Zımbam zımalda zımbam

"Ağır Roman" - Yönetmen: Mustafa Altıoklar / Görüntü: Ertunç Şenkay / Senaryo: Metin Kaçan, Mustafa Altıoklar / Müzik: Attila Özdemiroğlu / Oyuncular: Okan Bayülgen (Gıli Gıli Salih), Müjde Ar (Tina), Mustafa Uğurlu (Reis), Savaş Dinçel (Berber Ali), Burak Sergen (Arap Sado), Sevda Ferdağ (İmine), Küçük İskender (Tilki Orhan), Zafer Algöz (Gaftici Fethi).

BİZE göre Tayyare Sokak, `onlara' göre Kolera... Bize göre çingene, `onlara' göre Roman... Bize göre diğerleri gibi bir darbuka ritmi, `onlara' göre zımbam zımalda zımbam... Yani ağır roman.
İyi kitaptan iyi film olmaz kuralını bozmanın en etkili yöntemi -yaşıyorsa- yazarın senaryoyu yazması ya da yazımına katkıda bulunması. "Ağır roman" ekibi bu bağlamda şanslıydı. Metin Kaçan senaryoyu Mustafa Altıoklar ile birlikte yazdı. Biz, romanı okumuş (ve sevmiş)olanlara, kaçınılmaz ve kesinlikle kaçınılmış olmasını dilediğimiz değişiklikleri kabullenmek düşüyor. Yine de kitabın verdiği gerçeklik duygusu filmde de bulunmalıydı. Düş ürünü bir mekan gibi belirmemeliydi Kolera. İstanbul'un ortasında, nabızları zımbam zımalda zımbam ritmiyle atan insanları masal kahramanları kadar abartmadan, televizyon yapımcıları gibi karikatürize etmeden beyazperdeye yansıtsa, filmin finaline doğru izleyiciyi saran duygusallığı tümüne yayabilirdi.
"Ağır Roman", görüntü yönetiminden oyunculuğuna fantastik bir film gibi tasarlanmış. Mizansen kokuyor. Televizyon dizilerini, diziye dönen reklam filmlerini anımsatan bir farsla kanlı bir korku filmi arasında gidip gelen, öyküye gerçeküstü hava veren bir biçemi var. Çok bilinen bir sürü filme gönderme / çağrışım yapıyor. Oysa daha yetmişli yıllarda mahallelerdeki sağcı örgütlenmenin çetelerle nasıl el ele tutuştuğunu da vurgulamayı ihmal etmemişler. Biçimi içeriğiyle çelişmese, bana göre, itibarlı bir yere oturabilirdi bu film.
Oyuncu seçimi bu kadar isabetli olmasa abartılı oyunculuk da fazlasıyla göze batardı. Ama özellikle Okan Bayülgen ve Mustafa Uğurlu tam rollerinin adamları. Müjde Ar ise dersini iyi çalışmış bir öğrenci gibi. Aksanı, jestleri yerinde ama Rum bir fahişe olduğuna inandıramıyor!
"Ağır Roman"ı izlerken sürekli "Eşkıya"yı anımsadım. "Eşkıya"yı sevdiyseniz "Ağır Roman"ı da sevmemeniz için hiçbir neden yok.