Kültür Sanat Ne Şike Bitti Ne Sevdam

Ne Şike Bitti Ne Sevdam

07.02.2012 - 10:29 | Son Güncellenme:

Türk futbolunu sarsan şike operasyonu kitap oldu.

Ne Şike Bitti Ne Sevdam

Gazeteciler Emrullah Erdinç ve Özkan Tamirak'ın yazdığı "Ne Şike Bitti Ne Sevdam" isimli kitapta polisin 2010 yılının Kasım ayında başlayan ilk çalışmasından 3 Temmuz'daki operasyon gününe kadar yaşananlar anlatılıyor. Herkes konuştu; Sıra Türkiye'nin en büyük operasyonunu yapan polislerde…

Haberin Devamı

Türk futbolu 3 Temmuz 2011 günü düzenlenen şok operasyonlarla güne uyandı. Aralarında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz, TFF eski Başkanı Mahmut Özgener, BJK Teknik Direktörü Tayfur Havutçu, Yöneticiler Serdar Adalı, Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu, Cemil Turan futbolcular İbrahim Akın, Mehmet Yıldız, Emmanuel Emenike, İskender Alın, Korcan Çelikay, Ümit Karan gibi Türk futbolunun en ünlü isimleri gözaltına alındı. Birçok isminde bilgisine başvuruldu. Soruşturma savcısı Mehmet Berk 93 kişi hakkında iddianame hazırladı.

8 AY NELER YAŞANDI?

Her şey 2010 yılının Kasım ayında başlamıştı. Teknik takiple şüpheliler arasındaki zincirleri açan İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü polisleri 8 ay boyunca Türk futbolunun patronlarını takip etti. Operasyon, gözaltılar, tutuklamalar aylardır Türkiye'nin gündemini meşgul ediyor. Peki polis ilk bulgulara nasıl ulaştı? Şüphelileri nasıl izledi? Takipler sırasında neler yaşandı? Futbolun patronları son model otomobillerle gezerken polis onları kiralık araçlarla nasıl izlemeyi başardı? Emniyetin nezaretinde neler oldu? Haseki Hastanesi'nde Aziz Yıldırım'ı gören şüpheli ne yaptı? Operasyon için nikahını erteleyen komiser kim?

Haberin Devamı

KONUŞMA SIRASI POLİSLERDE

Gazeteciler Emrullah Erdinç ve Özkan Tamirak polisin 8 ayını kitap haline getirdi. Alfa Yayınlarından çıkan 422 sayfalık "Ne Şike Bitti Ne Sevdam" isimli kitapta şike operasyonuna ilişkin tüm detaylar bulunuyor. Herkes konuştu, bir şeyler söyledi. Sadece polisler suskundu. Onlarda "Ne Şike Bitti Ne Sevdam" kitabında konuştular. İşte polislerin yaşadığı çarpıcı hikayeler…

ŞİKE OPERASYONU DÜĞÜNÜ ERTELETTİ

İlker Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nde komiser olarak görev yapıyordu. Şike soruşturmasının beyin isimlerinden biriydi. Banu isimli biriyle tanıştı ve aşık oldu. Daha sonraki dönemde hem takip hem de Komiser İlker ile Banu'nun görüşmeleri devam etti. Kısa süre sonra İlker, Banu'ya "Senden hoşlanıyorum. Ve seninle ciddi bir şeyler yaşamak istiyorum" dedi. Ve çıkmaya başladılar. Âşık olduğu kızı iki defa istemeye giderken müdürleri çağırınca geri dönmek zorunda kalmıştı. Üçüncüsünde istediler ve artık Banu ile evlilik hazırlıkları başlamıştı. Şike operasyonu gibi aşk da hızlı ilerliyordu. İlker ve Banu bir süre sonra evlenmeye karar verdiler. Aileleriyle görüştüler, olurlarını aldılar ve evlenme tarihi 26 Haziran olarak belirlendi. Davetiyeleri dağıtmaya başlayan komiser İlker başına geleceklerden habersizdi. Davetiyesini üst amiri olan Zafer Müdüre verdi. Uzatılan davetiyeyi alan Zafer, yardımcısına, üst müdürlerinin bu evliliğe şimdilik izin vermediğini söyledi. Neden ise takip ettiği soruşturmanın bitmemiş olmasını gösterdiler. Zira İlker, evlendiği zaman balağı tatiline çıkacaktı. Bu durumda da soruşturma da aksaklıklar yaşanabilirdi. İlker, müdürlerinin evlenmesine izin vermemelerine biraz sinirlenmişti. Fakat elinden de bir şey gelmiyordu. Zafer müdür, evlilik günün biraz daha ileri bir tarihe almasını istedi. Genç komiserde evlenmek için kayınvalidesini zor ikna ettiğini. Müdürüne anlattı ve Banu'ya bu durumu nasıl açıklayacağını kara kara düşünmeye başladı. Hemen Banu'yla buluştu. Hal hatır sormalardan birbirlerinin ailelerinin sağlığını ilgilendiren soruların ardından İlker, Müdürlerinin 26 Haziran tarihinde evlenmelerine izin vermediği söyledi. Müdürlerine göre Eylül ayı itibarı ile evlenebilirlerdi. Genç kız bunun nedenini sorduğunda ise aldığı yanıt takip ettiği bir soruşturma idi. İlker, soruşturmanın içeriğini söyleyemeyeceğini belirtti. Yapacak bir şey yoktu genç kız mecburen tamam diyerek kabul etti. İşin ilginç yanı, Banu ve babası, her hafta Şükrü Saracoğlu Stadı'na maç izlemeye giden fanatik birer Fenerbahçeli'ydi...

Haberin Devamı


Komiser İlker, operasyon öncesinde gözaltılar olacağını en yakını olan Banu'ya bile bahsetmedi. Doğal olarak fanatik Fenerbahçeli kayınpederi de, operasyonun yönetim kademesinde müstakbel damadının olduğundan habersizdi. Kayınpederi, İlker'in Organize Şube'de çalışan bir polis olduğunu biliyor, ancak bu kadar yetkili bir komiser olduğunu bilmiyordu. Gözaltı ve tutuklamalardan kısa süre sonra Komiser İlker, müstakbel eşinin ailesini ziyarete gitti. Tüm TV kanallarında bu konu konuşuluyor, fanatik Fenerbahçeli kayınpeder operasyonu yapan polisler dahil herkese öfkeyle hakaretler yağdırıyordu. Komiser İlker sesini çıkartmadan kayınpederini dinledi. Daha sonra Banu'ya operasyonda kendisinin de olduğunu anlattı, ancak bir şartla: "Sakın babana söyleme!"Olayın operasyonel kısmı tamamlandıktan sonra İlker ve Banu evlilik hazırlıklarını hızlandırdı. Yaşanan onca gerilim dolu günün ardından 10 Eylül'de dünyaevine girdiler. Komiser İlker ve fanatik Fenerbahçeli eşi Banu Hanım, yaklaşık 4.5 aydır evli.

Haberin Devamı

DOĞAN BENİ KİM KURTARACAK

Haberin Devamı

3 Temmuz 2011 Pazar… Polis soruşturma kapsamında gözaltına aldığı herkesi hemen sağlık kontrolünden geçiriyordu. Adı soruşturma kapsamında geçen 61 kişinin ilk adresi Haseki hastanesi idi. O gözaltına alınacak isimler arasında yer alan menajer Doğan Ercan'da yakalanmış ve sabah hastaneye kontrole getirilmişti. Polislere göre Fenerbahçe'ye yakınlığı ile bilinen Doğan Ercan, polisi karşısında görünce şoke olmuştu. O şaşkınlığını da bir türlü üstünden atamıyordu. Hayatında ilk kez polis ile karşı karşıya gelen Ercan, ne yapacağını bilmiyordu. Hastane de kara kara düşünürken, polislere göre Doğan Ercan, tutunacak bir dal ya da içine düştüğü durumdan kendisini kurtaracak birisini arıyordu. Tam da o sırada kapıdan içeri giren Şekip Mosturoğlu'nu gördü. Mosturoğlu'nun aynı zamanda avukat olduğu bilen Doğan Ercan, Şekip, Mosturoğlu'nun kendisini kurtarmaya geldiğini düşünerek, "Şekip abi yetiş. Beni gözaltına aldılar" derdi. Morali bir hayli bozuk olan Şekip Mosturoğlu'da "Doğan s.....git işine. Beni kim kurtaracak." diye karşılık verdi. Zira Şekip Mosturoğlu'da gözaltına alınmış ve doktor kontrolünden geçiriliyordu. Doğan Ercan'ın o an yanında olan polis yaşananları böyle not alıyordu.

BAŞKANIM YARDIM ET

Hastanede yaşananlara tanıklık eden polislerin, gözlemleri bununla sınırlı değildi. Yaptıkları iş itibarıyla insanın psikolojisine dair çok canlı örneklerle karşılaşan, polise göre böyle durumlarda şüpheliler en çok güvendiği ve güçlü olduğuna inandığı insanların desteğini beklerlerdi. Şekip Mosturoğlu, Doğan Ercan ve beraberindeki onlarca şüpheli Haseki Hastanesinde sırayla doktorun odasına girip çıkıyorlardı. Kapıya yakın bir yerde duran ve gelen kişileri gözetleyen Şekip Mosturoğlu ve Doğan Ercan, yaşanan hengamenin içinde birden karşılarında Aziz Yıldırım'ı gördüler. Olanlardan habersiz bir şekilde ikisi birden aynı duygular içerisinde, Aziz Yıldırım'ın kendileri için geldiklerini düşünerek "Başkan bizi almaya geldi. Başkanım yardım et" dedi. Aziz Yıldırım'da "S.....gidin oğlum" yanıtını verince iki isimde bir anda şaşırdı. Fazla düşünmelerine gerek kalmadan Aziz Yıldırım'ın koluna giren iki polisi görünce her şeyi anladılar. Aziz Yıldırım'da onlar gibi gözaltına alınmıştı.

AZİZ YILDIRIM'MI BANA MI ÖYLE GELİYOR!

Gözaltılar tamamlanmış ve şüphelilerin tamamı Vatan Caddesi'ndeki Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün nezarethanesine kondu. Geceyi nezarethanede geçirecek olan şüphelilerden bir tanesi karşı nezarethanede duran Aziz Yıldırım'ı görünce şaşırdı. Gözlerini ovuşturarak gördüğüne inanamayan adam, yanında bulunan şüpheliye şu karşı nezarethanedeki kişi, Aziz Yıldırım' mı? Yoksa bana mı? Öyle geliyor diye sordu. Yanındaki adam oda demir parmaklıklara yanaşarak "Hass….r gerçekten de Aziz Yıldırım lan bu" yanıtını verdi.