‘Sahip çıkamayacaksam rafta kalmalı’

Türkçe edebiyatın en kıymetli eserlerinden, Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’sı Engin Alkan’ın yönetiminde sahneye taşınıyor. Oyunun bu ayki tüm gösterimlerinin biletleri, satışa çıktığı andan kısa bir süre sonra tükendi. Yoğun istek üzerine Zorlu PSM ek oyun tarihi koydu. Milliyet Sanat dergisinin bu ayki sayısında oyunun rejisörü Engin Alkan ile yapılan bir söyleşi yer alıyor.

- Sizin tarafınızda nasıl başladı bu yolculuk?

Roman oyunlaştırmaları üzerine epey kafa patlatıyorum. Başka bir roman uyarlaması üzerine düşünürken aklıma bir oyunlaştırma formülü gelmişti. ‘Kürk Mantolu Madonna’yı raftan çektim, “Burada uygulayabilirim” dedim ve o gözle tekrar okumaya başladım, baktım ki formül işliyor. Önce Filiz Ali’ye gittik. “Metni görmem lazım” diye bir yarım izin verdi. Oyunlaştırmayı tamamladım. Büyük bir prodüksiyon olmasını istiyordum. Zorlu PSM’yi düşünüyordum ki o esnada Tuba (Ünsal) ONK Ajansı’nı arıyor, “Kürk Mantolu Madonna yapmak istiyorum” diyor. Tuba benden’ randevu istedi; yapmak istediklerimle Tuba’nın prodüksiyon anlayışı çok birbirine oturdu. Tuba, proje ortağı olarak Nisan Ceren’le anlaştı.

- Bu kadar sevilen bir eseri sahneye taşıyacak olmak nasıl bir yük sizin için?

Roman 2018 itibarıyla anonimleşiyor. Bir yıl daha beklesek haklarını almış olurduk ama biz Filiz Ali ile anlaşma yaptık ve işin telifi ödenecek.

- Kişisel olarak sizdeki yeri ne romanın?

Zannediyorum lise yıllarında okudum ilk. Zaman zaman kütüphanemi tararım, eski tekstleri, romanları... O kitap hep gözümün önünde dururdu. Bu romanın en çok okunan kitaplardan oluşu seyircinin sahnede ne görmek istediğine dair en büyük referansım. Hem Sabahattin Ali’nin kişisel hayatını, hem edebi hem politik hayatını hem de yazdığı eserleri çok seviyorum. Bu bana doğrudan teklif olarak gelseydi, yapamazdım. Arkeologlar bir gömü bulur fakat bunu çıkardıklarında koruyamayacaklarsa, bir finans bulamayacaklarsa, bir müze sahiplenmeyecekse arkeolojinin ahlakı onun toprak altında kalması yönündedir. Çünkü en iyi toprak altında korunur o iş. 100 yıl sonra, o kıymeti veren bulunduğunda, biri onu oradan çıkartacaktır. Sahip çıkamayacaksam, o rafta kalmaya devam etsin.