Kültür Sanat Çeyrek asrın gururu

Çeyrek asrın gururu

29.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çeyrek asrın gururu

Çeyrek asrın gururu

BUGÜN 25. yılını kutlayan Milliyet Sanat Dergisi, dergicilik alanındaki başarısını çeyrek yüzyıllık bir ömrün gururuyla bütünleştiriyor. Dergi çalışanları bu başarı ve sürekliliği Milliyet Sanat Dergisi'nin Türkiye'de önemli bir işlevi yerine getirdiğine ve getirmekte olduğuna bağlayarak şunları söylüyorlar:
"Yalnız edebiyata değil, tüm sanat dallarına yer vererek çeşitli sanat alanları arasında köprüler kurmuştur. Kültür dünyamızın bütünlüğüne yönelerek, çok sesliliğe, çok yönlülüğe yer vermiştir. Bazı dergiler gibi takım tutmamış, bir grubun, bir takımın sesi olmamıştır. Milliyet Gazetesi'nin olanaklarından yararlanarak, hem Türkiye'nin ve dünyanın her köşesindeki sanat olaylarını izleyip sayfalarını bunlara açmış, hem de en ücra köşedeki okuruna uluşubilmiştir. Yarışmalar açmış, yetenekli gençleri öne çıkarmış, adlarını duyurmuştur. Bütün bunları yaparken, benzerleri içinde "en çok satan" dergi olmayı başarmıştır."
Milliyet Sanat ekibinin görüşleri böyle. Sanat dünyasında birçok önemli isim de bu görüşleri paylaşıyor ve Milliyet Sanat'ın önemini su tümcelerle dile getiriyor:

Milliyet Sanat, 25 yıl, düzeyini ve niteliğini bozmadan, kendini usuldan yenileyerek, sürdürüp geldi bugünlere. Ürün yayımladı, onları eleştirdi ve tanıttı. Sanatçıları da. Kültürel alanın haberlerini iletti. Bir derginin bunca yıl ağırbaşlılığı ve sevimliliği birlikte taşıması becerisi göstererek, kendi işlevi üstüne vurgu yapmadan sürmesi, sık görülen bir olay değildir. Özellikle ülkemizde. Benim de azıcık yazarı olduğum Milliyet Sanat'ın, onu üretenlerle birlikte sağlıkla yaşamasını yürekten dilerim.

Milliyet Sanat Dergisi çıkmaya başladığında 15 yaşında genç bir delikanlıydım.Onun için sanki o günden beri tüm yetişkin hayatımı bu dergiyle beraber geçilerek bir sanat hayatı sürdürdüm. Milliyet Sanat Türkiye'de sanatın bir bütün olarak ele alınmasında çok önemli ve kalıcı bir ilke imza attı. Düzeyini, kalitesini, dilinin seviyesini hiçbir zaman düşünmedi. Düşünce özgürlüğünü insan haklarını ve demokrasiyi savunmayı en zor günlerde bile ikinci plana atmadı. Yeni kuşakların içerikli bir sanat kültürü ile beslenmeleri konusunda büyük rol oynadı. Kimi gün sanatsal polemiklerde oluşan soğukluklarımız, mesafelerimiz oldu. Kimi gün derginin daha katılımcı ve esnek olmasını arzu ettik. Kimi gün bazı kişi ve konuların yeterince ele alınmadığını düşündük. Ama yaşayan bir sanat ortamının içinde bunların kaçınılmaz ve sıhhatli bir demokratik tartışmanın yansımaları olduğu gerçeğini hiçbir zaman gözardı etmedik.
Bu sürekli performansı sürdüren Milliyet Sanat'ın tüm çalışanlarını başta Zeynep Oral ve Akal Atilla olmak üzere tebrik eder, 50. yılı da beraber kutlamayı ümit ederim.

Milliyet Sanat Dergisi'nin çeyrek yüzyıldır yaşamını sürdürmesi büyük bir başarıdır. Pek çok katkısının yanı sıra 70'li yıllarda verdiği "Ülke Ülke Çağdaş Dünya Şiiri" fasikülleri yazın dünyamız için çok özgün ve büyük bir kazanç olmuştur. Milliyet Sanat Dergisi'nin bu tür ekler vermesini diliyorum.

Sevgili Milliyet Sanat,
Demek yirmi beş yıl oldu. Yayına başladığından beri ülkemiz ve dünyadaki kültür ve sanat olaylarını izleyip sıcağı sıcağına okurlarına duyurarak, özellikle de hem İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde, hem de yeri geldikçe taşradaki edebiyat, tiyatro, sinema, müzik ve plastik sanat etkinliklerini yazı, fotoğraf ve çizimlerle değerlendirerek türünün örnek bir yayın organı oldun. Bu parlak başarına katkıda bulunan bütün çalışanlarını yürekten kutluyorum. Hepinize binlerce teşekkür. Daha nice yıllara.

Nedir acaba Milliyet Sanat'ı bunca sıcak, bunca yakın, bunca dost kılan özellikler? Sanatın güncel, popüler yanını öne çıkarıp, herkesin ulaşabileceği bir yere koyması mı? Sanatın yaşamla, toplumla, politikayla olan bağını hiçbir zaman gözardı etmemesi mi? Katılamadığımız festivalleri, izleyemediğimiz konserleri, göremediğimiz filmleri, oyunları, operaları evimize getirmesi mi? Sanat ve kültür dünyamızın haritasını ince bir duyarlıkla, sevgiyle, coşkuyla çizmesi mi? Yazarları mı? Bunların hepsi ve daha pek çok neden... Onat'ı, Yavuzer'i, Zekai'yi, yitirdiğimiz bütüng üzel insanları, has sanatçıları özlemle anarak kutluyorum dergimizin yirmibeşinci yılını.

"Parasız Yatılı" 25 yaşında ve Milliyet Sanat Dergisi 25 yaşında...
Zeynep Oral'la ilk konuşmamızı hatırlıyorum. Her ikimiz de heyecan doluyduk. Sanatın bütün dallarına dikkatle eğilen bu dergiyi yapanların sorumluluğunu ve sevgisini, Milliyet Sanat Dergisi, ilk günlerden başlayarak, bugünlere aynı tazelik içinde taşıdı.
Değerli ürünlerin haberlerini hiçbir yan tutmadan, sayfalarını açarak da duyurdu. Değerlendirmeleri aynı yaklaşımla yayınladı. Bunun ne kadar değerli olduğunu ve önemini, şu anda bulunduğumuz noktadan baktığımızda daha da iyi anlıyoruz.
Günümüzde, popüler olmayı başarı sayan anlayışın dışında durmayı sağlamış çok önemli bir dergidir Milliyet Sanat.

Türkiye gibi bir ülkede 25 yıl geriye doğru giderseniz, o kadar çok kırgınlık, yıkıntı, kısıtlama, inkar ve buruklarla karşılaşırsınız ki, süreklilik duygunuz zedelenir. Sanki yirmi beş yıl unutulmanın, bitip gitmenin olgunluk yaşıdır. Yaşamınızda çok az gösterge vardır. Her şey bir toz dağının en iç katmanına saklanmıştır. Hele sanat alanında tam bir bellek yitimi yaşanır. Müze, kurumlaşma dökümantasyon nerede ise yok denebilecek kadar az koleksiyonculuğun daha bıyıkları bile terlemedi.
Milliyet Sanat Dergisi, bu 25 yılın sürekli yokuşudur. 25 yıldır sanatla insan arasındaki köprüyü kurmaya çalışır. Bellek yitim sürecinin not defteri olmuştur. Beş yıl önce derginin kapakları sergilendi, derginin yalnızca bu katkısı grafik tarihimiz için çok önemli.
Derginin sayfalarını geçmişe doğru çevirince, sanatımız için ne kadar önemli bir işi başardığım kolayca görülür.
Milliyet Sanat, sanatın tüm disiplinlerinde yayın yaptı. Sanat ortamımızın yok edici çatışmalarından ve yayıncılığımızın zaaflarından kendini koruyabildi. Bize de 25 yıllık yakın tarih'in sanat öyküsünü kazandırdı.
Bu çok önemli bir başarıdır. Hele Türkiye için.

Milliyet Sanat Dergisi'nin gençliği, biraz da bizim gençliğimiz sayılır.
Anıalrına karışmıştır bu yüzden. Gözlerimi kapadığımda, hemen arka sayfa söyleşileri, Tadımlık Köşesi, her yıl tiyatro ve sinema sezonu açılırken yaptığı toplu sayfalar, sergi tanıtımları ve kitap eleştirileri düşünüyor gözlerimin önüne.
Gazete eki olarak çıktığı günlerden başlayarak, ilgi ve merakla izlediğim, geçirdiği çeşitli format ve periyot değişikliklerinde izlemeyi sürdürdüğüm, kitaplığımda her zaman ciltleri duran bir dergi oldu Milliyet Sanat. Yurt ve dünyada olup bitenler konusunda bizi haberdar etmede, kapsamlı söyleşileri ve tanıtım yazılarıyla bilgilendirmede, kültür - sanat gazeteciliğinin, dergi düzeyindeki belki de ilk büyük temsilcisi oldu. Her zaman bir çizgisi, bir stili oldu.
Türkiye için, kültür ve sanat alanında herhangi bir yirmi beş yıl çok uzun bir süre...
Milliyet Sanat Dergisi'nin 25. yaşını yürekten kutluyorum.