Pazar Yaz sonundan altı kitap

Yaz sonundan altı kitap

04.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Takvime göre yaz dokuz gün önce sona erdi. Artık güz geldi diyelim. Ama güzü de yazdan kalma, birbirinden güzel altı kitapla karşılayalım...

Yaz sonundan altı kitap

Kitabını alıp öncelikle okumak için iki nedenim vardı: İlki, eski bir dostumdu Çetin; ikincisi de iflah olmaz bir kediseverdim."Dünyanın Bütün Kedileri", Maviş ve Toraman Tora adlı iki kedinin öyküsünü anlatan uzun bir şiir. Mustafa Delioğlu'nun siyah-beyaz ve renkli resimleriyle süslenmiş.Şiirle öykü anlatmak güç iştir doğrusu. Ya şiir ağır basar ya öykü. İkisini dengede tutmak gerekir. Çetin bunu başarmış. İki kedinin serüvenini son derece yalın, akıp giden bir şiir diliyle veriyor. Bu arada kimi yazarlar gibi çocuklara dünyanın bütün sorularını aktarmaya, onları "bilinçlendirmeye" hiç kalkışmıyor, anlattıklarıyla küçük okurlarının yüreğine doğa sevgisini yerleştirmeye çalışıyor. Çetin Öner'in çocuk kitabıyla başlayayım: "Dünyanın Bütün Kedileri" (Resimleyen: Mustafa Delioğlu; Can Yayınları)... Çetin'i tanıdığımda tiyatro oyuncusuydu. Günün birinde sonradan çeşitli dillere çevrilen ve sinemaya da aktarılan "Gülibik"le karşımıza çıktı. Onu başka çocuk kitaplarının yanı sıra "Dağlara Yazılıdır" adlı romanı izledi. Osman S. Arolat'ın anıları: "Yaşamımda Bir Gezinti" (Dünya Yayınevi)... Bu tür anı kitaplarını seviyorum. Alçakgönüllü; incelikli ayrıntılarla yüklü; çarpıcı olmayan, insanı dinlendiren renklerle donatılmış. Öykü okur gibi okuyorsunuz; "müthiş ifşaat"larla karşılaşmıyorsunuz ama anlatılan dönemi daha iyi kavrıyor, o dönemin olaylarını daha iyi değerlendiriyorsunuz.Osman'ı kaç yıl önce tanımıştım, bilmiyorum. Çiçeği burnunda bir gazeteciydi. Yumuşak, saygılı. Ama her zaman kararlı. İlkelerinden ödün vermezdi hiç. Bu özelliklerini, değerlerini hiç yitirmedi.Kitabını okurken daha iyi tanıdım onu. Anlatımındaki açıklığı, duruluğu bir daha sevdim. Kimi yazarlar vardır, konularını kafalarında çözümleyememişlerdir daha; bu da yazdıklarına yansır, sözü döndürüp dolaştırırlar. Osman kesinlikle onlardan değil. Gazete yazılarından da biliyorum, açıklığının arkasında konuya egemenliği yatıyor.Yakın dönemi sıcacık ayrıntılarıyla yeniden yaşamak istiyorsanız, "Yaşamımda Bir Gezinti"yi okuyun derim. Bir dönemin hikayesi Pedro Antonio de Alarcon'un romanı: "Üç Köşeli Şapka" (Türkçesi: Çağrı Ataman; Yerdeniz Yayınları)... 19'uncu yüzyıl İspanyol edebiyatının bu ünlü yapıtını yıllar önce okumuştum. Yeni çevirisi ile karşımızda.Alarcon'un romanı, yazıldığından bu yana Avrupa'da, özellikle İspanya'da hep gündemde kalmış. Sürekli okunan bir yapıt olarak kitapçı raflarından hiç eksilmemiş. Sinemaya da aktarılmıştı. Başrollerini, belleğim beni yanıltmıyorsa, Vittorio de Sica ile Gina Lollobrigida oynamışlardı.Endülüs'ün bir köyündeki değirmenci Lucas'ın, karısı Franquita'nın ve yönetici Don Eugenio de Zuniga Ponce de Leon'un oluşturduğu klasik üçgenin öyküsü sanatta çok işlenmiştir gerçi. "Üç Köşeli Şapka"yı ötekilerden ayıran özellik, son derece eğlenceli anlatımı ve çağın, çevrenin değerlerini incelikle yansıtan ayrıntılar. Gerçekten de kitaplıkta saklanabilecek uzun aralarla da olsa, yeniden okunacak keyifli bir roman. İspanyolların ünlü yapıtı C. Canan Küçükeren'in araştırması: "Karia" (Ekin Yayınları)... Yıllardır her yaz Bodrum'u mesken tutanlara Karia'yı sorun, meyhane sanıp nerede olduğunu bilmediklerini söyleyeceklerdir. Geçmişe bağlılığımızla övünürüz hep ama geçmişini bizim kadar bilmeyen bir ulus da az vardır.Arkeolog Küçükeren'in araştırması, kalıntıları üstünde yaşadığımız, geleneklerini sürdürdüğümüz eski bir uygarlığı ayrıntılarıyla sergiliyor. Tarihiyle, gündelik yaşamıyla, söylenceleriyle.Bugünün Aydın'ının, Muğla'sının, Denizli'sinin büyük bölümünü ve Kos'u, Kalimnos'u, Rodos'u içine alan Karia, birçok yazarın, düşünürün, tarihçinin ülkesi de olmuştur. Küçükeren, kitabında Herodot, Cicero, Homeros, Plinius, Vitrivius gibi ünlüleri de tanıtıyor."Karia"nın bir özelliği de bölgeyle ilgili turistik bilgiler içermesi. Onun için, siz de önümüzdeki yaz "Beni ancak Bodrum paklar" deyip yollara düşenlerden olacaksınız, önce bu kitabı okuyun. Yolculuğunuzun da, tatilinizin de tadını daha çok çıkarırsınız. Bir uygarlıktan kesitler Haldun Taner'in öyküleri: "Yalıda Sabah" (Bilgi Kitabevi)... Yeni bir kitap değil elbette. En sevdiğim öykü kitaplarından birinin yeni basımı.Haldun Taner oyun yazarlığından bile önce, benim için için bir öykücüdür. "Onikiye Bir Var" ve "Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu" kitaplarını, yayımlandıkları zaman nasıl coşkuyla aldığımı unutamam. (Babamın en sevdiği öykü "Konçinalar"dı; kim bilir kaç kere okumuştu.)"Yalıda Sabah"ı, Taner'i okumamışlar ya da bir daha okumak isteyenler için yeni bir olanak diye görüyorum. Usta işi öyküler Kedilerle ilgili bir kitapla başlamıştım, Raimond Gaita'nın köpeklerle ilgili bir kitabıyla bitireyim: "Filozofun Köpeği" (Türkçesi: Suat Kemal Angı; Dost Yayınları)... Aslında yanlış söyledim, "köpeklerle ilgili" değil, "hayvanlarla ilgili" demeliydim; çünkü bu kitapla tanıdığım Gaita'nın yapıtında köpeklerin yanı sıra kedilerden, papağanlardan, çiftlik hayvanlarından da söz ediliyor.İnsan-hayvan ilişkilerinin ele alındığı "Filozofun Köpeği", özellikle evlerinde hayvan besleyenlerin ilgi duyabileceği bir yapıt. Hayvanların davranışlarını, tepkilerini hep kendi açımızdan, "insan" beynimizle yorumluyoruz. Aslında o davranışların arkasında yatan gerçek nedenleri pek bilmiyoruz, bu konunun üstünde genellikle pek düşünmüyoruz bile.Gaita zaman zaman eğlendirici öykülerde, gerçek olaylardan yola çıkarak hayvan sevgisini ya da sevgisizliğini irdeliyor, kitabın adına uygun biçimde felsefi boyutlara uzanmaya çalışıyor.Doğrusu, kitabı ilgiyle okudum okumasına, ama sözünü ettiğim o felsefi boyutlardan çok fazla yararlandığımı söyleyemem. Belki de, Bico'nun gelip bacaklarıma sürtünmesi, kucağıma çıkması, benim de onun ensesini kaşımam ikimize de yetiyor. İnsan-hayvan ilişkileri