“Yaşadıklarım komedi filmi olur”

Fox TV’de yayınlanan ve geçtiğimiz sezonun en çok izlenen dizilerinden olan “Kalbimdeki Deniz”in sezon arası vermesiyle, temmuzda yeni albümü “Mavi”yi piyasaya çıkarmıştı Kutsi. Şimdi yeni sezonla birlikte ekranlara da hızlı bir dönüş yaptı. Dizinin aynı heyecanla devam edeceğini söyleyen Kutsi’nin at yetiştiricisi olan karakteri Mirat’la hayatına giren binicilik üzerine planları var. Müzisyen kimliğini de ihmal etmiyor, neredeyse bir albümlük şarkısı hazırmış... Kutsi’yle müzikten oyunculuğa, çocuklarıyla ilişkisinden aşka kadar pek çok konuyu konuştuğumuz samimi bir röportajda bir araya geldik.

- İyi kalpli, her kadının sevgisini isteyeceği bir adam karakteriniz Mirat.

Benim için Mirat iyi bir dost, fikir alışverişi yapabileceğim bir adam. Mantıklı, merhametli, çalışkan, sevgi dolu. Doğruluktan dürüstlükten şaşmayan, net bir adam yani. Hayatın anlamını kavramış durumda.

“Müzik her zaman ağır basar”

- Binicilik dahil oldu hayatınıza. Bundan sonra da olacak hayatınızda sanırım.

Kesinlikle. Hatta büyük kızım Ceylin’e de aşıladım. Yazın onu da başlattım biniciliğe. 2-3 ders aldıktan sonra onda da ufak ufak tutku kıvılcımları gördüm. Atlarla ilgili muhabbet ediyoruz. Çok başarılı, devam etmek istiyor.

- Sizi hep iyi adam rollerinde gördük. Bir komedide ya da bir mafya babası gibi ters köşe bir rolde oynar mısınız?

Çalışırsam olur. Öyle bir karakterle karşı karşıya kalmadım henüz. Ama komedi olabilir çünkü ben normalde de eğlenceyi seviyorum.Başımdan geçenlerle alakalı da bir şeyler karalamaya başlamıştım. O karaladıklarıma Berksan’la baktık. Gözümüzden yaşlar geldi, hakikaten neler yaşamışız...

- Bir müzisyenin başından geçen olaylarla ilgiliymiş yazdığınız senaryo...

Senaryo olarak adlandırmayalım, senaristlik başka bir şey. Ama hikaye açısından bir müzisyenin başından geçen olumlu-olumsuz ne varsa bütün her şeyi kaleme aldım. Çünkü benim hikayem 5 yaşında başlıyor. Belki bunu iyi bir senarist, senaryo grubuyla çok iyi hale getirebiliriz. Kadro iyi kurulur, diyaloglar iyi yazılırsa çok komik şeyler var.

- Ev arkadaşlığı döneminizden komik anılarınız vardır kesin Berksan’la.

Neler neler! Anlatsak film olur...
Onunla ilgili bir komedi bile olabilir yani.

- Peki kendiniz mi oynarsınız?

Belirli bir yaştan sonrasını oynarım. Çocukluğum, gençliğim için artık olmaz yani.

- Oyunculuk-müzisyenlik dengesi nasıl hayatınızda?

Müzik ve oyunculuğun dengesini asla tartamam. Müzik her zaman ağır basar. Benim 27 yıldır elime aldığım bir gitarım var, aşk yaşadığım bir enstrümanım var.
O enstrüman hayatımda olduğu sürece ben var olmaya çalışıyorum. Müzik olmasa zaten dizi oyunculuğu olmazdı. Çünkü beni müzikle, şarkılarla tanıdılar. Oyunculuk çok enteresan gelişti. Oyunculuğun O’sundan anlamazdım, aklımın ucundan geçmezdi. “Doktorlar”la başlayan, “Huzur Sokağı” ve “Kalbimdeki Deniz” gibi işlerle devam eden bir serüvene başlamış oldum. Gelen roller de tam benim kıyafetimdi. Ama oyunculuk mu müzisyenlik mi dersen tabii ki müzisyenlik benim için, ben müzik aşığı bir adam olduğum için...

- Beşiktaş taraftarısınız, diğer ilgi alanlarınız neler?

Masa tenisi oynuyorum iyi derecede. Basketbol oynadım yıllarca, antrenörlüğe kadar gitti ama bu ara lisanslı olarak binicilik yapıyorum bir tek. Onun dışında güzel yemek yaparım, mutfağım iyidir. Sebzeli pilavı, köri soslu tavuğu çok iyi yaparım.

- Peki aşk ne ifade ediyor şu an?

Her şey yolunda, çok şükür iyi gidiyor. Karşılıklı sevgi saygı ve anlayış olduğu sürece biz varız yani Feyza (Çıpa) ile.

- Romantik adamları, adeta beyaz atlı prens rollerini oynadınız. Peki siz romantik misiniz?

Ben romantikliğin açılımını yapamıyorum hâlâ. Kime göre, nasıl? Bilemiyorum. Romantik olduğum zamanlar da olur. Şarkılarla ön plana çıkıyor romantiklik. Ama beyaz atım olmadı benim ya...

“Kızım şarkı söylesin, albüm çıkarsın isterim”

- İki kız babasısınız, nasıl aranız?

Biz ayrılalı üç yıla yakın oldu, onlar Bodrum’da yaşıyorlar. Keyifleri yerinde. Ceylin’in eğitimi çok güzel gidiyor. Ufaklık da okula başladı. O çok fena. Böyle görmüş geçirmiş, her şeyi ben bilirim tarzında. Okula giriyormuş “Öğretmenim, ben geldim neredesin?” diye bağırıyormuş.

- Babalar kız çocuklarına ayrı bir düşkün olur derler, sizde de öyle mi?

Kız çocuklarının naifliği bambaşka. Mesela bir şeyi rica ettiklerinde öyle bir istemeleri var ki, hayır demeyi bırak, oyuncak oluyorsun. Ceylin’in muhteşem müzik ve resim kabiliyeti var. İyi bir koroda.

- Sizin işinizi yapmasını, müzisyen olmasını ister misiniz?

Tabii. Bana vokal yapsın, ben ona besteler yapayım, albüm çıkarsın, şarkı söylesin... Ama resim daha ağır basıyor onda. Bir şeyi görür görmez resmini yapıyor, senin için çizdim diye hediye ediyor. Odamda, stüdyomda bir sürü resmi asılı duruyor...

“Binicilik tutku haline geldi”

-Mirat sayesinde çekimler dışında da atlarla vakit geçiriyorsunuz artık.

O dünyaya girince ne denli duygusal, o cüsselerinin altında ne kadar naif olduklarını anladım. İletişimi doğru sağladığın anda karşılıklı büyük saygı içerisine giriyorsun. Bir buçuk yıl oldu atlarla iç içeyim, devam da edecek; çünkü bir tutku haline geldi. İyi de bir terapi, çok güzel rehabilite oluyorsun. Binicilik yapmaya başladım, Ömerli Binicilik Kulübü’nde ferdi sporcuyum. Önümüzdeki günlerde bir sürpriz yapabiliriz; bu spora bayağı gönül vermiş durumdayım.