Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Merhum Turgut Özal, gündemin sıkışıp sertleştiği ve yoğunlaştığı dönemlerde ortaya ilginç bir fikir atar, sonra da köşesine çekilirdi.
Hayatın akışı bir anda değişir, tartışma programları, gazete sayfaları ve köşeler Özal’ın yeni gündemiyle oluşurdu.
Özal’ın çevresindekilere sık sık bıyık altından gülerek şunları söylediği de anlatılır:
“-Oh,oh... Ortaya bir çikita muz attım. Bak ne güzel oynayıp oyalanıyorlar!”
Mehmet Ali Aydınlar da, Özal’ın eski yöntemiyle bir anda ortamı sarsan, gündemi değiştiren yeni bir muz attı önümüze...
İthal çikita mı, yoksa Anamur’un benciklisi mi, bilemiyorum. Ama önümüze atılan muzun “play-off’lu lig statüsü” olduğunu biliyorum.
Efendim, şike teşvik soruşturmasından ötürü ligler 5-6 haftalık bir gecikmeye uğradı ya, futbol paydaşlarının ortak kayıplarını karşılamak, düşen marka değerini (!) kurtarmak, heyecanı artırmak ve adaleti sağlamak adına, şampiyonu 34 haftalık maratonu ilk dörtte bitiren takımların kendi aralarında oynanacak maçlarla belirlemeleri öneriliyor.
Bu dahiyane fikir, Kulüpler Birliği, kulüp başkanları, yayıncı kuruluş ve federasyonun ağır toplarını buluşturan iftar sofrasında aç karnına hangi yaratıcı zekanın önerisi olarak ortaya atıldı, bilemiyorum.
Ama bugüne kadar böylesine gereksiz, akıl dışı, bu kadar antisportif bir öneriyle hiç karşılaşmadığımı biliyorum.
Yani siz transferinizi, sezon planlamanızı, oyun taktiğinizi ve hazırlık programınızı 34 haftalık MARATONA göre yapmışsınız. Türkiye Kupası’nda da eh işte en çok 5 maç oynamaya hazırsınız. Ama hayır, federasyonumuz ve yöneticilerimiz size 6 maçlık yeni bir SPRİNT (Süra’at koşusu) öneriyor. Koca maratonu birinci bitirmişsiniz. Şöyle rahat bir nefes alıp başarınızı kutlayacaksınız ama, bitmedi!.. Şampiyon mu olmak istiyorsunuz ? Aralarında 20 puan fark attığınız bir rakibinizin de bulunduğu ilk dört içindeki üç takımla yeniden oynayacaksınız. Haklı (ya da haksız) bir penaltı ile, sakar bir golle yenilmek de olası tabii... Böyle bir şey olursa, şansınıza, kaderinize küsün. Şampiyonluğu kaybettiniz. Artık önümüzdeki sezona bakacaksınız.
Bunun adı ne adalettir, ne kalite ve marka değeri yükseltmektir, ne de heyecan artırmaktır. Bunun adı adaletsizlik, kalitesizlik, markasızlık ve gerilimdir!
Sık sık tekrarladığımız “endüstriyel futbol” terimine bile yakışmayacak “bütünüyle ticari”, tümüyle asntisportif bir formüldür. Bugün bu önerinin üstüne atlayıp “Harika!” diyenlerin, yarın olası ilk uygulamada isyan edip kıyamet koparacağına da hazır olun!
İftar sofrasında sunulan “diş kirası”nın yaratıcı zeka sahipleri, acaba bu önerilerini ortaya atmadan önce teknik adamların görüşlerini aldılar mı?
Fatih Terim’i, Şenol Güneş’i ve Ersun Yanal’ı aradım dün.... Hiçbirinin görüşü alınmamış.
Sağolsunlar, görüşlerini de biliyorum. Buraya sadece kendi görüşlerimi yazdım. İftar sofrasına katılanlar, kendi antrenörlerine, federasyonun teknik adamlarına sorarlarsa, “sahanın içinden” gelen mesajı almış olurlar.
Ama nedense hiç kimsenin aklına gelmiyor, antrenörlerin ve futbolcuların görüşünü almak. Onlar kendi aralarında futbol iktidarını paylaşıyorlar ve paranın geleceği her öneriye adeta yapışıyorlar.
İşin medya boyutuna bakarsanız. İnanılmaz bir meslek ve vicdan körlüğüyle daha baştan “devrim” başlıklarını atan, ligin gerçekten “süper” olacağını adeta ramazan davulcusu gibi kontrolsüz dan-dunlarla manşetlere oturtanlar da bu yanlışa, günaha ve şark kurnazlığına teslim oluyorlar.
Olmaz ! Bu kadar teslimiyet ve ince hesapla spor gazeteciliği yapılmaz. Sporun onuru da mı yok arkadaşlar?

Haberin Devamı

Of, of... Play off

Haberin Devamı

Onun adı VoleyBaşkan
Erol Ünal Karabıyık’ı bundan böyle hep “VoleyBaşkan” diye selamlayalım. Tarihe bu adıyla kaydedelim.
Voleybolda öyle bir servis attı, öylesine sıçradı, o kadar muhteşem bloklar yaptı ve inanılmaz smaçlar sergiledi ki, bravo yani!
Her kararını akılla, bilimle, cesaretle aldı. Israrla, inançla uyguladı. Türk Voleybolu için hem salonlar inşa etti, hem otel yaptı, hem de sporcu ve antrenör yetiştirdi. Sağlam ilke kararları aldı. Yabancı sayısını 2+1’e indirdi, kıyametler koptu. Enyakın çalışma arkadaşları bile sırtından vurmaya kalktı, yıkılmadı dimdik ayakta durdu. Yılmadı, teslim olmadı, istifa etmedi.
Yıldız Kızlarımız, Voleybol Lisesi gibi çarpıcı bir projeyle II.Lig’de deneyim kazanıp Dünya Şampiyonu oldular. Antrenör Şahin Çatm a’yı,Dilara ve Damla Çakıroğlu başta, bütün evlatları kutluyorum.
Bugün sadece Türkiye’de değil,dünyada voleybol otoritelerinin tartıştığı bir konu var. Türk kadın takımının 2020’ede olimpiyat şampiyonluğu...
Nereden nereye uçurdun bizi...
Helal olsun VoleyBaşkan!

Haberin Devamı

Yunus Akgül, Adnan Gül
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül ile Gençlik Hizmetleri Daire Başkanı Adnan Gül, görevlerinden ayrıldılar. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Çelik’in farklı bir çalışma anlayışı var. Siyaseten kendi tercihlerine uygun bürokratlarla çalışmak istemesi doğaldır.
Ne var ki, iki değerli yöneticinin de hizmetlerine, adanmışlıklarına tanığım. Onların spor ve gençlik dışında bir alana kaydırılmalarına gönlüm razı olmaz. Yunus Akgül’ün özellikle Olimpiyat Oyunları ile ilgili etkin ve verimli çalışmaları şimdiden görülmeye başlandı. Örneğin atletizmde en az 10 sporcumuz barajı aşarak Londra’da yarışma hakkı elde ettiler. Yıl sonuna kadar bu sayının daha da artacağını biliyorum. Adnan Gül ise sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın gençliğine Türkiye’nin gönül pencerelerini açan bir kültür kahramanıydı.
İkisine de teşekkür borçluyuz.

Söz Hukuk’un
Aralarında Yunus Egemenoğlu gibi deneyimli bir hukukçunun da bulunduğu TFF, play off uygulamasını üç gün içinde hayata geçiriverdi.
İyi, ama bu karar hukukla, statüyle uyumlu mu ?
CAS Hakimi Kısmet Erkiner, statünün 19 Haziran’da ilan edildiğini, ligin aslında 5 Ağustos’ta başladığını (sonra ertelendiğini) söyleyerek hukuksal bir itirazda bulunuyor: “Play off bu yıl uygulanamaz. Ancak 2012-2013 sezonunda uygulanabilir. Bu yıl uygulamaya konursa, Tahkim Kurulu’na yapılacak bir başvuru ile iptal kararı çıkabilir!”
Anlaşılan o ki işin bu tarafı ya kimsenin aklına gelmedi, ya da kitaba uygun sihirli (!?) bir formül bulundu.
Göreceğiz.