Kültür Sanat Yağlan, sallan, yuvarlan

Yağlan, sallan, yuvarlan

14.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yağlan, sallan, yuvarlan

Yağlan, sallan, yuvarlan

       "Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı" derler. Yirmi yıl sonra "Grease" düzeyinde bir müzikalin yeniden "hit" olması karşısında ister istemez bu söz geliyor akla.
       Eşyalar, niteliklerine göre, aradan zaman geçtikçe antika haline gelir ya da bit pazarını boylar. Antikalar değer kazanırken eskiler ucuzlar. Sanat yapıtları için de benzer durum söz konusudur; klasik haline gelmeyenler unutulur. Ancak pazarlama hortumu nostalji duygumuzu son damlasına kadar emecek güçtedir. Zaman zaman pek de anlamlı olmayacak biçimde, ticari bir film ya da bir pop müzik albümü yeniden gündeme gelir: Bit pazarına nur yağar!
       1978 yapımı "Grease", müziği ön plana çıkan ve iki yıldız yaratan bir film olarak ticari başarı kazandı. Modanın yirmi yılda bir yinelenmesi kuralı "Grease"de ellili yılların rock'n roll furyasıyla uygulanmıştı. Şimdi de "Grease"in yirminci yaşını "kutluyoruz".
       Son birkaç yılda -Church of Scientology'nin hikmetinden midir bilinmez- Hollywood'un en iddialı aktörleri arasına giren John Travolta'nın Elvis taklidi gençlik zamanını bir kez daha izleyeceğiz. Stockard Channing ve Jeff Conaway'in de ne kadar çok yol aldıklarını fark edeceğiz. Olivia Newton John'u ise güzelliğinin doruğunda göreceğiz. Yazık ki sinemada müzikte yakaladığı başarıyı sürdüremedi. Yönetmen Randall Kleiser'ı da "Grease"den başka bir filmiyle anımsayamıyoruz. Ancak ayakları çalıştıran soundtrack'i unutmamalı.
       "buharlı trenle nostaljik bir gezi" yapar gibi izleyin Grease'i, hoşunuza gidecektir.