Aferin (!) Emre

Malta'daki umut kırıcı maçtan sonra İnönü'de seyircisiyle ilk kez buluşan Milli Takım, sıkıntılı bir 45 dakika yaşadı. Savunmada önlem almak, Emre'yi kampa çağırmak zararsız bir alternatifti ama Hakan Şükür'ü kadro dışına düşüren sakatlık sonrası hocanın oluşturduğu Gökdeniz, Nihat, Gökhan üçlüsü hücumda beklenen etkinliği sağlayamadı. Macar takımının çıkmayan, oyuna katılmayan orta alandan takviyeli savunması, Nihat ve Gökdeniz'e rahat top kullanabilecekleri geniş alanı bırakmadı. Kanatlardan Milli Takım'ın yaptığı ataklarda da topu Gökhan Ünal ile etkili biçimde buluşturamadılar. Orta alanda Aurelio ve Ayhan savunmaya güvence veren ancak hücum çıkışlarında tutukluk yapan bir ikiliydi.İkinci yarıya başlarken iki kişi bizi çok şaşırttı. Birincisi teknik direktör Fatih Terim. İkincisi de kenarda beklettikten sonra oyuna soktuğu Emre Belözoğlu. Kaptan Nihat'ın çıkıp, Kaptan Emre'nin girmesi oyunda sinerji yaratan bir sihirli çubuk gibiydi. Malta'daki oyunuyla düş kırıklığı yaratan Emre, maça öfkesi, enerjisi, tekniği ve futbol bilgisiyle öyle bir boyut kazandırdı ki, alkışlamaktan kendimi alamadık. Evet kazanan bir Türkiye olacaktı bu. Çünkü artık öyle oynuyordu. İlk yarıda oyundan kopuk koşan Tuncay da motoru ısıtmıştı! Gökhan Ünal'ın attığı gol hem organizasyon, hem de vuruş güzelliği bakımından geceyi aydınlatmaya yetti. Emre'nin aradan derin pası, Tuncay'ın yumuşak ve ölçülü biçili asisti sıkıntımızı gidermeye yetti.O gol sonrası 'bizim ulusal bücürün' basın tribününe dönerek eleştirilere pek de hayra yorulmayacak ifadelerle yanıt verme gösterisini de izledik bu arada. Yazık ki futbolcu yetiştiriyor, onları dünyanın en iyi liglerine gönderebiliyor ama sportmen ve sporcu kimliğini kazandıramıyorduk.Gökdeniz'in yerine Halil, Ayhan'ın yerine de Serdar oyuna girince Türkiye özlediğimiz bir futbol sergiledi bize. İlk yarıdaki kısırlığı, kuraklığı ve durağanlığı hep birlikte unuttuk. Emre'nin uzaktan ligimizde az rastlanan ve kaleciden dönen şutunu, ceza alanına giren Aurelio gole çevirdi, rahatladık. Gösterinin finali Halil'in sıfırdan yedek kaleciye çarptırarak kaleye attığı üçüncü golle tamamlandı.Bazen çok güzel galibiyetler alıyoruz. Bazen beklenmedik şekilde tutukluk yapıyoruz. Umalım ki istikrar dediğimiz şey bundan sonra gerçekleşir.Bu maç hem gözümüzü, hem gönlümüzü, hem de yolumuzu açtı. Dileyelim o yolun sonunda hedefe ulaşırız.İskoç hakem, Gera'yı oyundan atarken bizce abartılı güç kullandı. Evet pozisyon penaltı değildi ama ikinci sarı karta da gerek yoktu. agokce@milliyet.com.tr Hayal kırıklığı, gerilim... Öfke, sitem ve kavga! Şaşkınlık, sıkıntı, bezginlik... Derken umulmadık bir sevinç... Ardından coşku, tutku ve heyecan... Sonra da şova dönüşen intikam!