Kültür Sanat Dünyanın sonu mu geliyor?

Dünyanın sonu mu geliyor?

24.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Önceki kitabı "Tüfek, Mikrop ve Çelik" ile de dikkat çeken Jared Diamond, yeni kitabında çevresel sorunların etkin olduğu toplumsal çöküşleri anlatıyor.

Dünyanın sonu mu geliyor

DOĞA ALARM VERİYOR. Fizyoloji profesörü olarak ABD UCLA'da ders veren Diamond'a göre, bilimin popüler konulara, herkesin anlayabileceği yalın bir dille eğilmesi gerekiyor.Bu defa ele aldığı konu, uygarlıkların çöküşü... Geçmişte pek çok benzer sonu yaşayan uygarlık gibi, şu an var olan uygarlıklar ve toplumlar da yok olacak mı? Doğanın alarm verdiğini söyleyen bilim adamları her geçen gün artıyor. Türler yok oluyor, kutuplarda buz dağları eriyor, deprem tehdidi pek çok ülkenin kabusu olmaya devam ediyor, açlık ve salgın hastalıkların hızı kesilmiyor, küresel ısınma iklimleri etkiliyor... Dünya, gerçekten bir sona doğru mu gidiyor? ABD İmparatorluğu, acaba Roma İmparatorluğu gibi çöküp tarihin derinliklerinde yerini alacak mı? Uygarlıkların sonunu ne getiriyor, güç ve hâkimiyet her şeyi çözüyor mu? Uygarlıkların gelişmesinin ve çökmesinin yasaları nelerdir gibi sorular ilginizi çekiyorsa Jared Diamond'ın "Çöküş / Medeniyetler Nasıl Ayakta Kalır ya da Yıkılır?" adlı kitabını heyecanla okuyacaksınız demektir. Diamond, tarafsız bir yerden, açık bir bilinçle ve yorumlarını sadece olgulara dayandırarak bu soruların yanıtını aramaya koyulmuş kitabında. Kullandığı üslup, bir 'kafe'de kahvenizi yudumlayarak onun anlattıklarını dinler gibi hissetmenize neden oluyor. Üstünde durduğu konuyu, kavramlara ve bilimsel terminolojiye boğmadan, samimi bir dille ele alıyor. Okurken zaman zaman ona itiraz etmenizi, kafanızda ortaya attığı bu meseleleri ve çözüm yollarını düşünmeyi, kitabı elinizden bıraktığınız zaman da sürdürmenizi ister gibi... "Çöküş", çevresel sorunların etkin olduğu toplumsal çöküşleri anlamak için, karşılaştırma yöntemiyle kaleme alınmış. Yazar, önceki kitabı "Tüfek, Mikrop ve Çelik"te de bu yöntemi uygulamıştı. İki kitabın birbirini aynı yöntemle kurup tamamladığını ve yeni açılımlar sağladığını da söyleyebiliriz. Kitap, çevre sorunlarının, komşu toplumlarla ilişkilerin, siyasi kurumlar ve geleneklerin, bir toplumun çöküşünü nasıl etkilediğini, hem geçmişten hem de günümüzden örneklerden yola çıkarak derinlemesine inceliyor. Dinler gibi okumak Bildik argümanların kitap boyunca çeşitli örnek ve çıkarsamalarla çürütüldüğüne de tanık oluyoruz. Mesela o korktuğumuz buzul çağının ya da çevresel felaketlerin her zaman bir çöküşe yol açmadığını, Eskimolar ile İskandinav toplumları arasındaki karşılaştırmadan faydalanarak, farklı bir soruyla birlikte düşünmeye çağırıyor okuru: İklim değişikliğine Eskimolar direnebilirken İskandinav toplumları neden direnemedi? Öyleyse sadece iklim değişikliği ya da doğal felaketler bir toplumun çökmesi için yeterli bir neden değil. Polinezya'daki toplumsal çöküşün nedenini ise komşularına uzak oluşuna bağlayabiliyor. Çürütülen argümanlar Hatta, dünya ile Polinezya arasında bir benzerlik kurup, dünyanın uzayda tek başına olduğunu ve (eğer uzayda bir yerlerde dünya benzeri bir yaşam varsa) bir felaket sırasında insanların dünyayı terk etme ya da başkalarından yardım isteme şansının bu uzaklıktan dolayı bulunmadığını, Polinezya'daki uygarlığın sona ermesinin en büyük nedeninin de bu olduğunun altını çiziyor. Öyleyse, uzayda yalnız başımıza olduğumuzu bilerek, dünyanın daha uzun ömürlü olması için neler yapmak gerektiğini, bu ve benzeri kitaplarla birlikte düşünmek en doğrusu galiba. Uzayda yalnız başına...

Yazarlar