Sureler Alak Suresi meali - okunuşu dinle | Alak Suresi tefsiri, anlamı nedir?

Alak Suresi meali - okunuşu dinle | Alak Suresi tefsiri, anlamı nedir?

Alak Suresi, “Oku” ayeti ile başlayan ve Hz. Muhammed’e tebliğ edilen ilk suredir. Kur’an-ı Kerim’in 96. Sırasında bulunan bu sure, Müslümanlar için indirilen ilk emir olma özelliğine sahiptir. Alak Suresi’nin Ramazan ayının ortasında ve Hz. Muhammed 41 yaşındayken indirildiği bilinmektedir. Bu bağlamda Cebrail (aleyhisselam), Alak Suresi’nin ilk 5 ayetini Hira Mağarası’nda Hz. Muhammed’e tebliğ etmiştir. Peki Alak suresinin meali nedir? İşte Türkçe ve Arapça Alak Suresi okunuşu ve videosu haberimizde...

Alak Suresi meali - okunuşu dinle | Alak Suresi tefsiri, anlamı nedir

Surenin ismi ikinci ayet-i kerimede geçem “alak” teriminden gelmiştir. Buna göre alak terimiyle “kan pıhtısı, embriyo” manaları temsil edilmektedir. İlgili ayette Allah’ın insanları alaktan yarattığına değinilmektedir.

Haberin Devamı

Alak Suresi, Mekke’de Müslümanlar için indirilen ilk sure olarak kabul edilmektedir. Bu surenin kendisinden önce tebliğ edilen hiçbir ayet bulunmamaktadır. Alak Suresi’nin ardından Kalem Suresi’nin nüzul ettiğine inanılmaktadır. Alak Suresi, Allah tarafından inanan kimselere gönderilen ilk emir olduğu için oldukça önemlidir. Bunun yanı sıra, Alak Suresi okunduktan sonra da tilavet secdesi yapılması gerekmektedir. Oldukça önem verilen Alak Suresi hakkındaki tüm içerikleri derledik. Bu bağlamda; surenin Arapça ve Türkçe okunuşları, açıklaması, Diyanet meali ve tefsirine aşağıdaki başlıklardan ulaşabilirsiniz.

Alak Suresi Türkçe Okunuşu

1.Ikre' bismi rabbikelleziy halak
2.Halekal'insane min 'alak
3.Ikre' ve rabbükel'ekrem
4.Elleziy 'alleme bilkalem
5.Allemel'insane ma lem ya'lem
6.Kella innel'insane leyatğa
7.Erra a hustağna
8.İnne ila rabbikerrü'
9.Eraeytelleziy yenha
10.Abden iza salla
11.Eraeyte in kane 'alelhüda
12.Ev emara bittakva
13.Eraeyte in kezzebe ve tevella
14.Elem ya'lem biennallahe yera
15.Kella lein lem yentehi lenesfe'an binnasıyeh
16.Nasıyetin kezibetin hatıeh
17.Felyed'u nadiyehu.
18.Sened'uzzebaniyete.
19.Kella la tütı'hü vescüd vakterib

Haberin Devamı

Alak Suresi Türkçe Anlamı

1, 2.Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı "alak" dan yarattı.
3.Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
4, 5.O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.
6, 7.Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.
8.Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.
9, 10.Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?
11, 12.Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah'a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?
13.Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?
14.O Allah'ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?
15, 16.Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.
17.Haydi, taraftarlarını çağırsın.
18.Biz de zebânileri çağıracağız.
19.Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.

Alak Suresi Konusu

Sûrede okumanın önemi vurgulanmakta, insanın neden yaratıldığına dikkat çekilmekte, kendini kendine yeterli görüp nankörlük eden insanın taşkınlığı ve bunun acı sonuçları anlatılmaktadır.

Haberin Devamı

 Alak Suresi Tefsiri

“Nüzûlü” bölümünde açıklandığı üzere bu âyetler Hz. Peygamber’e inen ilk vahiy olup ona ve onun şahsında bütün müslümanlara okumayı emretmiş, onları kalemle yazmaya ve ilimde gelişip yetkinleşmeye teşvik etmiştir. İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Kur’an’ın, canlılar arasında insanın farklı ve üstün yerini onun öğrenme özelliği ile tanımlaması son derece anlamlıdır (ayrıca bk. Bakara 2/31). Âyette Hz. Peygamber’e emredilen okumanın konusu belirtilmemiştir; çünkü başta kendisine indirilen vahiy ve kozmik evrendeki âyetler olmak üzere, okunması yani üzerinde inceleme yapıp zihin yorarak hakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıması, hakikatini anlayıp kavraması istenmektedir. Kuşku yok ki yaratanı tanımak, dinin de ilmin de temel gayesidir. Bu sebeple “Yaratan rabbinin adıyla oku!” buyurularak Hz. Peygamber’in okuma faaliyetine veya herhangi bir işe, başka varlıkların adıyla değil, yaratan rabbinin adıyla başlaması ve O’ndan yardım istemesi emredilmiştir. Âyete “Yaratan rabbinin adına oku!” şeklinde de mâna verilebilir. Sonuçta okumanın (veya herhangi bir faaliyetin) Allah’ın adıyla, Allah için ve Allah adına yapılması emredilmiştir. Âyette “Yaratan rabbinin adıyla oku!” buyurularak özellikle yaratma sıfatına vurgu yapılmıştır. Çünkü hem insandaki okuma yeteneği ve imkânını hem de onun okuduğu, incelediği, anlamaya ve kavramaya çalıştığı objeleri, nesneleri yaratan Allah’tır. İnsan, bilgi edinme sürecinde Allah’ın verdiği imkân ve yetenekleri kullanmakta, O’nun yarattığı şartlarda ve onun yarattığı varlıklar üzerinde inceleme ve araştırmalar yapmaktadır. Durum böyle iken, yani O’nun yarattığı yeteneklerle O’nun yarattığı varlık âlemini incelerken, bütün bu lutufları görmezlikten gelerek Allah’a şükretmemek, O’nu tanımamak, üstelik bunu bilim adına yapmak büyük bir nankörlüktür.

Haberin Devamı

Sözlükte “yapışmak, asılmak, sevgi, ilgi, kan emen kurtçuk” gibi anlamlara gelen alaka kelimesinin çoğulu olan 2. âyetteki “alak” ile aşılanmış yumurtanın ana rahminin iç cidarına asılı vaziyetinin (zigot) kastedildiği anlaşılmaktadır. Âyetler insanın kâmil bir varlık haline gelmesi için önce yaratanı, sonra da yaratılanı yani kendisini ve evreni tanımasının gerekli olduğunu gösterir (insanın yaratılış safhaları hakkında bk. Hac 22/5; Mü’minûn 23/14).

Haberin Devamı

“Nüzûlü” bölümünde anlatıldığı üzere Cebrâil Hz. Peygamber’e “oku” dediğinde o okuma işinin okuma yazma bilenler tarafından yapılabileceğini düşünerek “Ben okuma bilmem” demişti. İşte 3. âyet, bir bakıma Resûl-i Ekrem’in bu dolaylı özür beyanına bir cevap olmaktadır. Buna göre Allah’ın keremi sonsuzdur; O, insanı “alak”tan yaratıp mükemmel bir varlık haline getiren ve peygamberlik gibi yüce bir makama kadar erdiren kudretiyle, dilediği kullarına normal yollardan, yani kalemi ve diğer bilgi malzemesini kullanarak bir hocadan bilgi almasını sağlayarak okumayı öğretir, ama O, kullarından dilediğine, bir öğretici ve öğrenim aracılığı olmadan bilgi öğretmeye de kadirdir.

4 ve 5. âyetlerde kalemin önemi vurgulanmıştır; çünkü kalemde sayılamayacak kadar çok ve büyük faydalar vardır. Kalem vasıtasıyla ilimler tedvin edilmiş, hikmetler kaydedilmiş, öncekilerle ilgili haberler, bilgiler zaptedilmiş, Allah tarafından indirilmiş olan kutsal kitaplar yazılmıştır; kısaca uygarlıklar kalem sayesinde süreklilik kazanmış, kuşaktan kuşağa aktarılmış; Allah kalem vasıtasıyla insana bilmediklerini öğreterek onu cehalet karanlığından kurtarmış, ilmin aydınlığına kavuşturmuştur. Burada “kalem” kelimesinin, –işlevi ve amacı dikkate alındığında– bilinen kalemden bilgisayara kadar bütün okuma, yazma ve bilgi alıp verme araçlarını kapsadığını da belirtmek gerekir.