Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seveni de vardı sevmeyeni de. Ama güvenmeyeni yoktu. Hıncal Uluç, sıra dışı gazeteci, olağanüstü iddialı yazar, eşine az rastlanır sporsever… Savaşçı olduğu kadar barışçı, barışçı olduğu kadar da savaşçı bir ağabeyimizdi.
Korkusuz, aklının ve vicdanının kabul etmediği her şeye itiraz eden, sesini yükselten adamdı. Genel kabul görmüş bir uygulamayı, planı, oyunu ya da taktiği alabildiğine eleştirir, olmazsa son kozunu oynardı.
Onun son kozu kişisel çatışmaydı. Bu haline çok itiraz ettim. Özellikle antrenörlere ve kulüp başkanlarına itirazlarını kabul ettiremiyorsa, meseleyi sen-ben kavgasına taşırdı. Böylece arızadan sorumlu tuttuğu kişiye ısrar ederek ‘ya sen ya ben’ mesajı verir, vazgeçmezdi.. Yine de kapıştığı kişilerle dostluğunu ısrarla sürdürürdü. Zaman zaman haksız ve yanlış hükümler verdiği de olurdu ama… Kişisel çıkarı için hır çıkaran bir adam olmadı.
Hepimizin özgürlük meşalesini taşıyordu. Göremediğimiz, çözemediğimiz, kapalı kapıları aşıp yazamadığımız sorunları cesaretle ele alır, yiğit karakteriyle ortaya koyardı. Kalp kırdığı zamanlar da oldu. Belki pişmanlıkları da vardı, bilmiyoruz. 50 yıllık dostu ve kardeşi olarak, o pişmanlıklarla geri adım attığını anımsamıyorum.
Hıncal Abi ile dünyayı dolaştık.. Olimpiyat oyunları, dünya kupaları, finaller, kongreler izledik. Kavgalı günlerimiz de oldu. Küsen taraf hep bendim. O konuşmadığımız günlerden birinde uçağa girer girmez onu gördüm ama selam vermedim. Ve o koca adam, oturduğu koltuktan ayağa kalkıp “Hoş geldin Başkan” deyiverdi. Çok utandım, sonrasında asla küsmedim. 35 yıllık yardımcısı Yasemin de ayrılmaz parçasıydı Hıncal Abi’nin. Ona saygı sevgi şefkat sundu. Onun kızı olarak büyüdü.
Pazartesi günü Mustafa Denizli Hocamız aradı. Önemli işleri için İzmir’e gitmiş. Yorulmuş, doktoru İstanbul’a dönmesine izin vermemiş… “Bizim İrlandalı’ya karşı ayıbımız, eksikliğimiz olmasın… Raporlu olduğumu söyle” dedi. Sahi, ne güzel tartışmaydı o… 2000 Avrupa Şampiyonası play off maçlarında İrlanda’yı elediklerinde Mustafa Hoca ağır eleştirilerinden usandığı Hıncal Abi için "Bizim İrlandalı’yı da yendik” demişti. Televizyonda tartışma programına çıktılar. Program eğlenceye dönüştü. Ali Kocatepe de hastaydı vedaya gelemedi.
O örnek hayat çileli ve sıkıntılı bir hastalık süreciyle sona erdi. Anne-babası Suat-Fuat Uluç’la hasret gidereceklerini biliyorum. Kardeşi Kemal’le de epey öyküler paylaşacaklar. Cüneyt (Koryürek) abimizle de bağıra çağıra tartışacaklar. Cennetin öyle bir yer olduğuna inanıyorum.

Haberin Devamı

‘Sıranı beklesene kardeşim’
Kabri başında toprak atılırken okunan dualardan sonra Öcal Uluç Abimiz kardeşinin başında 1 dakikalık veda sözlerini söyledi: Sevgili Hıncal önce Kemal, sonra sen… Sıranı bekleseydin ya karedeşim! Beni burada bırakmaya ne hakkınız var!”
Benim son sözlerim mi? Şöyle dedim Hıncal Abi’ye: “Bizi haşladın pişirdin şişirdin… Ütüledin, dağladın… Seni bulmuşken çok sorduk. Çok yorduk. Zahmetler oldu Hıncal Abi… Rahmetler olsun!”

Haberin Devamı

'Benim en iyi dostum'
Seul 1988. Olimpiyat Stadı’ndan çıktık. Otobüs bekliyoruz. O karşı durakta ben bu yandayım. Elimde sigarayı görünce, en seçme, en sivri, en kötü sözcüklerle bağıra çağıra beni fırçalamaya (!) başladı. Koreli polis yanıma geldi. İngilizce sordu: ”Nerelisiniz, bu adam ne diyor size?” İstanbul’dan geldiğimizi söyledim. “Size kötü şeyler söyledi anladım. Şikayetçi misiniz, onu alacağım” dedi. Genç polisin koluna girdim. Karşı kaldırıma geçtik yolda sigara içmeme öfkelendiğini anlattım. Sonra onu tanıttım: “Bu adam benim en iyi dostum, Hıncal!”

Haberin Devamı

Anıt adam: Atiba Hutchinson
Beşiktaş’ın Kanadalı oyuncusu sadece Süper Lig’de değil, kendi ülkesi Kanada’da da futbolun “anıt adamı” olarak saygı görüyor.
Ön adıyla Atiba olarak tanıdığımız, alkışlarla sevip bağrımıza bastığımız 39 yaşındaki Atiba, sezon başından beri büyük sıkıntılarla Katar’a gitme mücadelesi verdi.
Hazırlık kampında sakatlanan ve “kemik ödemi” tanısıyla tedaviye alınan Hutchinson, Beşiktaş sağlık ekibinde Dr. Murat Çevik ve yardımcılarının çabaları, kendi özel hazırlık programı ile futbola dönüp Kanada’nın Katar kafilesinde yer almayı başardı.
Atiba’nın oyuna dönmesinde Teknik Direktör Şenol Güneş’in de önemli katkısı var. Valerien İsmael döneminde uzun süre takımdan ayrı kalan Atiba doktorların kontrolü altında bireysel çalışmalara başlamış, son haftalarda takımla birlikte idmana çıkma sevincini yaşamıştı.
Elbette sevinecekti. Eleme grubunda Kanada’nın büyük başarısına ortak olan “emektar kaptan”, hazırlık maçlarına gidemedi. Ancak Teknik Direktör John Herdman, her defasında onu “deftere” yazdı. Hazırlık sürecini titizlikle izledi. Bu ilgi, Atiba’nın sevincini mutluluğa dönüştürdü.
Kariyerindeki en mutlu anlardan biri de Türkiye Kupası’nda Beşiktaş’ın 3-1 kazandığı Serik Belediyespor maçı oldu. Şenol Güneş’in kararıyla on birde kaptan olarak sezonun ilk remi maçına çıkan Atiba, 70 dakika saha kaldı ve başarılı oyunuyla alkışlandı.
Kanada Milli Takımı’nda 93 kez formayı giyerek en kıdemli oyuncu statüsüne sahip kaptan Atiba 1986’dan sonra ikinci kez finallere katılan ülkesini “ilk ve son defa” Dünya Kupası’nda temsil ediyor. Bir sporcu için büyük onur! Atiba’nın önümüzdeki sezon futbola veda etmesi bekleniyor. Atiba’nın takım arkadaşları arasında Beşiktaş’ın eski oyuncusu Cyle Larin ve Hataysporlu solbek Sam Adekugbe de yer alacak.