08.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
Defne Alphan
Böylesine kuvvetli bir kadro ile gerçek bir hikayeye dayanan bir film seyredeceğiz bu hafta. Charlie Wilson’s War - Charlie Wilson’ın Savaşı, George Crile’in romanından sinemaya uyarlandı.
80’li yılların başında,Teksaslı Kongre Üyesi Charlie Wilson, önce televizyonda gözüne çarpan, sonra kendi gözleriyle gördüğü Pakistan sınırındaki Afgan mültecilerinin içler acısı durumundan etkilenir. Wilson, Teksas’ın en zengin kadınlarından, yakın dostu, anti-komünist Joanne Herring ve CIA ajanı Gust Avrakotos’ın da desteği ile mücahitlere gizli fon ve silah sağlayarak ülkedeki Sovyet işgalinin sona ermesini sağlar.Charlie Wilson’ın Savaşı, türünün düzgün bir Amerikan örneği. Film üç çok sağlam oyuncunun üzerine kurulu. Girift ilişkiler ve politik entrikalarla dolu bir hikayede mesaj gayet net ve direkt veriliyor. Tempo hiç düşmüyor, bu tür filmlerde zaman zaman karşılaşılan sıkıcılık ve durgunluktan eser yok. Böyle olunca da film seyirci yelpazesini genişletiyor. Charlie Wilson’ın Savaşı, politik filmlere çok sempati beslemeyenlerin de seyredebileceği iyi bir film.
Bol ödüllü İtalyan1988 yılında gösterilen Nuovo Cinema Paradiso ile hatırlayacağımız yönetmen Giuseppe Tornatore’nin yeni filmi La Sconosciuta - Esrarengiz Kadın bu hafta karşımızda. Film, İtalya’nın Oscar’ı saylıan David di Donatello’da beş dalda ödül kazandı.
Irena, yıllar önce zor bir yolculuk yapıp Ukrayna’dan kaçıp İtalya’ya yerleşmiştir. Geçmişte yaşadığı acıların izleri hala silinmese de, yeni geldiği bu ülkede kendine bir yaşam kurmayı başarmıştır. Irena’nın amacı temizlikçi olarak çalıştığı apartmanda yaşayan Adacher ailesinin yanında işe girmektir. Adacher’lerın evini gözetleyen Irena bu onların evinde çalışmak için cinayeti bile göze alacaktır.Saffet Hoca
''Bu hayatımda oynadığım en dramatik rol'' diyor Son Ders: Aşk ve Üniversite’nin başrol oyuncusu Ferhan Şensoy. Film üniversite hayatı, kuşak çatışması ve arkadaşlık kavramı üstüne kurulmuş.Türklerden 3 boyutlu yaratık
Dabbe’nin senarist ve yönetmeni Hasan Karacadağ’ın, ''Türk sinemasının ilk yaratık filmi'' olarak lanse ettiği Semum bu hafta gösterime giriyor. Karacadağ, filmde Canan Karaca adlı bir genç kadının yaşadığı paranormal olayları anlatıyor. Yönetmen, senaryoyu yazarken Karaca’nın kendisine yolladığı, Cehennem Günlüğü adlı mektuptan yola çıkmış. Filmin 3 boyutlu yaratığı Türk bir ekibin ürünü.27 yaşındaki Canan Karaca’ya sebebini bilinmeyen garip birşeyler olmaya başlar. Canan kendisine hükmetmeye başlayan bir yaratığa dönüşmektedir. Şeytan’ın en sadık hizmetkarı Semum kendisine hedef olarak Canan’ı seçmiş, genç kadının ele geçirmiştir.