Kültür Sanat Klasik müzik hep küreseldi!

Klasik müzik hep küreseldi!

11.04.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Borusan Oda Orkestrası’nın konserinde Schuman ve Mozart’ın eserlerini seslendiren Biss, 'İnsanlar küreselleşmeden bahsediyor. Oysa müzik her zaman küreseldi’ dedi

Klasik müzik hep küreseldi
Barış Yıldırım

Borusan Oda Orkestrası, dün akşam şef Joseph Wolfe yönetiminde Cemal Reşit Rey’de verdiği konserde, Schumann’ın “La Minör Piyano Konçertosu”nu ve Mozart’ın “Posta Kornosu Serenadı”nı çaldı. Konsere solist olarak katılan genç müzisyen Jonathan Biss, daha şimdiden klasik müzik dünyasının önde gelen Beethoven ve Schumann yorumcuları arasında yer alıyor.
New York’ta yaşayan Indiana doğumlu sanatçı, geleceğin piyano virtüozlarından biri olmaya da aday. Bu genç ve parlak sanatçıyla konser öncesi görüştük. 1980 doğumlu piyanist, anne ve babası keman sanatçısı olduğu halde neden piyanoyu seçtiğini şöyle yanıtlıyor:
“Ağabeyim 7 yaşındayken piyanoya başladı; ben de 4 yaşımdaydım ve aynı seçimi yaptım. İyi de oldu; böylece kendimi annemlerle karşılaştırmak zorunda kalmadım.”

Mozart albümü müjdesi
Sırada Londra ve Budapeşte konserleri olan sanatçı, Avrupa’da yabancılık çekmediğini belirtiyor. “İnsanlar küreselleşmeden bahsediyor, oysa klasik müzik her zaman küreseldi!” diyen Biss, her yerde kendini müzik camiasının parçası hissettiğini söylüyor. Sanatçı müzisyenlerin göçebe gibi olduğu, müziğin kültürler arası farkları küçülttüğü görüşünde.
Yeni tamamladığı Mozart albümünün sonbaharda çıkacağı müjdesini veren sanatçı, Romantik dönem bestecilerine ilgisini ise şöyle açıklıyor: “Beethoven bence hayattaki en büyük soruları soruyor ve bunu kişisel ama evrensel bir tarzda yapıyor. Müziği bir mücadeleyi yaşatıyor insana; hepimizin hayatla ve evrenle yaşadığı mücadele bu.
Ama tabii o bizlerden çok daha yetenekli! Schumann’ın müziğiyse inanılmaz şiirsel. Schumann’da öne çıkan, sanki ne dediği değil nasıl dediği. Bir müzikal cümlesindeki beklenmedik bir çalım, insanı derinlerden yakalayıveriyor.”
Diğer türlerle de ilgilenen sanatçı eski caz piyanisti Art Tatum’a hayranlık duyuyor:
“Cazı çok seviyorum; icra etmediğimden bir amatör gibi keyifle dinleyebiliyorum. Klasik müzik dinlerken eleştirel melekelerim hep tetikte. Art Tatum çok ilginç bir piyanist, piyanoyu bedeninin bir uzantısı haline getiriyor. Enstrümanıyla kurduğu doğal ilişkiye hayranım.”

'Geliştiğimi hissetmeliyim’
“Şanslı bir insanım sanırım, çünkü istediğim işi yapıyorum” diyen Biss, yeni eserler öğrenmek, başta Beethoven’in 32 sonatı olmak üzere repertuvarını genişletmek istiyor: “Geliştiğimi hissetmeliyim; hayat ertesi günkü konserden ibaret değil!”
Sanatçı, 32 sonat için “Her biri birer şaheser. Sonatlarda temsil edilen müzikal çeşitlilik inanılır gibi değil. Sonatları öğrenmek, çalmak, yaşamak adeta müziği hayatın içinde deneyimlemek gibi. Bunların hepsini çalmak bence bir müzisyenin yaşayabileceği hem zorlayıcı hem de en tatminkâr deneyim,” diyor ve ekliyor:
“İyi klasik müziğin geçmişte kaldığı fikriyle barışmam mümkün değil; bugün üretiliyor ve gelecekte de üretilecek. Belki bugünün en iyi parçalarının ne olduğunu tespit etmemiz 50 yıl sürecek!”

Haberin Devamı
 

Biss ismini ileride sık sık duyabilirsiniz!
ABD’nin Indiana kentinde 1980 yılında doğan Jonathan Biss, ilk konserine kemancı annesinin karnında (!) katıldı. 4 yaşında piyano çalmaya başlayan sanatçı, Curtis Enstitüsü’nde Leon Fleisher’in yanında eğitim gördü. Boston Senfoni, New York Filarmoni ve BBC Senfoni gibi orkestralarla çalıştı.
Son olarak EMI için R. Schumann’ın  eserlerini çaldığı albüm, dünyanın en iyi klasik müzik dergilerinden biri olan Grammophone dergisinde 'editörün seçtiği albüm’ oldu.  Sanatçı ayrıca 2005 Leonard Bernstein Ödülü’nü kazandı. Sanatçının albümleri arasında Beethoven’in “Pathetique”, “Pastorale” ve “Appasionata” olarak anılan piyano sonatları ve Schumann’ın “Arabeske”, “Kreisleriana” ve “Do Majör Fantezi” gibi eserleri öne çıkıyor.