Kültür SanatBir milenyum düşçüsü

Bir milenyum düşçüsü

23.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Utku Varlık’ın Bebek Sanat Galerisi’nde açılan sergisindeki fantastik resimler akla "Yüzüklerin Efendisi" filmini getiriyor. Varlık, son dönem resimlerinde en çok Borges’ten etkilendiğini söylüyor.

Bir milenyum düşçüsü

Bir milenyum düşçüsü

Utku Varlık’ın Bebek Sanat Galerisi’nde açılan sergisindeki fantastik resimler akla "Yüzüklerin Efendisi" filmini getiriyor. Varlık, son dönem resimlerinde en çok Borges’ten etkilendiğini söylüyor.

AYŞEGÜL SÖNMEZ

Bir milenyum düşçüsü
Mezopotamya’dan tanrıça İştar, zambaklar içindeki rahipler ve krallar, demet demet safran çiçekleri, yeşil bir atın sürüklediği kadınlar, mavi maymunlar, deniz yıldızları... Hepsi ama hepsi Utku Varlık’ın yıllardır resimlerinin baş kahramanları. Varlık, "Maskeli İlerliyorum", "Vizyon" ve "Omnia Ab Uno" resim serilerinden sonra "Metafor - Kozmik" adlı son resim serisinde de yine aynı kahramanlarla bambaşka bir hikâye anlatıyor. Bu hikâyenin esin kaynağı hepimizin yakından tanıdığı ünlü kitap kurdu ve yazarı Borges.
Borges’in "Metaforik bileşim bir düşüncedir. İmgelerin içeriğinin bütünleşmesinden oluşur," sözünden yola çıkan Varlık, son resimlerinde bu sözün ona düşündürdüklerine yer vermiş. Bilge dediği Borges’in kitaplarıyla tanıştıktan sonra hayatında kendini daha az yalnız hissettiğini ifade eden Varlık, bu tanışıklığın öyküsünü şöyle anlatıyor: "Bilge Borges, yıllardır düşünü kurduğum bir evrenle beni tanıştırdı. Algı ötesi boyutların frekans dışı alanların rehberliğini üstlenen Borges aracılığıyla kendimi kaybedip yeniden bulduğum mekânları keşfettim. Aynalar, koridorlar, labirentler, düşsel varlıklar, batan uygarlıklar, gaipten gelen sesler, illüzyon, insanın zaman içinde yolculuğu ve maske. Borges’i tanıdığımdan bu yana onun bilinci bana yol gösterdi. Evrenle ilgili büyük bilmeceyi birlikte çözmeye çalışıyoruz."
Bu bilmeceyi çözmeye çalıştığı yeni resimlerinde Varlık, duyum, iç gözlem, ansıma ve ileri geri düşünce yöntemlerine başvurmuş. Her zamanki gibi ona ışık tutan çağın ışık ressamları olmuş. "Bana göre mekânların ve kentlerin fantastik albenileri olmalıdır. Ben de kendi peyzajımı kendim yarattım," diyen Varlık, güzellik ve çirkinlik kavramlarının da peşini bırakmadığını söylüyor. Çünkü Varlık’a göre "Güzelin formülü yok. Ancak güzelin tanımsızlığı çağımızda çirkinle yarıştırılırken tanımlanır bir hale geldi. Ve bu çok ürkütücü."
Utku Varlık resim hayatının başından bugüne içten dışa, dıştan içe bitimsiz bir yolculuk yaşandığına inanıyor. "Bir rüyanın içinde mi deviniyoruz yoksa?" sorusuna yanıt arayan Varlık, 2001 yılı itibariyle bu arayışta yalnız olmadığını biliyor. Burada Varlık’ın kast ettiği kişi ise "Zaman beni sürükleyen bir nehir ama nehir benim / Beni parçalayan bir kaplan ama kaplan benim / Beni tüketen bir ateş ama ateş benim / Evren ne yazık ki gerçek ben ne yazık ki Borges’im" diyen yazar Borges’ten başkası değil.

Bebek Sanat Galerisi
(0212 287 67 66)
Bitiş tarihi: 5 Şubat 2002

Simyacı ressam Utku Varlık
"Ben ışık ressamlarını severek işe başladım," diyen ressam Utku Varlık’ın resim boyama tekniği çok eskiye dayanıyor. Adeta bir simyacı gibi kendi boyasını kendisi hazırlayan Varlık, rafine edilmiş bezir yağı, damar verniği, yumurta sarısı karışımından oluşan bulamaçı tozboya ile karıştırıyor. Tozboya yüzde 70 pigman içeren topraktan ya da madenlerden elde edilmiş simyasal bir madde. Bu pigmanların çıkış kaynağı sülfür ya da toprağın çok derinlerindeki madensi bileşimler. Tampera adı verilen bu metodun mazisi Ortaçağ kadar eskiye gidiyor. Michelangelo’nun Sistine Kilisesi duvarlarını bu karışımla elde ettiği boyayla boyadığı biliniyor. Bazen hazırladığı tamperaya balmumu da ekleyen Varlık, bu tekniği öğrencilik yıllarında çok sevdiği Mantegna’nın resimlerinde kullandığını fark etmesiyle öğrenmiş.



KÜLTÜR & SANAT










































EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler