Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe Genel Sekreteri ve Basın Sözcüsü Mahmut Uslu, derbiden sonra yaptığı açıklamada, “Şampiyonlar Ligi’ne katılma şansımız var” dedi. Uslu’nun bu açıklaması, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS)’nin, UEFA ceza kararlarına itiraz eden Fenerbahçe ile ilgili “red” kararına dayanıyor.
CAS’ın gerekçeli kararı önümüzdeki günlerde açıklanacak. O karar kapsamında belirtilen gerekçelere göre Fenerbahçe İsviçre Federal Mahkemesi’ne başvuracak. Fenerbahçe’nin savunması, UEFA’nın verdiği 2 yıl Avrupa kupalarından men cezasının 2011-12 sezonundan itibaren 3 yılı kapsayacak biçimde uzatıldığı iddiasına dayanıyor.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: 2011-12’de Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nin dışında tutan karar, UEFA tarafından verilmemiştir. O karar, - doğru ya da yanlış - TFF kararı olarak alındı. Federal Mahkeme ise CAS’ın verdiği kararın doğruluğuna/yanlışlığına bakmaz. Onların incelemesi, yargılamanın İsviçre Hukuku’na uygun olup olmadığıdır. Mahmut Uslu, tarihe geçecek bir hızla şampiyonluğa koşan Fenerbahçe futbol takımının Şampiyonlar Ligi’ne katılamamasından dolayı haksızlığa uğradığına inanıyor. Milyonlarca Fenerbahçeli de aynı duygularla, buruk bir mutlulukla izliyor ligi.
O nedenle cezalı Fenerbahçe’nin mirası için mücadele eden ezeli rakiplerine; Beşiktaş ve Galatasaray’a bir mesaj verme çabası sergiliyor: “Her kuşun eti yenmez! Hele Kanarya’nınki, asla!”
Mahmut Uslu’yu anlıyorum. Fenerbahçe’nin “vicdanını” seslendiriyor. Ama gerçeğin dili de acı. Bu tez fazla umut vermiyor.
Umutlar öfkeye döndü
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın durumu da dramatik. Başkan, “Darağacına gitsek de son sözümüz Fenerbahçe” diyordu. Bugünlerde hemen her davranışı, o sözün sadece “laf” olmadığını kanıtlıyor. Futbolcularıyla veda konuşmaları, şampiyonluğun her şeye rağmen coşkuyla kutlanmasını talep etmesi, görevi bırakıp cezaevine girmesinden sonra Fenerbahçe yönetiminin ve sporcuların değişimden zarar görmemesi için aldığı önlemler, sorumluluk duygusunu örnekliyor.
Öte yandan hukukçulardan aldığım bilgiler hiç de iç açıcı değil... Yıldırım’ın yargılanmasında hak ihlali kanaatinin oluşmadığı, yeniden yargılanma taleplerinin de karşılıksız kaldığını anlatıyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş olması ise infazı durdurmayacak.
Fenerbahçe’nin avukatları ve birçok hukukçu, 3 Temmuz sürecinde çok aktif bir görüntü sergilediler. İddialarını kamuoyu ile en geniş biçimde paylaştılar. Ne yazık ki bu yüksek sesli ve abartılı tutum, umdukları sonucu yaratmadı. Umutlar, hayal kırıklığına ve öfkeye dönüştü.
Bu öfkenin şampiyonluk sevinciyle dahi dineceğini sanmıyorum.
Evet, bu şampiyonluk çok acı!

Haberin Devamı

Önce “geçmiş olsun”!

Haberin Devamı

Pazar gecesi derbiden sonra Reyna’ya gitmişler. Gökhan’ın morali çok bozukmuş. Arkadaşları biraz “dağıtmanın” iyi geleceğini düşünmüşler ki eğlenceye “Bedroom”da devam etmeye karar vermişler. Sonrası bildiğiniz öykü... Beşiktaşlı Gökhan Töre, BJK İletişim Sorumlusu Can İpekçi, Kayserisporlu Taner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi sebebi bilinmeyen nedenle bir iş adamının açtığı ateş sonucu yaralandılar. Hepsine de öncelikle geçmiş olsun, diyelim. Kanı kaynayan bu sporculara söylenecek çok söz var da kısa keseyim: İkisi de aynı anlamı taşıyor ama, “Bedroom” yerine “Yatak odası”na gitseniz, uyusanız, dinlenseniz, daha iyi olurdu be çocuklar!

Haberin Devamı

Yarının şampiyonu: Defne Kurt

En acı şampiyonluk
Bu fotoğrafa iyi bakın. Bu adı unutmayın: Defne Kurt... 2001 doğumlu. TSYD havuzlarının prensesi. 50 metreden 1500 metreye kadar her mesafede, her stilde Türkiye rekorlarını yeniliyor, şampiyonluklar kazanıyor. Yüzmeye büyük yatırım yapan, Amerika’dan ünlü Bowman’ı getiren Federasyon, Dr. Orhan Mengi’nin yetiştirdiği bu yıldız sporcuya da sanırım ilgisiz kalmayacak. Ne olursa olsun, Türkiye geleceğin şampiyonunu umutla büyütüyor. Benden duyun istedim. Başarılar Defne!