Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bursaspor, UEFA Finansal Fair Play ilkeleri kapsamında, önümüzdeki dört yıl içinde Avrupa Kupaları’na katılma hakkı elde ettiği takdirde, bu hakkını kullanamayacak. Ödemesi gereken para cezasını yeni yılın ilk günlerinde ödemediği takdirde, cezanın iki yıla çıkma olasılığı da var.
Üzücü bir durum. Ama asla şaşırtıcı değil.
Süper Lig’in “Beşinci” Şampiyonu, Teknik Direktör Şenol Güneş ve futbolcularına hangi motivasyonu yaparak başarıyı arayacak? Dışa kapalı bir kulüp, sadece yurt içi organizasyonlardaki başarısıyla taraftarlarını ne kadar mutlu edebilir? Dahası, finansal olarak ödenebilir borç duvarlarını aşmış, yeni yatırımlarını da ancak yeni borçlarla planlamak zorunda kalan bir kulüp için yeni yapılan stat bir kurtuluş formülü oluşturabilir mi?
Futbolumuzun rahatsız eden soruları bunlar.
Sadece Bursaspor olsa, başının çaresine bakmasını bekleyebilirsiniz.
Süper Lig’deki 13 kulübün toplam 2 milyar TL borcu var. Bunlar, sadece genel kurullarında üyelere yaptıkları açıklamalardan elde edilen bor rakamları. Ortalama borç miktarı kulüp başına 211 milyon TL.
Sadece Gençlerbirliği’nin borcu olmadığını biliyoruz. Dört kulübün borç var ama, miktar bilinmiyor.
Futbol ekonomisinde uzmanlaşan Tuğrul Akşar dostumun, borç sarmalından çıkış için önerdiği formül, yine devlet kapısına dayanıyor.

Haberin Devamı

Devlet Baba çözebilir

Kulüpler Birliği, Futbol Federasyonu ve Davutoğlu Hükümeti’nin ilgili bakanları böyle bir çözüm konusunda uzlaşabilirse, Devlet Baba, 800-900 milyon dolar civarında 10 yıllık bir kredi havuzu oluşturarak çıkmazı sonlandırabilir. Akşar, “İlk üç yılı ödemesiz, uzun vadeli, düşük faizli krediyle bu görev zararları için özel bir yasa çıkartarak sorunu çözmek mümkün” diyor. Ancak, yeni oluşumda tıpkı BDDK gibi futbolun da finansal yapısını denetleyecek bir Profesyonel Spor Üst Kurulu oluşturmak zorunluluğuna değiniyor.
Uzun yıllar TFF Genel Sekreterliği yapmış Galatasaray’ın CEO’su olarak çalışmış Lutfi Arıboğan da Türkiye Futbol Federasyonu’nun tüm dönemlerde iyi niyetle kulüplere yardımcı olmak için çalıştığını, zaman zaman ulusal mali disiplin konusunda ertelemeler, yumuşak geçişler sağladığını, ancak bunun çok yararlı olmadığını söylüyor. Arıboğan, yeni bir üst kurulun, her şeyden önce popülist kararlar almadan özgür ve bağımsız denetim yapabileceğini, yaptırım uygulayabileceğini söylüyor.
Dün sabah bir ufuk turu yaparak Erdal Batmaz dostumu da aradım. Eski SPK üyesi ve bir dönem TFF’de mali sorumluluk üstlenmiş başkan yardımcısı olan Batmaz, yukarıdaki “Devlet Baba” çözümüne pek sıcak bakmıyor. Ona göre böyle bir nefes alma operasyonu, özerk futbolu gelecekte bir devlet kurumu haline getirebilir. Sivil amaçlarla sağlanan özerklik, siyaset kulvarına kayabilir. Borç sarmalından çıkış için sert ve kesin önerisi de şu: “Kulüplere bağlı sportif şirketlerin borsadan çıkması gerekir. Küçük yatırımcılar, gönül verdikleri renklere katkı sağlamak için hisse senedi alıyorlar. Ama bunun getirisi yok. Kulüpler, hemen her yıl çoğunluk hisselerinden küçük payları da satışa çıkararak geçici formüller peşinde koşuyor. Bu böyle devam edemez!” diyor.
Akıl için elbette birden fazla çözüm yolu var. Önemli olan o çözümleri ne kadar zor da olsa bulup cesaretle hayata geçirmek.
Erdal Batmaz, eninde sonunda kulüplerin o çözümü bulacağına inanıyor. Futbolu kurtarmak için Futbol Federasyonu dışında hiç bir otorite kuruma gerek olmadığının altını çiziyor.
Özetleyelim: Futbolumuzda kurnazlık dönemi bitti... Şimdi akıl dönemi kapıyı çalıyor!

Haberin Devamı

Onur, gurur ve hüzün

Haberin Devamı

Meslekte 50. yılımı kutlamak için sevgili eşim Nermin, kızlarım Kibele, Nilüfer ve Ayla ile benim hayat arkadaşlarım Mehmet Ayan, Fatih Kuşçu ve derneğimizin dinamosu sevgili Birgül Pullukçu’nun gerçekleştirdiği gizli operasyondan ancak bir gün önce haberim oldu.
Gurur dolu, eğlenceli, hoş bir gece geçirdik. Trafik yüzünden kendi geceme spor bir montla katılarak mahçup oldum. Ama en başta Halit Kıvanç ve Hıncal Uluç gibi ustalarla, başta Şansal Büyüka olmak üzere değerli meslektaşlarımın ve aile dostalarımın beni kutlaması, Mustafa Denizli, Fatih Terim, Önder Özen ve Yılmaz Vural gibi sevgili hocaların varlıklarıyla beni onurlandırması, eski bakan Fikret Ünlü, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay ve Beşiktaş Başkanı sayın Fikret Orman’ın geceyi aydınlatması beni çok mutlu etti. Dostum Erdal Batmaz da zihin açıcı şeyler söyledi.
Hepsine minnet ve teşekkürlerimi sunuyorum. Keşke Türk voleybolunun sembol ismi Cengiz Göllü de orada olsaydı. Ama Cengiz abi benim geceme değil, sonsuzluğa gitti. Nur içinde uyusun.

50 milyonluk sorgu

1 haftadan beri tartışmaların iddiaların ortasındayım. Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat’ın ‘Fethullah Grubu Yıldırım’dan 50 milyon istedi’ sözlerini bu köşede yayınladım. Kendi gözlemlerimle birlikte. Herkesin açıklama yapması için çağrıda bulundum... Öncelikle Galatasaray Başkanı’na teşekkür ederim. Sözlerinin arkasında durdu, beni doğruladı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım meseleyi sadece kişisel diyalog çerçevesinde ele alıp bu konuda bir konuşma yapmadığını açıkladı.
Asıl şaşırtıcı darbeyi meslektaşlarımdan yedim. Kimisi başkanın Galatasaray’a çıkarılan 41 milyonluk vergi borcu nedeniyle devlete göz kırptığını benim de bu duruma neden uyanamadığımı soruyor, kimisi yazıyı niye 17 Aralık gününe denk getirdiğimi. Bazısı da bana soruyor: ‘Aynı yazıyı ben yazsam ne derdin?’
Yeniden hatırlatmalıyım ki bu tartışmaların da olayların da dışındayım. Ne bir grubu aklamak peşindeyim ne de birilerini karalamak. Sadece gazeteci olduğumu, önemli bir mesajı bir kulüp başkanının ağzından yayınlamakla sade bir görev yaptığımı düşünüyorum. Aynı işi yapan meslektaşımı da sadece kutlardım.