Pazar Yasağın yok edemediği kitaplar

Yasağın yok edemediği kitaplar

27.02.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

İsmi ve kırmızı kapağı ile bir politik görüşü çağrıştırdığı söylenerek yazarı Rıfat Ilgaz’ın altı ay hapis yatmasına sebep olan “Sınıf”, ‘Toplumun ahlakını bozan müstehcen bölümleri’ olduğu iddiasıyla yasaklanan “1001 Gece Masalları, ‘80’li yıllarda gençlerin gizli gizli okumak zorunda kaldıkları “Darağacında Üç Fidan”... Bu liste uzayıp gider.

Yasağın yok edemediği kitaplar

Hem Türkiye’de hem de dünyada kitaplar farklı nedenlerden yasaklanmaya devam ediyor. Şimdi Milliyet yeni kampanyası ile bir dönem yasaklanmış kitapların bazılarını kupon karşılığı okuyucularına verecek.

Sol görüşü çağrıştırmış Rıfat Ilgaz’ın “Sınıf”
isimli şiir kitabı hem adının sınıf olması hem de sol görüşü çağrıştıran bu ismi kırmızı bir kapakla desteklediği(!) için yayımlandıktan 25 gün sonra toplatıldı. 1944 yılının ocak ayında gerçekleşen bu olay yüzünden Ilgaz altı ay hapis yatmak zorunda da kaldı.

12 Eylül’ün yasakladığı ilk kitap
“Felsefenin Başlangıç İlkeleri” Macar felsefeci ve akademisyen Georges Pulitzer’in Paris İşçi Üniversitesi’ndeki öğrencileri tarafından alınan notlara dayanıyor. Pulitzer’in ölümünden sonra 1945 yılında yayımlanan kitap Türkiye’de de 12 Eylül darbesi sonrasında yasaklanan ilk eser oldu.

Hem gerici hem kötümser
Dostoyevski’nin romanı Rusya’daki yoksul halkın hayatını ve işlenen hiçbir suçun cezasız kalmayacağını anlatır. Yazarın eserleri çeşitli ülkelerde tümüyle yasaklanmıştır. Rusya’da yasaklanma gerekçesi olarak “gerici” olduğu öne sürülmüş, Polonya’da ise “kötümser” olmasına dayandırılmıştır.

Engizisyon kurbanı
Miguel de Cervantes’in ünlü kitabı “Don Kişot” İspanya’da İspanyol engizisyonu tarafından “Hayırseverliğin değersiz kılınması” nedeniyle yasaklandı. Daha sonra bazı bölümleri çıkartılarak basılan kitabın tamamı İspanya’da ancak 19’uncu yüzyılda yayımlanabildi.

Müstehcen bulundu
Orta Çağ’da kaleme alınmış “1001 Gece Masalları” Şehrazad’ın hükümdar kocasına anlattığı öykülerden oluşur. “Denizci Sinbad”, “Alaaddin’in Sihirli Lambası”, “Ali Baba ve Kırk Haramiler” gibi masalların bulunduğu kitap Amerika’da 1926’da “Toplum
ahlakını bozabilecek müstehcen bölümlerin yer aldığı” gerekçesiyle yasaklandı. Yasak 1950 yılında kaldırıldı. Günümüzde Irak,
İran ve Afganistan’da hâlâ yasak olan kitabın Mısır’da da yasaklanması için başvuru yapılmış durumda.

Milliyet’in verdiği sette 11 yasaklı kitap yer alıyor
* “1001 Gece Masalları” -(Olympos Yayınevi)
* “Asılacak Kadın”- Pınar Kür (Everest Yayınları)
* “Don Kişot”- Cervantes (Morpa Yayınları)
* “Sınıf” - Rıfat Ilgaz (Çınar Yayınları)
* “Bir Avuç Deniz” - Çetin Altan (İnkılap Yayınları)
*“Darağacında Üç Fidan” - Nihat Behram (Everest Yayınları)
* “Yatak Odasında Terör” - Serge Bramly (Everest Yayınları)
* “Çizgilerle Nazım Hikmet” - Müjdat Gezen, Savaş Dinçel (Nazım Hikmet Vakfı)
* “Suç ve Ceza” -Dostoyevski (Morpa Yayınları)
*“Felsefenin Başlangıç İlkeleri”- George Pulitzer (Sosyal Yayınları)
* “Minyeli Abdullah” - İsmail Hekimoğlu (Timaş Yayınları)

YAZAR VE YAYINCI GÖRÜŞLERİ
“Dokuz dile çevrilmişti, burada okunamıyordu”
Çetin Altan
* “Bir Avuç Gökyüzü” romanım yasaklandığında Türkiye’deki sanat anlayışındaki kısırlıkla roman edebiyatındaki bağnazlığın ne kadar oksijenden yoksun olduğunu düşündüm. Çünkü Venezuela’dan İsveç’e, İsveç’ten Romanya’ya dokuz dile çevrilmiş ve hiçbirinde kendi memleketinde gördüğü muameleyi görmemişti.
*Kitap müstehcenlik iddiasıyla yasaklandı, böyle bir şey ile karşılacağım ne yazarken ne de yazdıktan sonra aklıma gelmemişti. “Affedilme” sürecinde ise ülkemdeki bağnazlıkların biraz taze oksijenle daha derin nefes almaya başlıyor olduklarını düşündüm.
* Yasaklanma bir merakın ateşini de körükler, özellikle müstehcenden yasaklandıysa. O yüzden okucuyu sayısı ve talep artmış olabilir.

“Hakim davayı saçma buldu. Beraat ettik”
Müjdat Gezen
* “Çizgilerle Nazım Hikmet”i yazdığımız dönem yasaklanma ihtimali aklımızdan geçmemişti. 1980 ihtilali olmamıştı çünkü ama olmuş olsa ya yani “Başımıza böyle bir şey gelebilir” desek de yazar, çizerdik. Bir sanatçı aklına bir kitap yazmayı koymuşsa onun önüne hiçbir şey geçememeli bence.
* İlk mahkemede beraat ettik. Hakim davayı saçma buldu. Ama bu olay benim aklıma hırsızlar, uyuşturucu satıcıları ve belki katillerin arasında ayağımızda prangalarla Savaş Dinçel ile mahkeme sırası beklediğimiz an olarak kazındı.
* Kitabın yeniden basılması okuyucuda artış olacağı anlamına gelmiyor. Yasak merak uyandırsa da kitap seçilerek alınan bir şeydir. Okuyacağı varsa yasaklanmadan da okur.

“Yasağın öcünü 22 baskı yaparak aldı”
Nihat Behram

* Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan’ın yakalanmalarından idamlarına kadar olan süreci anlatan “Darağacında Üç Fidan” 1974’te yayımlandı. Büyük yankı yarattı. Yasaklanıp toplatıldı, sekiz yıllık davalar açıldı. Kitap yayımlandığı günden bu yana her dönemde düzenin şiddet ve yasaklamalarına hedef oldu. İlkin kesintisiz 22 yıl yasak kaldı.
* “Darağacında Üç Fidan” özgür kaldığı ilk ay intikamını alırcasına üst üste 22 basım yaptı. Dolayısıyla bu kitabın en önemli özelliklerinden biri, bugün 65’inci basımına ve korsan basımları hariç milyonlarca insana ulaşmış olmasıdır.

“Karar çıktığında filme çekiliyordu”
Pınar Kür

* “Asılacak Kadın” yasaklanan ilk romanım değildi. Daha önce muzır yasası gereği “Yarın Yarın” da “Bitmeyen Aşk” da toplatıldı. Aynı yıl sıra bu kez “Asılacak Kadın”a geldi. Her seferinde büyük bir şaşkınlık, derin bir çaresizlik ve düş kırıklığı yaşadım.
* Müstehcenlikle suçlandım, böyle bir suçlamayla karşılaşacağım aklıma bile gelmemişti.
*“Asılacak Kadın” yasaklandığında Başar Sabuncu filmini çekmeye başlamıştı. Film bitti. Sinemada haftalarca gösterildi, başrol oyuncusu İsmet Ay Antalya Festivali’nde en iyi oyuncu ödülü aldı ama benim kitap affedilmedi! Dört yıl boyunca raflardan uzak kaldıktan sonra Basın Mahkemesi tarafından aklandı.
*Kitap yasaklandığında merak uyanıyor elbette ama bu merak yazara herhangi bir yarar sağlamıyor. Yargılama süreci ortalama dört yıl sürdüğünden, kitap piyasaya sürülünceye kadar zaten fazla vefalı olmayan okurlar tarafından unutulmuş oluyorsunuz.

“Kitabın adı ve yazarı markalaştı”
Emine Eroğlu (Timaş Yayınları Genel Yayın Yönetmeni)
* “Minyeli Abdullah” şu ana kadar 84 baskı yaptı. Toplamda satışı 500 bini aştı. Hekimoğlu İsmail yazarın mahlası. Gerçek adı Ömer Okçu. Kitabı yazdığında muvazzaf subay olduğu için kimliğini gizledi. Eser 1967 yılında yayımlandı.
* “Minyeli Abdullah”ın yasaklanması kitabın satışları üzerinde çok etkili oldu. Hekimoğlu İsmail’in yazmış olduğu roman inancından dolayı zorluklara maruz kalmış bir insanı konu alıyor. Olayın geçtiği yer Mısır. Ama Türkiye ile benzerlikler taşıyor. Hal böyle olunca kitap onlarca baskı yaptı, yetmedi bir de filmi çekildi. Mesut Uçakan’ın yönettiği filmin başrolünde Berhan Şimşek vardı.
* Günümüzde kitabın satışları nispeten yavaşlasa da devam ediyor. Kitabın ve yazarın adı markalaştı ve zamanın yıpratıcılığının üzerine çıktı. Satmaya devam edecektir.