A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Fenerbahçe – Galatasaray derbileri, her seferinde ve ısrarla bu maçlarda futbolun çok arka sıralarda kaldığını gösteriyor. Bunun aksine sertlik, saygısızlık ve kavga bu doksan dakikalarda tavan yapıyor. Her şeye rağmen yine birçok futbolsever bir umutla dünkü derbi öncesinde de iyi dileklerde bulunmuştu; ben de öyle. Fakat artık ben kesinlikle anladım ki bu derbilerden adına yakışır bir futbol beklemek tam anlamıyla bir ütopya.

Maçın futbola dair özet yorumları şöyle: Galatasaray son haftaların aksine maçı iyi hazırlanmıştı ve kazanmak istedi. Fenerbahçe’nin bu seneki başarısının mimarı Ersun Yanal ise Emre’ye şans vererek sadece bu sene birçok maçta yaptığı gibi orta sahayı kısır bırakmadı aynı zamanda Emre’nin ihanetiyle yanlışı ikiye katlanmış oldu. Sonuç olarak Galatasaray rakibinden daha çok pozisyon bularak, rakibine daha az pozisyon vererek ve iyi oynayarak üç puanı aldı.

Haberin Devamı

Maçla ilgi asıl konuşulması gereken ise futbol dışı olaylar; sporun, futbolun ve centilmenliğin ipini çeken davranışlar.

Maçın öyle kötü ve gergin bir atmosferi vardı ki; daha ilk sezonunda olan Alves, hatta ilk maçlarından birini oynayan Koray dahi ağzından köpükler saçıyordu. İlk dakikadan itibaren karşılıklı sertlikler, hiç alttan almamalar havada uçuşan kartlar, mücadelenin ne uğruna verildiği konusunda her berrak zihinde büyük bir soru işareti uyandırmıştı. Gecenin “kahramanı” ise Melo oldu.

Melo, Beşiktaş derbisinden sonra tribünler önünde saygısız hareketler yaptığında bunlara birçokları “dans” dedi. Hatta GS yönetimi tarafından bu hareketlere dans demeyenler ırkçılıkla suçlandı. Fakat ne garip ki ligimizde onlarca Brezilyalı futbolcu varken hiçbiri böyle dans etmemişti. Aslında, o yapılan dans değil düpedüz bir hakaretti. Melo’nun oyun içindeki sertliği için de olumsuz birçok şey söylenebilir fakat bunların tümü “Melo sert futbol oynayan bir futbolcu” yorumu altında, moda ifade ile sıfırlanabiliyor. Peki ya sıfırlanamayanlar? Melo’nun Emre’nin kırmızı kart görmesinden sonra yaptıkları, dans veya sert futbolla açıklanamayacak kadar kaba.

Haberin Devamı

Futbolda, oyuna hiçbir etkisi yokken, kendini yere atma hareketinin sarı kartla cezalandırılmasının tek nedeni centilmenliğe aykırılıktır. Keza rakibi için kart istemenin de. Bu kuralar en az ofsayt kadar önemlidir zira direkt oyunun ruhunu etkiler. Böyle bir oyunda Melo’nun Emre ve rakip takımdan önce kendi takımına, kendi seyircisine, kendi camiasına ve futbola yaptığı saygısızlık, asla kabul edilebilir sınırlar içinde değil.

Melo’nun bu davranışı hakem tarafından cezalandırılmadı. PFDK bu konuda bir karar verir mi bilmiyorum. Fakat eğer bu davranış gerçekten cezalandırılacak ve ülkedeki futbol ahlâkının pejmürde hali biraz olsun toparlanacaksa bunu tek bir otorite yapabilir: Galatasaray Spor Kulübü.

Daha önce benzer durumlara düşmüş hiçbir kulüp bunu yapmamışken (Nouma olayı hariç) bunu Galatasaray’dan beklemek haksızlık olarak görülebilir. Şahsi görüşüm bunun bu sefer de olmayacağı yönünde. Fakat gelinen noktada kim ne yapması gerekiyorsa, geçmişe veya diğerlerine bakmadan yapmalı zira atılmayan her adım kısa vadede kâr gibi görünürken bu ülkenin hâlihazırda yarısına kadar suya batmış futbol gemisinde bir büyük delik daha açıyor ve gemi battığında ne olacağını herkes çok iyi biliyor; enikonu Premier Lig’i takip edeceğiz.

Haberin Devamı

Mesele gemiyi batırmadan limana yanaştırmak. Bırakın Melo’yu alkışlayan “günü kurtarma peşindeki” taraftarları. Bırakın camialardan gelen sığ baskıları. Bırakın rakibinizin kötü örneklerini.

Galatasaray yönetimi; Melo’ya ceza verin, futbol kamuoyundan özür dileyin; yücelin ve bu güzel oyunu yüceltin.

Fenerbahçe yönetimi; sanki siz hiç yanlış yapmamışsınız gibi yenilginizi rakibin hataları üzerine bina etmeyin. Siz de Emre’nin sinirlerine hâkim olamayıp takımını eksik bırakmasına seyirci kalmayın. Böylece siz de ülkedeki futbol yangınına odun atmış değil bir kova su dökmüş olun; siz de büyüyün ve büyütün.

Bu ülkede her Fenerbahçe – Galatasaray maçı bizi tabelalarda iyi ve kötü, doğru ve yanlış veya futbol ve anti-futbol yazan bir yol ayrımına getiriyor. Bugüne kadar her seferinde bu yollardan yanlış olanı seçtik. Yarın da büyük olasılıkla bu seçimi yanlıştan yana kullanacağız. Fakat rotayı düzetmek için ilk fırsatta doğruyu seçmek şart çünkü araba uçurumdan yuvarlanmadan önce bu soru bize kaç kez daha sorulacak bunu bilmiyorum.

twitter:_acn_