Pazar "Turist gibi gezdirmiyor, şehrin yerlisi gibi yaşatıyoruz"

"Turist gibi gezdirmiyor, şehrin yerlisi gibi yaşatıyoruz"

23.04.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ömer Karacan sahibi olduğu Private Class butik turizm şirketini anlatırken "Kişinin isteğine, beğenisine göre planlanmış bir seyahat hazırlıyoruz. Kişiye özel dikim yapıyoruz" diyor

Turist gibi gezdirmiyor, şehrin yerlisi gibi yaşatıyoruz

axpaz011.jpg O Tayland'da, yeni bir spayı denerken gün belirliyoruz. Yurda dönünce de Anadoluhisarı'ndaki evine konuk oluyoruz. Konumuz ablası Cemre Birand'la birlikte sahibi olduğu turizm şirketi Private Class. Hizmet verdikleri alan geniş. Kişiye özel seyahat turları, özel partiler, otel rezervasyonları, düğünler, helikopter veya yat kiralama... Siz nasıl bir tatil istediğinizi söylüyorsunuz, gerisini şirket hallediyor. Bu yabancı profesör rehberliğinde bir kültür turu da olabilir, Dolce&Gabbana defilesine katılacağınız bir Milano seyahati de. Ya da Londra'daki Madonna konserine gideceğiniz bir hafta sonu tatili. Acentanın müşterileri arasında Elizabeth Hurley, Uma Thurman, lordlar ve leydiler var. Karacan "Şu an en çok önem verdiğim bebeğim Private Class. Müşterilerimizi mutlu etmek için her detayla ilgileniyorum. Şeytan detayda gizli" diyor. Partilerin adamı, Türkiye tanıtım elçisi gibi sıfatlarla anılan Ömer Karacan'ı bulmak, röportaj tarihini belirlemek çok zor. Number One Medya Grubu'nun yöneticilerinden biri olarak sürekli ajandası dolu. Başımda o kadar yabancı insan var ki ülkemize gelmek isteyen. Çoğu da arkadaşımın arkadaşı. Dört-beş yıldır bu insanları ben ağırlıyordum. "Bize seyahatimizin iyi geçmesi için tavsiyeler ver. Oteller söyle. Sende kalmayalım" diyorlardı. Ben de tecrübelerime dayanarak iki yıl önce Türkiye'nin ilk butik seyahat acentesi Private Class'ı kurdum. Önce arkadaşlarıma küçük küçük hizmet verdim. Daha yeni yeni tam kapasite çalışıyoruz. Turistik şeyleri bir kenara bıraktığımız; o kişinin isteğine, beğenisine göre planlanmış bir seyahat hazırlıyoruz. Bir terzi gibi kişiye özel dikim yapıyoruz yani. Ünlü isimleri ağırlayan bir ev sahibiyken turizm şirketi kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Daha çok Türkiye'ye gelen yabancılara. Ya da farklı ülkelere seyahat edenlere. Mesela müşterilerimiz bir turist gibi değil de Milonu'yu bir Milano'lu gibi yaşıyor. Ayrıca yurtdışından misafiri gelenlere alıştığı standarda uygun hizmet veriyoruz. Türkiye'de çok yakın olduğum, zevklerimizin uyuştuğu kişilere, sosyeteye, işadamlarına hizmet sunuyoruz. Yabancı ülkelerdeki spa ve detoks konusunda yönlendirme yapan en iyi acente biziz diyebilirim. Çünkü tecrübemiz çok. Detoks bilirkişisi sayılırım. Utanayım mı sevineyim mi bilmiyorum ama geçenlerde yayımlanan Conde Nast Traveller'ın seçtiği dünyanın en iyi 10 spa'sının sekizine gitmişim. Kimlere servis veriyorsunuz? "Kötü sürprizlere son" Bizim müşterilerimiz genelde Uzakdoğu'yu, Avrupa'da da İtalya ve İspanya'yı seçiyor. Programı belirlemeden önce onlara "Kafan mı dolu, vücudun mu yorgun?" diye soruyoruz. Çok stresli bir iş hayatı olanlara Hindistan'ı öneriyorum. İki bin metrede, Himayalar'a bakan bir sarayın içine kurulmuş spa tam onlara göre. Çok pahalı bir şey arayanlar için Tayland'da ultra lüks bir spa var, öyle bir servis veriyor ki kimse yanına yaklaşamaz. Sizin yönlendirdiğiniz detoks ve spa merkezleri nerede? Ortağım ve ablam Cemre Birand dünyanın her köşesini gezdi. Gittiği ülkelerde dağın en tepesinden mağaranın en dibine kadar inen biri. O çarşıları, müzeleri, pazarları keşfediyor. Bense ülkenin havasına girmeye, eğlencelerine katılmaya meraklıyım. İkimiz birbirimizi tamamlıyoruz. Son yıllarda insanın kendine ayırdığı zaman azaldı. Müşteriler iyi vakit geçireceği yerde minimum risk olmasını istiyor. Tecrübelerimiz sayesinde gittikleri yerlerde kötü sürprizlerle karşılaşmamalarını sağlıyoruz. Seyahatlerinde neler yapabileceklerini birlikte programlıyoruz. Sadece spa ve detoks konusunda mı tecrübelisiniz? Mesela ülkelerin eğlence hayatı, popüler mekanları ya da müzelerine hakim misiniz? "Elizabeth Hurley'in yatağı rahat mı diye içine girdik" Evet. İner inmez devreye giriyoruz. Mesela Elizabeth Hurley geldiğinde onu otele götürecek araçtan Çırağan Hotel Kempinski'de kalacağı odaya kadar en küçük ayrıntısına kadar uğraştık. Manzara nereye bakıyor, çiçek nerede duracak, buzdolabında istedikleri var mı gibi detaylarla ilgilendik. Hatta yatak yeterince rahat mı diye içine bile girdik. Türkiye'ye gelenler uçaktan indikleri andan itibaren size mi emanet? Uma Thurman'nın uçağıyla, guletiyle ilgilendik. Seveceği restoranlara götürdük. Naomi Campbell zaten arkadaşım. İstanbul'dayken ufak isteklerini yerine getirdik. Lordlara, leydilere servis verdik. Ünlüler gizliliğe çok önem veriyor. O yüzden kiminin ismini veremiyorum. Başka hangi ünlü müşterileri ağırladınız? Naomi'yi yakalayabilirsem moda dünyasındaki 20'nci yılının kutlanacağı partiyi İstanbul'da yapacağım. Yaparsam Formula 1 zamanına denk getireceğim. Donatella Versace ona ödül verecek. Naomi biraz son dakikacıdır, adamı deli eder. O yüzden kesinleştiremedim daha. Ağustosta adını veremeyeceğim çok önemli biri geliyor. En pahalı guleti kiraladı. Bu insanlar Türkiye'ye çok daha fazla para bırakıyor. Antalya'ya gelen turistlerin 20 tanesi kadar para harcıyor. Memnun kalınca da arkadaşlarına tavsiye ediyor. Yaz projeleriniz belli oldu mu? İstediğiniz servise bağlı. "Helikopterle gideceğim, beni limuzin karşılasın, en ünlü otelin suitinde kalacağım" derlerse, evet acayip pahalı. Ama çok daha makul fiyatlara insanları götürdüğümüz oluyor. Fiyatlarınız çok mu uçlarda? Büyük İskender turuna profesör rehberlik ediyor Büyük İskender'in haritasına göre bugünkü Türkiye toprakları içinde fethettiği yerleri tek tek gezdirdik. Onlara bu konuda kitap yazmış yabancı bir profesör rehberlik etti. Tarih ve kültürle ilgili turlar da düzenliyor musunuz? Biz onlara hep Avrupai yanımızı göstermek istesek de yabancılar kültürümüzün, mutfağımızın peşinde. İtalyan lokantası yerine şık bir kebapçıyı tercih ediyorlar. Manzaraları nedeniyle Kızkulesi'ne veya Ulus 29'a yönlendiriyoruz onları. Aksaray'daki bir köfteciye bile götürdüklerimiz oldu. Çok hoşlarına gitti. Ülkemizi ziyarete gelenler programlarını oluştururken ne yapmak istiyor? Rakı-kebap mı var listelerinde? James Bond partisinin ikincisi kapıda Öyle doğdum sanırım. Üç yaşımda üç lisanda şarkı söylermişim. İngilizceyi plak arkalarını okumak için öğrendim diyebilecek kadar ileri gidebilirim. Müzik benim için durmadan şarj olan bir tutku. Dünyanın neresine gidersem gideyim o haftanın Billboard listesine bakmadan duramam. Listeyi en son Phuket adasına telefonuma indirdim. Müzik konusuna ilginiz biliniyor. Ne zaman başladı bu merak? Muhteşem bir arşivim var. Ortama uyacak her şarkı var içinde. Danssa dans, 50'lerse 50'liler... Kapıma gelip yatmasınlar diye en yakın arkadaşıma "Listeme sahip olmanın fiyatı 10 bin avrodur" dedim. Bu laf çevreme yayıldı, bir daha kimse kapımı çalmadı. Bir de sizin ipod listeniz meşhur. Arkadaşlarınızın listenizi kopyalamak için sırada olduğu söyleniyordu. Evet. Tekrarlamak istiyorum. İstanbul'da mekan arıyoruz. Ama Kız Kulesi gibi bir yerin üstüne nasıl çıkarım bilmiyorum. 2003'te Harpers&Queen tarafından dünyanın en iyi 10 partisi arasına giren James Bond partinizin ikincisini yapacakmışsınız.