Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, elinde hediye paketleriyle başlattı Super Lig’i...
Öncelikle tüm kulüplere sezonluk bir rahatlama vaat etti:
Şike ve teşvikle ilgili kararlar sezon sonunda açıklanacak!
İnanıyorum ki herkes derin bir nefes alıp işine odaklandı.
Benim de aklımda bir soru kaldı :
“-Kararlar sezon sonunda açıklanacak tamam da, o güne kadar tutuklular ne olacak?”
Elbette yargı kararları ile federasyonun doğrudan bir ilgisi yok. Yargı kendi sürecini yönetiyor. Federasyonumuz da yargının bilgi, belge ve iddianame katkısıyla sportif süreci yönetmeye çalışıyor. Yargı, kulüpleri değil, başkan, yönetici, teknik adam ve futbolcularla olaya karışan bazı personeli, bazı menacerleri yargılayacak. Federasyon ise öncelikle kulüpler ve takımlarla ilgili karar vermek durumunda...
Bugüne kadar TFF, kendi kurumsal yapısı içinde şike ve teşvikle ilgili bir dosya açamadı. Bu duyarsızlığın, ilgisizliğin ve sorumsuzluğun sonucunda polis-savcı-hakim üçlüsünün çalışmalarına bağımlı hale geldi. Şimdi ister istemez sportif süreç de yargılama sürecine göre biçimlenecek. En azından iddianame açıklanıncaya kadar TFF hiçbir şey yapamayacağını biliyor, zaten bu durumu açıkladı da.

Haberin Devamı

Yargı etkilenir mi?
Kulüplere verilen lig müjdesi yeni bir şey değil... Ancak sportif kararın sezon sonuna ertelenmesi, yargı sürecinde tutukluluk süresini uzatıcı bir etki yaratır mı? Bu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum.
Hediye paketlerinden ikincisi, 10 milyon lira ödüllü “Fair Play” yarışması... Oyun kurallarına uyan, stattaki ve sahadaki her kişiye, gruba, kuruma saygı gösteren, rakibine de en az kendi takımı gibi değer veren, en az sarı kart, kırmızı kart, saha kapatma, seyircisiz oynama cezası alan (daha doğrusu almayan) takımlar ve kulüpler, gerçekten önemli gelir elde edecekler. Buna da itirazım yok. Tüm kalbimle destekliyorum.
Ne var ki, onurun, ahlakın, etik anlayışının, takım ruhunun ve sportmenliğin en sıkıntılı döneminde her şeyi paraya ve rakama dönüştürerek işi bir ticaret tsunamisi halinde yorumlayan, o kayıp yaratan dalgalara karşı yine yeni gelir kaynakları yaratmak kaygısıyla play-off garipliğini icat eden akıllı kafalar, şimdi de sopanın ucuna 10 milyonluk bir muz koyarak koşturmaya çalışıyor futbolcuları. Tamam da... Biraz da işle değil, işin ruhuyla ilgilensek... Olmaz mı?

Haberin Devamı

Önlem alınmalı
Kadınlara ve 16 yaşından küçük çocuklara statlarda ücretsiz bölümler ayrılması, bu açığın TFF tarafından sübvanse edilmesi de şık ve olumlu bir uygulama... Ancak bu iyi niyeti istismar edecek kurnazlıklara karşı da önlem almalı Aydınlar Federasyonu...
Aydınlar’ın herkesin sırtını sıvazlayan, hoşluklar yaratmaya çalışan iyi niyetini elbette takdir ediyorum. Yine de ondan daha çok önem verdiğim, popüler yanı olmayan dirayet beklentilerim var.
Öncelikle finansal fair play konusunda, göreve gelirken bizzat bana söylediği gibi sağlam ve tutarlı adımlar atmalı. UEFA’nın ilkelerini hayata geçirmek için daha fazla zaman kaybetmemeli. Federasyonda her hesabını verebilen, her türlü hesabı sorabilen bir süreci başlatmalı. Örneğin, bir kulübün yayından gerçekleşen hak edişini, TFF artık bazı başkanların kişisel hesabına aktarmamalı.

Haberin Devamı

Kamuoyuna açıklanmalı
Futbolcu ve teknik direktörlerle yapılan sözleşmeler (ücretler hariç) kamuoyuna açıklanmalıdır.
Dahası, Sayın Başkan kurumsal kültürü gelişmiş başarılı bir işadamı olarak TFF delegasyonunda teknik adamlara, futbolculara ve üniversite temsilcilerine daha çok yer açmalıdır.
Aydınlar, bunları yaparsa futbolumuzun yolu aydınlanır. Cici hediyeleri için ona teşekkür edelim... Ama yol haritasını da dikkatle izleyelim.

İNSANLAR YAŞADIKÇA...
TUNCER BİCİOĞLU

Türk basınının sessiz, beyefendi, entellektüel emekçisi... Hepimizin Tuncer Abi’si... Reklam şirketleri ile gazeteler arasında barışı sağlayan, reklam ambargosunu, reklamın siyaset tehtidi olarak kullanılmasını engelleyen gerçek medya kahramanıydı. Medyanın ne kadar büyük bir değeri olduğunu cenazesinde yüzlerce genç kadının çoğunluk oluşturduğu o sadakat yumağında gördük. Seni çok sevdik Tuncer Abi...

Nihat ÖZDEMİR
Fenerbahçe Başkan Vekili, sonunda istifa duygusallığından aklın sorumluluğuna dönüş yaptı. Zor günlerin başlangıç aşamasında sağa-sola ve medyaya çatan tavrını pazar günü düzeltmeye başladığını gördük. Gazetecilere dostluk elini uzatması iyi bir jestti, futbolun yaralarını saracak dekoder çağrısını da ihmal etmedi. Hoşdöndü, iyi oldu!

ORHUN ENE
İlk defa tek başına sorumluluk üstlendiği Basketbol Milli Takımı ile olimpiyat rüyalarına koşullandırılmış insanımıza hiç beklenmedik hayal kırıklığı yaşattı. 12 Dev Adam’ı yönetirken kendisine yakışmayan hatalar yaptı. İlk işi özür dilemek oldu. Kimseyi suçlamadan, oyuncularını eleştirmeden sorumluluğu üstlendi. Şimdi bazıları onu kurban sunağına koyup yeni maceraların çağrısını yapıyor. Genç hoca, ülkemizin alışık olmadığı bir lider tipi. Kavgacı, polemikçi değil. Gücü tek başına kullanmıyor. Bu adama sabır ve anlayış göstermeli, yolunu açmalıyız.

HİDAYET TÜRKOĞLU
12 Dev Adam’ın lideri... Salonda gerçek bir başarısızlık ve liderlik sorunu yaşattı. Takımını iyi yönetemedi, yönlendiremedi. Ne var ki bizler de hep iyi gün dostu olmamalıyız. Hido’yu ve Hidogiller’i asla yalnız bırakmamalıyız. Hayat reklamlardaki kadar coşku dolu ve güzel olmayabilir. Bu da derstir.
Daha yolunuz bitmedi, devam Hido, devam çocuklar!

Nahide Altan’a saygı
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Oğuz Karamızrak aradı, “Annemi kaybettik abi”dedi.
Oğuz’la ben neredeyse yarım asırlık bir kardeşliği paylaşıyoruz.
Annesi Prof.Dr.Nahide Altan, tanıdığım en değerli insanlar arasında kuşkusuz ilk sıradaydı benim için...
Dostumdu, arkadaşımdı, hocamdı, rehberimdi, inanın her şeyimdi.
İnsanları sevmeyi, eğilip bükülmeden dik durmayı, bilime her zaman her koşulda saygı duymayı ve paylaşmayı öğretti bana. İlk gençlik yıllarımın deli-dolu sivriliklerini sevgi dolu bakışları ve fısıldayan uyarılarıyla törpüledi hep...
Hiç unutmadığım sözleri vardı...
“-Hak etmeyen hiç kimseye lafın gelişi abi deme!”
“-Küçük bir yalan, ileride daha büyük yalanlara mahkum eder seni... Yalanın büyüsüne kapılma!”
Mikrobiyoloji alanında koleradan AIDS’e bilimsel değeri olan çalışmaları yönetti.
Ama Itri’den Dede Efendi’ye, Mozart’tan Bernard Shaw’a, Halikarnas Balıkçısı’ndan J.P.Sartre’a kadar sanat ve edebiyat tutkunuydu.
Oğuz kardeş...
İkimiz de öksüz kaldık. Yanıyoruz...
Ama bak... Bize bıraktığı büyük bir miras var: “Yaşama sevinci. Hayata saygı!”
Hoca’nın dersini sakın unutma!