Tuna Cankurtaran

Tuna Cankurtaran

tuna@disitalmedya.com

Tüm Yazıları

Günlük hayatta örtülü olarak yaşadığımız her şey pandemi döneminde daha görünür oldu.  İnsanlar görmezden geldiği her şeyi etraflıca düşünme fırsatı buldu. Uzun uzun hayatının muhasebesini yapmaya başladı.

Hayat, katlanmak zorunda kaldığımız,  sanki orada yokmuş gibi davrandığımız her şeyi bir bir yüzümüze vurmaya başladı.  Bu sadece kendimizle ilgili bir durum değil, karşımızdaki arkadaşımız, eşimiz dostumuzun da geçirdiği bir dönem.  

Aile olmanın verdiği birliktelik, bütünlük duygularının yanında aile içinde birbirimizden ne kadar uzak yaşamlarımız olduğunu da fark ettik.  İş dünyasının, sosyal medyanın,  genel gündemin aslında aile içinde sevgimizi, duygularımızı ne kadar etkilediğini ve bu duyguları nasıl iletemediğimizi acı olarak tattık.

Haberin Devamı

Her evde aynısı olmamakla birlikte birçok konuda aynı fikirde olmadığımızı anladık ve sürtüşme,  sözlü taciz, ev içi mobbing ve sonuçta şiddet ile karşılaşılan durumlarla karşılaşılan birçok örnek oluştu etrafımızda.

Bir birimizi anlamak yerine en ilkel iletişim aracı olan şiddet kullanarak kolayına kaçtık.  Elbette kolayına kaçtığımızı her şey olup bittikten sonra kabuğumuza çekilip kendimizi değerlendirirken anladık ama iş işten geçmişti zaten.

Sadece laf kavgası ile bitmeyen,  fiziksel şiddet hikâyeleri normal hale gelmeye başladı.  Şiddetin normal hale gelmesi ve kanıksanması, rol model olarak seçilmesi asıl sorun olarak önümüzdeki günlerde karşımıza çıkacak gibi gözüküyor.

Şiddete uğramak elbette çok zor bir durum yalnız; bu sizin korumasız tek başınıza olduğunuz anlamına gelmiyor.  Hem ev içinde hem de kanuni olarak yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki…

Elbette eşinizle veya şiddet gördüğünüz kişiyle konuşup birbirinizi anlayacağınız şekilde konuyu çözmek en güzeli ama bu şiddetin olmadığı veya bunun bir suç olmadığı anlamına gelmiyor.

Toplum olarak genelde bu gibi konuların aile içerisinde kalması yönünde bir eğilim olsa da kanuni haklarınızın olduğu ve kendinizi savunacağınız birçok yol olduğunu bilmek ve daha sonra başınıza gelecek başka bir olayın önlemini almak için belli küçük bilgilere sahip olmanın faydası var.

Haberin Devamı

Aile içinde veya dışarıda kadına yönelik şiddet meydana geldiğinde kanunen muhatabınız Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İç İşleri Bakanlığı.  Böyle bir durumda yakınınızdaki polis- jandarma karakoluna, kaymakamlık-valilik, belediyelerin aile birimlerine Cumhuriyet Savcılığı’na başvurabileceğiniz gibi Şiddeti Önleme Merkezi’ne de başvurabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, evden çıkamadığınız durumlarda ise, günün her saatinde Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk, Özürlü Ve Sosyal Hizmet Danışma Hattı’nı ve 155 Polis İmdat Hattı’nı arayabilirsiniz. Devlet bu anlamda her yolu açık tutuyor.

Ayrıca; 6284 sayılı Ailenin Korunmasına Ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’dan yararlanarak şiddet uygulayana karşı, evden uzaklaştırma, iletişim araçlarıyla rahatsız etmesini engelleme, evinize, işinize veya diğer adreslerinize yaklaşmasını engelleme, kişisel bilgilerinizi gizleme, şiddet uygulayıcının silahına el koydurma, kişiden korunmak amacıyla yakın koruma talep etme, tedbir nafakası talep etme, geçici maddi yardım talep etme, geçici velayet talep etme, geçici genel sağlık sigortasına başvurma, müşterek konuta şerh koydurma gibi bazı önlemler alabilirsiniz. 6284 Sayılı Kanun’dan nasıl faydalanacağınıza ilişkin ayrıntılı bilgiye ve 6284 dilekçe örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Haberin Devamı

http://www.magdur.adalet.gov.tr/images/aile-mahkemesi.pdf 

Eğer işin boyutu fiziksel şiddete vardıysa öncelikle karakola, hastanelerdeki acil bölümlerine veya savcılığa başvurmanız gerekiyor.

Eğer başvurduğunuz yer karakol ya da jandarma komutanlığıysa; yaşadıklarınızın ayrıntılı bir şekilde tutanağa geçtiğinden emin olmalısınız.  Bu sonraki her adım için çok önemli.  Bunun için tutanağı imzalamadan önce mutlaka okuyun, tutanakta eksik ya da yanlış ifadeler varsa değiştirilmesini isteyin.  Bu sizin en doğal hakkınız.  Eğer ifadeniz tam olarak yazılmamışsa bunu talep edebilirsiniz. İfadenizin eksiksiz ve doğru şekilde tutanakta yer aldığından eminseniz, tutanağı imzaladıktan sonra tutanağın imzalı bir örneğini mutlaka kendiniz için alın ve saklayın.

Polis tutanak tutmak istemezse, kendisine mutlaka tutanak tutması gerektiğini, bunu yapmaması halinde cezai işlem uygulanacağını hatırlatın ve görevini ihmal ettiğini söyleyin.

Karakola/jandarma komutanlığına başvurduğunuzda,  sizi doğrudan hastaneye sevk ederek, darp raporu almanızı sağlaması gerekiyor.  Eğer polis/jandarma sizi hastaneye sevk etmezse, tutanak yazılmadan önce mutlaka hastaneye sevkinizi talep edin ve bunun yapılması konusunda ısrarcı olun. Eğer hala sevk edilmiyorsanız savcılıktan telefonla yardım isteyin.

Hastaneye sevk edildiğinizde size bir rapor düzenleyecekler.  Yaşadıklarınız anlatarak vücudunuzdaki izler kaybolmadan, muayene olmak ve darp raporu almak, yaşadığınız şiddeti kanıtlayabilmek için önemlidir. Burada da izlerin ve yaraların raporda olduğunu mutlaka teyit edin.

Eğer darp izlerini raporlamak amacıyla hastaneye gitmek için kendinizi hazır hissetmiyorsanız, vücudunuzdaki darp izlerinin size ait olduğu ve çekim tarihi belli olacak şekilde video çekebilir ve fotoğraflayabilirsiniz. Bunlarda delil olarak kullanılabilir. Yalnız ispatı mutlaka olmalı.

Eğer savcılığa başvuracaksanız;  Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlanan bir suçun mağduru iseniz, yani size karşı tehdit, hakaret, fiziksel şiddet söz konusu ise (şiddet uygulayan kişi, kocanız, komşunuz, mahallenizdeki bakkal ya da sokaktan geçen herhangi biri olabilir) karakol/jandarma komutanlığı yerine doğrudan bir şikâyet dilekçesi ile savcılığa da başvurabilirsiniz. Şikâyet dilekçenizden en az dört adet kopya alın, hepsini imzalayın, bir tanesi de mutlaka sizde kalsın. Sizde kalacak kopyaya memurun, dilekçeyi aldığını göstermesi için kaşe basmasını; tarih, imza ve soruşturma numarasını eklemesini isteyin.

Şikâyet dilekçenize olayın nerede, ne zaman, nasıl gerçekleştiğini, varsa tanıkların isim ve adreslerini yazarak olayı ispatlamaya yarayacak delillerle birlikte dilekçenizi savcılığa vermelisiniz.

Savcı dilekçenizi aldıktan sonra ifadenizi alacak, delilleri toplayacak, varsa tanıklarınızı dinleyecek ve ardından şikâyetçi olduğunuz kişinin ifadesini alacaktır. Bu işlemlerin ardından, eğer savcı dava açmayı gerektirecek koşullar olduğunu düşünürse bir iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderecektir. Mahkeme iddianameyi kabul edip davanın açılmasına karar verdiğinde, size mahkemeden duruşma günü ve saatini bildiren bir tebligat (yazılı haber kâğıdı) gelecektir. Belirtilen günde ve saatte duruşmaya gitmeniz, gidemeyecek durumda iseniz yazılı mazeret dilekçesi vermeniz ve söz konusu şikâyetinizi mahkemede anlatmanız gerekir.

Savcı dava açmak için gerekli koşulların oluşmadığını düşünürse, kovuşturmaya yer olmadığına, yani davanın açılmamasına karar verir. Bu karar da size yazılı şekilde bildirilecektir. Bu kararın elinize ulaştığı tarihten itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz etmeniz gerekir. Bu itiraz üzerine Sulh Ceza Hakimliği ya itirazı kabul edip dava açılmasına karar verecektir ya da itirazınızı reddedecektir. Hakimin bu süreç sonunda vereceği karar kesindir, bir daha itiraz edemezsiniz.

Bütün bunların yanı sıra şiddet gördüğünüz için kimseden utanmayın, çekinmeyin.  Bu herkesin başına gelebilecek bir durum.  Sizin başınıza gelmiş olması kendinizi başkalarının gözünden değerlendirmenizi gerektirmez.  

tuna@disitalmedya.com