Pazar “Türkçe öğrenirlerse hayata karışacaklar”

“Türkçe öğrenirlerse hayata karışacaklar”

20.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dokuzuncu şubesini Balat’ta açan Derviş Baba Kahvehanesi’nde savaş mağduru Suriyeli çocuklar, gönüllüler tarafından verilen derslerle Türkçe öğreniyor. Derneği ziyaret ettik, derslikleri gezip çocuklarla konuştuk

“Türkçe öğrenirlerse hayata karışacaklar”

Gönüllülük esasına dayanan ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi amaçlayan Derviş Baba Deliler, Abdallar, Meczuplar ve Aşıklar Kahvehanesi dokuzuncu şubesini bir süre önce Balat’ta açtı. Sokakta yaşayan insanların banyo yapmasını sağlayan, kışın sıcak bir çorba ve yatacak yer veren, durumu olmayan ailelere erzak yardımı yapan, kimsesizlerin hastane masraflarını karşılayarak tedavi olmalarını sağlayan dernek, bu defa Suriyeli çocuklara da yardım eli uzattı.

Haberin Devamı

Suriyeli mülteci çocuklar Derviş Baba Kahvehanesi’ne ait dersliklere gelerek hafta içi her gün gönüllü öğretmenler tarafından verilen Türkçe derslerine katılıyor. Sığındıkları ülkenin dilini bilmeyen çocuklar bu sayede Türkçe öğrenerek okula kayıt yaptırabildiği gibi günlük hayatın içinde zorluk çeken ailelerine tercümanlık ediyor.

Derviş Baba Kahvehanesi’ni ziyaret ettik, sınıflarına misafir olduk ve derneğin kurucusu Ali Denizci’yle konuştuk. Kahvehaneye girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken masalardaki notlar oldu: “Burası bedava bir kahvehane değildir. Burada herkes parası varsa hesabını öder. Gerçekten paranız yoksa sorun yok. Yer, içersiniz. Paranız olduğu halde ödeme yapmıyorsanız başkalarından çalıyorsunuz demektir. Çünkü burada 4 lira hesap öderseniz; bir aileye bir paket pirinç ve margarin gider. 10 lira hesap ödersiniz, o aileye pilavın yanında kurufasulye de gider. 15 lira hesap öderseniz, aile salataya da kavuşur. 20 lira öderseniz ailenin masasına tavuk gider. 40 lira öderseniz, ikinci aile devreye girer, onların da karnı doyar.”

Haberin Devamı

Bu not üzerinde yazanların getirileriyle sınıfları gezmek için girdiğimiz yan binanın kapısında karşılaşıyoruz. Elinde kimliğiyle bekleyen pek çok kadın, yaşlı, çocuk, genç. Havanın en soğuk olduğu günlerden biri. Çocukların birçoğunun üzerinde mont yok. Olanlarınki de bir hayli perişan durumda. Gönüllüler kimliklerine baktıktan sonra poşetler dolusu erzak yardımında bulunuyor; yağ, salça, kuru bakliyat, et ve dahası.

“200 Suriyeli çocuk Türkçe öğrendi”

Bir kız çocuğu kuyruğun bir başına geliyor bir sonuna gidiyor. Sokakta oynadığı Türk arkadaşlarından öğrendiği kadarıyla, “Anne yok, anne hasta” diyebiliyor, minik elleriyle annesinin kimliğini göstererek. “Sırf bu yüzden” diyor gönüllü kadınlardan biri, “Sırf bu yüzden Türkçe öğrensinler diye uğraşıyoruz. Türkçe öğrenmeleri demek, hayata karışmak demek. Artık aynı toplumda yaşıyoruz. Dışlamak yerine, ülkelerine dönene kadar temel iletişimimizi kurabilelim istiyoruz. 60 kadar öğretmenimiz var ama hiçbiri gerçek öğretmen değil. Kimi ressam, kimi senarist, kimi mühendis ama hepsi de gönüllü. Bugüne kadar toplam 200 civarı Suriyeli çocuğa Türkçe öğretildi. Yeni çocuklarımıza öğretmeye devam ediyoruz. Sürekli olarak da yeni gönüllü öğretmenlere ihtiyaç duyuyoruz.”

Haberin Devamı

Bu esnada Türkçe dersi öğrencileri bir bir sınıfa gelmeye başlıyor. Çocuk her dilde, her kültürde çocuk; öğretmenleri gelene kadar patırtıları, kovalamacaları bitmiyor. Birbirlerinin defterlerini çekiştiriyorlar, gülüyorlar. Öğretmenleri geldiğinde ise muma döndüklerini söylemek zor. Savaş mağduru bu çocukları otoriteyle disipline edebilmek mümkün değil. İlgiye, sevgiye, güvende hissetmeye ihtiyaçları var. Gönüllüler de tam olarak bunu yapıyor.

“Kışın bikini gönderiyorlar”

Sınıflar seviyelerine göre üçe ayrılıyor. En yüksek seviye sınıfındaki çocuklar epey Türkçe konuşuyor. Diğer sınıflarda ise şimdilik adını yazabilen ve okumaya çalışan çocuklar var. Öğretmenleri her gün derslere katılabilseler daha hızlı ilerleyeceklerini söylüyor ama akşam evine tek başına dönmek zorunda kaldığı için gelemeyen ya da yaşlı anneannesine bakmak zorunda olan küçük bedenlerin omzundaki büyük yükten bahsediyorlar. Onlardan biri Vaha, babasını savaşta kaybetmiş, annesinin izine ulaşılamıyor. Vaha Türkiye’ye anneanne ve dedesiyle gelmiş. Henüz 9 yaşındaki bu kız çocuğunun bakışlarına yerleşmiş o kederi kim, nasıl silebilir bilmiyorum.

Haberin Devamı

Ali Denizci’yle konuşuyoruz. Yeni taşındıkları binayı ve ihtiyaçlarını anlatıyor, bir de yardımsever halkımızın ne kadar umarsız olduğunu; “Bu binada hem Suriyeli öğrenciler Türkçe öğreniyor hem ihtiyaç sahibi olan Türk ailelerin çocukları birçok yabancı dil öğrenme imkanı buluyor. Resim, müzik atölyelerimiz var. Üst kata sinema salonu yaptık, projeksiyonumuz yok. Kreş ve psikolog odası var ama mobilyalar eksik. Bir de sokakta yatan insanların yıkanması, soğuklarda sıcak bir yatak bulabilmesi için odalarımız mevcut. Halkımız yardımsever fakat giyilmeyecek haldeki kıyafetlerini gönderiyorlar. Kış geldi, bikini gönderme sezonu başladı. Lütfen kendi giymeyeceğiniz hiçbir şeyi başkalarına göndermeyin.”

Haberin Devamı

Bir kese alın bir çocuk okusun

“Türkçe öğrenirlerse hayata karışacaklar”

Suriyeli mülteciler ve özellikle savaş mağduru çocuklar için harekete geçmek isteyen tasarımcı Dilek Işık ve online satış sitesi Ruvre’nin kurucu ortağı Doğuş Dağdeviren, Derviş Baba Kahvehanesi’yle işbirliği yaptı. Işık’ın tablet, kitap, bozuk para koymak için kullanılmak üzere diktiği keseler, mülteci çocuklar tarafından boyanıyor ve www.ruvre.com sitesinde satışa sunuluyor. Bu satışlardan edilen gelirin tamamı ise çocuklara defter, kalem gibi kırtasiye malzemesi olarak geri dönüyor. Bağışta bulunmak isteyenler internet üzerinden kese alabilir ya da genel bağışlar için (0539) 719 19 59 numaralı telefondan derneğe ulaşabilir.