ama sahnede ölmeyi isterim. Burayı bırakacak doğru düzgün birini yetiştirmek istiyorum daha.
- Eğitmeniz için gelenler oluyor mu? Var mı eğittiğiniz birileri?
İlgi çok. Liseliler geliyor daha çok ama anladığım kadarıyla çoğu ailesine haber vermeden geliyor. Bir kız, bir erkek yetiştirmeyi düşünüyorum. Eğittiğim ve piyasaya çalışan Muhteşem diye bir arkadaşım var. Ama Çilli diye bir bebek oynatıyor, cambazlık yapmıyor şu an.
“Başım dönüyor, tansiyonum var”
- Cambazhanenizi ne zaman açtınız?
İki yıl önce Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na durumu anlattım. Çok sıcak davrandı ve sahip çıktı. Kolay kolay verilmeyecek bir alanı düzelttirdi ve teslim etti. İki yıldır buradayız.
- Burası size tahsis edilmeden önce ne yapıyordunuz?
Yazlık yerlere, festivallere gidiyordum. Destek gördüğüm diğer isimler Fatih Belediye Başkanı Yusuf Günaydın, Beşiktaş Belediye Başkanı Ayfer Atay ve Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal oldu. Ihlamur Kasrı’nda beş yıl çalıştım. Dokuz yıl da Yedikule Surları’nın dibinde, sahildeydim. Sonra Başakşehir’e geçtim ve son yerim de burası. Artık 65 yaşındayım ne kadar daha devam edebilirim bilmiyorum. Başım dönüyor, tansiyonum ve hafif yollu kalp hastalığım var ama bu iş bitmesin diye yine de mücadele ediyorum.