Kültür Sanat Tiyatroya adanan bir hayat

Tiyatroya adanan bir hayat

23.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Muhsin Ertuğrul’un anıları Remzi Kitabevi tarafından yeniden basıldı. İlk baskısı 1989’da yapılan 'Benden Sonra Tufan Olmasın’, tüm sanatseverler için başucu kitabı niteliği taşıyor

Tiyatroya adanan bir hayat
Miraç Zeynep Özkartal

Çağdaş Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul’un anılarından oluşan “Benden Sonra Tufan Olmasın” yeniden yayımlandı. Anılarını 1966 yılında yazmaya başlayan Ertuğrul, kitap haline geldiklerini göremeden 1979 yılında öldü. Ölümünün ardından eşi Handan Ertuğrul notlarını Şakir Eczacıbaşı’na verdi. Bu notlardan  Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun hazırladığı kitap 1989 yılında Eczacıbaşı Vakfı tarafından yayımlandı. Kitabın 2007 baskısı ise Remzi Kitabevi’ne ait.
Nutku’nun deyişiyle “'Benden Sonra Tufan Olmasın’, Muhsin Ertuğrul’un yazdığı anıları kapsar; ama anıların kahramanı kendisi değil, tiyatrodur”. Başlıbaşına bu bile, tiyatronun Ertuğrul’un iliklerine kadar işlediğinin, tepeden tırnağa bir tiyatro adamı olduğunun kanıtıdır.
1892 doğumlu Muhsin Ertuğrul tiyatroya girdiğinde 16 yaşındadır. Anılarına “Çocuktum, yaşamımı tiyatroya adadım” diyerek başlaması da bundandır. “Bu sanat dalının toplumun yüreğinde çiçekler açtıracağına” inanan Muhsin Ertuğrul, “Yarın kıyamet kopacağını bilsem bugün bir tiyatro açarım” diyecek kadar tutkundur mesleğine... Çünkü tiyatro binbir derde devadır ona göre; insanı iyiliğe, güzelliğe, gerçeğe çıkaran yoldur.
Ailesi itiraz eder bu seçimine, “Tuttuğun çıkmaz yoldur” denir. Genç Muhsin Ertuğrul’un tiyatroya tutulduğu günlerde İstanbul sona yaklaşmış Osmanlı İmparatorluğu’nun payitahtıdır ve tiyatro Direklerarası’na sıkışmış, henüz Batılı anlayışı benimseyememiş bir sanat dalıdır. İleride çağdaş, dünya sahneleriyle eşdeğerde bir Cumhuriyet tiyatrosunun kuruluşu, bu genç tiyatro aşığı adamı beklemektedir henüz.
19 yaşında gittiği Paris’te önüne bambaşka bir dünya açılır. Dönüşünde bugünün Şehir Tiyatroları’nın atası Darülbedayi’nin kuruluşunda bulunur, ardından ver elini Almanya. Anıların “Birinci Dünya Savaşı’nda Türk ve Alman Tiyatrosu” başlıklı bölümü, üniformalı tarihe bir alternatif olarak okunabilir. “Benden Sonra Tufan Olmasın”, yaşamını tiyatroya adamış bir sanatçının anıları... Ancak bu adanmanın içinde edilgen bir hizmet anlayışı yok. Tutkunu olduğu bu sanatı sıfırdan yaratmayı, yolunu yeni baştan çizmeyi, ona hak ettiği itibarı kazandırmayı başarmış bir savaşçı Ertuğrul...
“Benden Sonra Tufan Olmasın”, Türk sanatıyla az çok ilgisi bulunan herkesin bu 70 yıllık mücadeleyi öğrenmesinin yanı sıra, bir kişinin ne çok şey değiştirebileceğine dair iman tazelemek için de okunabilir. Ve tabii, değerbilirlik adına, hiç değilse Muhsin Ertuğrul adı Şehir Tiyatroları’nın Harbiye sahnesinden fazla anlam ifade edebilsin diye de...

  'Türk tiyatrosunun tarihi’  PROF. DR. ÖZDEMİR NUTKU:
Ben bu anıların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hem nereden nereye geldiğimizi hem de o günün koşullarına rağmen ortamın ne kadar temiz olduğunu gösteriyor. Bugün yaşasa ve Şehir Tiyatroları’nın başında olsa şapkasını alıp giderdi.   Muhsin Ertuğrul, bence Türk tiyatrosunun büyük devrimcisidir. Hatta filmleri çok eleştirilmesine rağmen Türk sinemasının da babasıdır. Bu tekerlek onunla dönmeye başladı.
BEKLAN ALGAN:
“Benden Sonra Tufan Olmasın”, yalnız tiyatrocular için değil, bütün Cumhuriyet devrimcileri için de bir başucu kitabı.  Bu anılar, geleceğe ışık tutacak bir hazine. Özellikle umutsuzluğa kapıldığımız, hayalkırıklığına uğradığımız zamanlarda buna hakkımız olmadığını gösteren belgeler bunlar...
CAN GÜRZAP:
Muhsin Ertuğrul babamın çok yakınıydı, o nedenle yakinen tanıma şansına eriştim. Üstelik isim babamdır. Yalnızca Türk tiyatrosunun değil Türk kültürünün en büyük adamlarından biridir. Zaman zaman eleştirilir ama tiyatro ve sinemayı yoktan var etmiştir. Bu kitap da Türk tiyatrosu üzerine yazılmış bir tarih.
AYLA ALGAN:
Muhsin Ertuğrul bizi Şehir Tiyatrosu’na getirip, çok genç olduğumuz halde risk alarak bize görev veren isim. Şimdi Şehir Tiyatrosu bu ödevini yapmıyor. Muhsin Hoca hem star yetiştirir hem de tiyatroyu idare ederdi. Onun dönemi tiyatromuzun altın çağıydı. Bir daha öyle biri çıkmaz.
Yazarlar