Kültür Sanat Berlin’de taşlar yuvarlanıyor

Berlin’de taşlar yuvarlanıyor

07.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

58. Berlin Film Festivali bu akşam Martin Scorcese’nin Rolling Stones belgeseli 'Shine a Light’ın gösterimiyle başlıyor. Festivalde Seyfi Teoman’ın ilk filmi 'Tatil Kitabı’ da gösterilecek

Berlin’de taşlar yuvarlanıyor

Alin  Taşçıyan

Berlin Film Festivali’nin sevimli ayısı, 58. kez kentin gri ve soğuk sokaklarına ışıltılı renkler taşıyor. Bu akşam Martin Scorcese’nin Rolling Stones belgeseli “Shine a Light”ın gösterimiyle resmen açılış yapacak olan 58. Berlinale, 17 Şubat’ta sona erecek. Scorcese’nin Amerikan sinemasının önde gelen görüntü yönetmenlerine Rolling Stones’un canlı performansını görüntülettiği “Shine a Light” için yönetmen ve efsane rock grubu Berlin’de hazır bulunacak.
Festivale bu yıl Türkiye’den başvuran çok sayıda film arasından sadece “Tatil Kitabı” Forum bölümüne seçildi.
Sinema yazarları Yamaç Okur ve Nadir Öperli tarafından yeni kurulan Bulut Film’in yapımcılığını üstlendiği “Tatil Kitabı”nı, Polonya’nın ustalar yetiştiren ünlü okulu Lodz’dan mezun Seyfi Teoman yazıp yönetti.

Açığı Avrupalı Türkler kapatıyor


Berlinale’deki tek Türk yapımı “Tatil Kitabı” ama diğer bölümlerde Avrupalı Türkler açığı kapatıyor. Panorama Special bölümünde Fatih Akın’ın yapımcısı olduğu, Özgür Yıldırım imzalı “Chiko” gösterilecek. Panorama Belgesel bölümünde de Döndü Kılıç imzalı Alman yapımı “Das Andere İstanbul” (Öteki İstanbul) var. Festivalin gençlere yönelik Generation bölümünde yer alan Danimarka yapımı “Fighter”ın başrol oyuncusu Semra Turan. Yardımcı rolleri Sadi Tekelioğlu, Denize Karabuda, Ertuğrul Yılan, Özlem Sağlanmak ve Yüksel Işık üstleniyor.  Karate yapan bir genç kızı canlandıran 22 yaşındaki Semra Turan’ın dövüş sahnelerinin koreografisine “Kaplan ve Ejderha”nın da koreografisini yapan Xian Gao imza attı.  Festivalin genç sinemacı ve sinema yazarlarının yetişmesine katkıda bulunan Talent Campus bölümüne bu yıl Türkiye’den Dilek Aydın seçildi.

Altın Ayı adayları


Usta belgeselci Errol Morris’in Abu Graib’deki işkenceleri konu alan “Standard Operating Procedure - SOP”ü (Standart Operasyon Prosedürü - SOP) başta olmak üzere Berlinale yine politik sinemayla özdeşleşen bir festival olacak. İşkence fotoğraflarını çekenlerle de, fotoğraflardaki askerlerle de konuşan Morris bu kişilerin kim olduğu sorusunu yanıtlarken bir kez daha Amerikalılığı sorguluyor.


Altın Ayı adaylarının birçoğu doğrudan politik sorunlara eğiliyor. İranlı Majid Majidi’nin “Avaze Gonjeshk-ha” (Serçelerin Şarkısı) ve Amerikalı Lance Hammer’ın “Ballast”ı yoksulluğun dokunaklı kesitlerini sunuyor.


Luigi Falorni’nin “Heart of Fire”ı (Ateşten Kalp) 1980 yılında Eritre’nin Etiyopya’dan bağımsızlaşmaya çalıştığı savaşı anlatıyor. Damian Harris’in “Gardens of the Night”ı çocuk fahişelerin yaşadığı travmayı ele alıyor. Paul Claudel’in “Il y a longtemps que je t’aime”i 15 yıl sonra hapishaneden çıkan bir kadının ailesine uyum sorununu, Erick Zonca’nın “Julia”sı hayatını zar zor sürdüren alkolik bir kadının öyküsünü, Yoji Yamada’nın “Kabei”si (Annemiz) savaş arifesinde kocası politik nedenlerle tutuklanan Japon kadının çocuklarıyla verdiği yaşam savaşını konu alıyor.
Brezilyalı Jose Padilha’nın “Tropa da Elite”i (Elit Manga) Rio de Janeiro varoşlarındaki şiddetin boyutlarını gözler önüne seriyor. Wang Xiaoshuai imzalı “Zuo You” da (Aşka İnanırız) değişen Çin’in yapısını lösemi olan çocukları için bir araya gelen boşanmış çift aracılığıyla sergiliyor.
Panorama’da kadınların yılı

Berlinale’nin genellikle gay filmlerine yatkınlığıyla tanınan Panorama bölümünün bu yılki programının üçte biri kadın yönetmenlerin filmlerinden oluşuyor. Panorama’nın açılış filmi de 2005’te “Mars” ile Berlin’de dikkat çeken Ermeni asıllı Rus kadın yönetmen Anna Melikyan’ın “Rusalka” (Denizkızı) adlı filmi olacak. Bu bölümdeki kadın yönetmenlerden biri de pop ikonu Madonna’nın ta kendisi. 18 filmde rol alan Madonna’nın kamera arkasındaki ilk denemesi “Filth and Wisdom”, komedi - müzikal türünde bir film.
Makedonya’dan Arjantin’e dünyanın dört bir yanından çoğu genç yaştaki kadın yönetmenlerin filmleri Panorama’yı bu yılın en ilginç bölümü kılıyor.