Keşke onlar da oynasaydı. Burak Yılmaz’la Ricardo Quaresma’dan söz ediyorum. Evet, ikisi de cezalı olduğu için dünkü maçta yer almadılar. Böylece zaman zaman anormal fırsatlarla heyecan yaratan ilk kırkbeşte gol de ister istemez hayal oldu. Belki sahada olsalar, en azından bir (belki de karşılıklı iki) gol seyredebilirdik.
Elbette sahaya çıkan onbir adama saygı duymalısınız. Ne var ki bir tarafta N’Doye, karşı tarafta da Lens, o kadar nafile bir oyun oynadılar ki, herkesin gözü asıllarını aradı.
Heyecanlı maç, hücumcularla savunmacıların çatışması biçiminde oynandı. Trabzonspor’da Abdülkadir, Sosa, Olcay, Kucka ve N’Doye hem Beşiktaş savunmasını aşamadılar, hem de Fabri’yi.
Beşiktaş’ta ise daha net gol pozisyonlarına tanık olduk. Talisca’nın 2, Vagner Love’un da yüzde yüz gol olabilecek fırsatları beklenmedik biçimde kötü kullandıklarını gördük. Babel, Atiba ve Tolgay topu hücuma sokma çabasını gösterirken akıllara şöyle bir soru düştü : “Acaba bu Love gerçekten bizim aradığımız santrfor mu?” Yanıt için belki erken... Şenol Güneş’in tercihi böyle!. Negredo kulübede bekleyedursun Lens ve Love’un etkisiz eleman hali Beşiktaş’ın oyununu da bozuyordu.
İki takımın da orta alanda savaşmaya, oyun kurmaya çok hevesi yoktu. Topla buluşan, uzun paslarla ya da kanattan yüklenerek topu ceza alanına indirme hevesindeydiler. Bu arada Trabzonspor Beşiktaş’a oranla daha fazla duran top kullandı. Eski Beşiktaşlı Sosa, bunları iyi kullandı ama golü bulamadılar.
İlk hamleyi Şenol Güneş yaptı. Sabırla 58 dakika izlediği Love’u Negredo ile değiştirdi. Negredo’nun stoperlerle mücadelesini, alan boşaltan koşularını bilenler Beşiktaş’ın oyundaki etkinliğini artırmasını ümit etti. Rıza Çalımbay da Olcay’ı çağırıp Yusuf Yazıcı’yı sürdü oyuna. Kucka - Rodallega değişikliği de 66’da maçın kıvamını artırdı. Aynı anda zorunlu Adriano - Caner değişikliği geldi. Oyun daha riskli, daha renkli bir hal aldı ama gol bir türlü gelmiyordu.
Fazla beklenmedi. 71’de Babel (Negredo’nun asistiyle) ilk golünü attı. 7 dakika sonra da ikincisini. Asist mi ? Yine Negredo!
Hakem Halis Özkahya’nın maçı olağanüstü bir dikkatle yönettiğini gördük. Ancak bu dikkat yoğunluğunun temelinde (tüm hakemlerimizde görüldüğü gibi) tedirginlik vardı. O yüzden oyunu sık sık durdurdu. 22. dakikada kornerden gelen topa Okay’ın kafasından sonra açık eliyle temas eden Talisca bence bir penaltıya neden oldu. Ancak Özkahya bu kararı vermedi. 57’de Durica’nın Talisca’ya çelmesi faul ve sarı kart. Özkahya kart göstermedi.
66’da Pereira’nın Adriano’nun suratına vurması da sarı kartla karşılanmalıydı. Özkahya orada da kartı atladı. Bu arada... Trabzonspor’un Rodallega ve N’Doye’un Fabri’ye ortak faulü yüzünden kaleye gönderdiği top gol değeri kazanmadı. Özkahya’nın doğru kararlarından biri daha.
Trabzon’daki maçın üç özel adamı var: Babel, Negredo ve Fabri... İlki golleriyle, ikincisi iki asistiyle ve Fabri de hemen her Trabzon atağında topu kucaklamasıyla alkışı hak ediyor.
Beşiktaş çok zor bir engeli aşarak hayallerini, hedefini ve rotasını sürdürüyor. Eh, artık gül be Şenol Hoca!
