Ekonomi Pek değişecek buralar

Pek değişecek buralar

05.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Otomotiv endüstrisiyle teknoloji şirketleri arasında bir “kedi-fare” kovalamacasına benzer rekabet yaşanıyor. Sadece iletişim ve bilişim teknolojileriyle tanınan şirketler otomotive de bulaşınca, otomotivcilerin “karşı atak”ları başladı...

Pek değişecek buralar

Daha önce “kardeş kardeş” geçinirdi otomotiv ile teknoloji şirketleri. Özellikle 2000’li yıllarda giderek artan tüketici taleplerine karşı, otomotiv firmalarının “can dostu” teknoloji firmaları olmuştu. Bu ilişki, son yıllarda, tüketicilerin vazgeçemedikleri akıllı cihazları otomobillerinde de kullanma hevesi nedeniyle daha da ilerlemiş, neredeyse “Evliliğe kadar gider!” türünden bir hal almıştı. Ancak, dünyanın önde gelen teknoloji firmalarının, otomotivin içinde “kendi başlarına” yer alma hevesi artınca, ilişkinin üzerinde kara bulutlar beliriverdi. Şimdilerde her ne kadar “hala birlikteyiz” mesajı verilse de, iki taraf, artık biribirlerini “faka bastırmak” için ciddi uğraş veriyor...

Haberin Devamı

Bunu nereden mi çıkarttım? Elbette ki pek çok gelişmeden... Mesela Apple ile Google’ın, özellikle son yıllarda yeni modellerde kullanılmaya başlanan uydu destekli navigasyon sistemleri ve yazılımlar konusunda “cimri” davranıp, bazı şeyleri kendilerine sakladığını düşünen BMW, Audi ve Mercedes gibi üreticilerin “zorunlu işbirliği”ne gitmesini hatırlayın...

Son dönemin “moda” teknolojisi haline gelen ve ileriki yıllarda “çığ gibi” büyüyeceği düşünülen “otonom” yani direksiyonu sürücüden devralabilen ya da sürücüye bile gerek kalmadan kendi kendine gidebilen araç teknolojileri, bu üçlüyü bir araya getirmişti. Dediler ki; “Apple ve Google, bizimle her şeyi paylaşmıyor, bizim alanımızı daraltıyor. Biz de güç birliği yapıp, kendi teknolojimizi geliştirmek istiyoruz.”

Haberin Devamı

Etrafından dolaştı

Pek değişecek buralar

Peki Apple ve Google ne yaptı? “Benim, teknolojilerimi kullanmak isteyen buyursun. Ama ben otomotivcilere mecbur değilim. Kendim de otomobil üretebilir ya da geliştirebilirim” diyerek, kollarını sıvadılar. Google, “yumurta” benzeri küçük ve sürücüsüz giden otomobilini geliştirip, bir de üstüne, bu otomobili ürettirebilecek bir de “otomotivci” buldu. Yani suya girip ıslanmak yerine, çevresinden dolaşmayı tercih etti!

Apple’ın ise, önce “gizliden gizliye” kendi otomobilini geliştirmeye başladığı konuşuldu. Hatta bir takım patentler aldığı söylendi ve “hayali” konseptlerin fotoğrafları yayınlandı. Şirtket, geçtiğimiz günlerde de yeni bir hamle daha yapıp, BMW ve Mercedes’in kendi navigasyon sistemlerini geliştiren takımın başındaki adamı bünyesine kattı.

Yani bir anlamda, Alman devlerine “Yine bana mecbur kalacaksınız” demek istedi sanırım. Bununla da yetinmeyen Apple’ın, elektrikli otomobillere yeniden “merak salan” otomotiv üreticilerine bir hamle daha yapmaya hazırlandığı konuşulmaya başlandı. Zira Apple, artık şarj istasyonları ve buna uygun yeni yazılımlar konusunda çalışıyormuş...

Heyyy taksiii!..

Pek değişecek buralar

İşler bununla bitti diyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu kez de Japonlar, otonom otomotiv teknolojileri ve araçların biribirleriyle iletişimi konusunda araştırmalar yapacak Ar-Ge merkezlerine hız verdi. Hatta bu merkezleri, Apple ve Google gibi üreticilerin “burnunun dibinde” yani Silikon Vadisi’nde açmaya başladı.

Haberin Devamı

Yetti mi? Yok! Biraz da emisyon krizinden ağzı yanan Alman üreticiler, akıllı telefon ve tablet üzerinden “araç çağırma” uygulamaları geliştiren teknoloji şirketlerine yatırım yapmaya başladı. “Burada kesin iş var!” diyerek İsrailli ve Amerikalı benzer şirketlere para yatıran VW ile BMW’yi, bu kez Toyota izledi. Gidip Uber’e ortak oldu. Bunlar yaşanırken Apple da durmadı ve “Buraları size bırakmam” dercesine yine benzer işi yapan Çinli şirkete para yatırdı.

Örnekleri sürdürmek elbette mümkün. Hikaye gibi anlatmak da... Ancak kısaca söylemek gerekirse, “buralar” diye nitelediğim otomotiv endüstrisinde pek çok şey değişecek! Zira bu itiş-kakış ya da kovalamaca hiç bitmeyecek.

Çünkü her iki taraf da, pastadan daha büyük bir dilim kapmaktan vazgeçmeyecek. Bize de arkamıza yaslanıp, çayımızdan ya da kahvemizden bir yudum daha almak, hayatımızı kolaylaştıracak nimetlerin ne zaman daha da ucuzlayacağını ve hangi buluşların otomobillerimize gireceğini beklemek kalacak!..