Siyaset kişiye uyarlanabilmeli

İstanbul Ritz Carlton Otel’de önceki gün Element Strateji Yönetimi ve Danışmanlık tarafından “Hedef: Hedef Kitle” adlı bir konferans düzenlendi. Konferansa katılan ABD Başkanı Barack Obama’nın seçim kampanyasında dijital kampanya direktörü olan Teddy Goff, Obama’nın 2012 başkanlık seçimlerinde Ulusal Saha Direktörü olarak görev alan Jeremy Bird, eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın Batı Eyaletleri Kampanya Sorumlusu Rick Ridder, ödüllü anketör Joannie Braden ve eski Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in imaj danışmanı, siyasal iletişim uzmanı Igor Mintusov, Milliyet’e seçim kampanyalarında kullanılması gereken yöntemleri anlattı:

Rick RIdder: “Siyaset kişisele evrildi”
“1968’den beri seçim kampanyalarında çalışıyorum. Artık 24 saat işleyen bir haber çemberi var, adaylar günün her saatinde kendileriyle ilgili konuşulanlara karşılık verebilecek durumda olmalı. Kampanyaların maliyeti ve süresi de oldukça değişti. Colorado’da 1980’de seçim kampanyası 1 milyon dolara mal olurken şimdi 20 milyon dolar. Bu kadar para gerekli mi diye sorarsanız, reklam mantığıyla düşünün. Biz 1970’lerde ‘Siyaset yereldir’ diye başladık. 21. yüzyılda iletişim yöntemleri değişti ve siyaset artık kişisele evrildi. İnsanların elinde birer akıllı telefon, e-posta adresleri var. Teknolojik aktiviteler hep kişisel. Siyaset de bu nedenle kişiye uyarlanabilir olmalı.”

Igor Mintusov: Korku üzerine oynadık”
“Boris Yeltsin’in ekibi başta mesajı doğru veremedi. Kampanyanın başlangıcında Yeltsin’in toplumda yüzde 5 oranında popüleritesi vardı. Komünistler siyasi iletişim yöntemlerini görmezden gelmişti. Biz seçmenlere onlarla bir araya gelerek son beş senenin ne kadar kötü olduğunu anlattık. Fikir basitti: Sovyetler dönemindeki korkunç zamanları gösterdik. ‘Eğer bu zamanlara dönmek istiyorsanız, komünistlere oy verin’ dedik. Yani profesyonel bir şekilde Sovyetler zamanında kamuoyunda oluşan korku üzerine oynadık. Dolayısıyla seçim sonucu, siyasi iletişimin zaferiydi.”

JoannIe Braden: “Seçmenle bağ kurulmalı”

“ABD’de, valilik ya da belediye başkanlığı için, hangi pozisyon olursa olsun, kadınların adaylığını koyması hâlâ zor. Önlerinde engeller oluyor. Hillary Clinton bir ara ‘Evde oturup kurabiye yapabilirdim ama işimi yapmayı seçtim’ demişti ve bu sözleri nedeniyle kamuoyundan epey tepki toplamıştı. ‘Evde kurabiye yaptığım için beni aşağılıyor musun’ diye tepki gösterenler olmuştu. Mesaj bu değildi tabii ki. Çevre konuları tüm dünyada giderek daha fazla önem kazanıyor. Özellikle genç seçmenlerin oy vermelerinde önemli bir konu. Kadın ya da çevre meselesi, her konuda seçmenlerle bağ kurulabilmesi şart.”

Teddy Goff: “Dijitalde özgün olunmalı”
“Kampanya döneminde adayların yapacağı en büyük hatalardan biri dijitali ihmal etmek olur. Ancak bu alanda basın açıklaması paylaşmaktan bahsetmiyorum. Dijital platformda özgün ve sahici olmak, insani yanı öne çıkarmak gerekiyor. İnsanlara değmek gerekiyor. Obama’nın seçim kampanyasını yürütürken başında olduğum dijital ekipte 250 kişi vardı. Yalnızca gençler değil, orta yaş ve üstü de seçim dönemi sosyal medyayı oldukça kullanıyor. Haberleri internetten takip ediyorlar. İnsanlar elbette yemek masalarında siyaset konuşmayı sürdürüyor ama haberlerini internetten alıyorlar. Bunu unutmamak gerek. Yaşlı bir insanın Facebook hesabı olmayabilir ama çocuğu ya da torunu aracılığıyla Facebook üzerinden gündem hakkında haberdar oluyor.”

Jeremy BIrd: “Teknolojiyi doğru kullandık”
“2012 seçimlerinde ekonominin daha iyiye gitmesi için Obama yönetimiyle devam edilmesi gerektiği şeklinde mesaj oluşturduk. Ekonomi üzerine verilen mesaj seçimin kazanılmasına çok etkili oldu. İkinci olarak, seçime katılımın yüksek olmasını sağladık. Üçüncü olarak da daha iyi bir seçim kampanyası yürüttük. Seçim kampanyalarının seçimin kazanılmasında önemli olduğu kanaatindeyim. Mesaj, çok önemli. Mesajımızı iletmek için teknolojiyi doğru kullandık. Dijital alana çok fazla zaman ve enerji harcadık. İnsanların seçim ya da adaylar
hakkında diğer insanlarla konuşmasını sağlamak gerekiyor. İnsanlar, etraflarında birçok insanın güvendiği adaya
oy vermeye daha eğilimli.”

DR. Sanver: Heyecan yaratmayı unutuyorlar

Konferansın komite başkanlığını yürüten Dr. Gülfem Saydan Sanver, “Kararsız seçmenin yüksek olduğu yerlerde seçim kampanyaları daha etkili oluyor. Bizde de kararsız seçmen oranı her zaman yüksek. Saha çalışmalarından biliyorum, etkili bir kampanya çok geride başlayıp kısa sürede seçim kazandırabilir. Türkiye’de partiler, kendi iç söylemlerine çok dalıp seçmenin beklentisini kaçırıyorlar. Heyecan yaratmayı unutuyorlar” dedi.