Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Süleyman Seba’ya adanmış sezonun son haftasına girdik. Şampiyon belli, Şampiyonlar Ligi’ne katılacak takımlar belli. UEFA Avrupa Ligi’ne katılacak yolcular da biliniyor, PTT 1.Lig’e gidecek olanlar da.

Her sezonun sonunda gündelik coşkuların ya da kederlerin ötesine geçerek ders çıkarmak gerekiyor. Bu sezondan alabileceğimiz en büyük ders, hakem hatalarının gelecek adına kaygı yaratacak biçimde tavan yapmasıdır, bu hastalığın mutlaka tedavi edilmesi gereğidir.

Zekeriya Alp’in sağladığı hakem ücretlerindeki artışa, Yusuf Namoğlu’nun başlattığı “profesyonel hakemlik” sürecine rağmen MHK, maalesef sahadaki oyunla hakem kararları arasında bir uyum sağlayamamıştır.

Haberin Devamı

Verilen verilmeyen penaltılar, bazılarına acımasızca çıkan kartlar, bazılarına bir türlü gösterilemeyen kartlar, futboldaki adalet kavramını yaralamış, zedelemiştir. Kuralları, ölçüleri, standartları belli olan şu masum ve güzel oyun, çoğumuza göre büyük bir komplo senaryosunun uygulama alanına dönüştürülmüştür. Elbette bu bir algıdır. Yüzde yüz gerçeği yansıtmaz ama oyunu karartmaya yeter!

Namoğlu başkanlığındaki MHK, Süper Lig’de dar bir hakem havuzu kullandı. FIFA kokartlıların da aralarında olduğu 11 hakem 180 maçın 147’sinde görev alırken geri kalan 12 hakem toplamda sadece 33 maç yönetti. Süper Lig ve PTT 1. Lig’de görev yapacak hakem sayısı 42. Ne var ki kadrodaki hakemlerden 19’u bu sezon tek maç bile yönetemedi. Namoğlu ve MHK yöneticilerine sormak gerekmez mi: Havuzu bu kadar dar tutarak hata yapan hakemleri korumuş olmuyor musunuz? 19 hakemi hem kadroda tutmak, hem de görevsiz bırakmak nasıl açıklanabilir?

Burada tek tek maç dökümü çıkararak hakemler için bir günah listesi oluşturacak değilim. Ama şunu da unutmayalım: Şampiyonluk yarışında bazı takımlar en kritik maçlarda hak ettikleri penaltıları atamadılar, hakemler “devam” kararı verdi. Aynı kalıptan çıkan küfürle bir futbolcu kırmızı kart görürken, başka bir futbolcuya ceza verme gereği duyulmadı, bir tek “aferin” denmedi.

MHK ile Hollandalı Eğitimci Jaap Uilenberg arasındaki ilişkiler de hakem kararlarını etkiledi. Uilenberg’in sezon başında “risk almayın, oyunu kızıştırmayın” uyarısıyla faul için öten düdük sayısı 30-40’lardan 47-48’lere yükseldi. Namoğlu’nun göreve başlamasından sonra Uilenberg’in görev alanı seminerlerle sınırlı kaldı, etkisi azaltıldı. Görev süresi dolan Uilenberg için MHK’nın Haziran’daki TFF seçimini beklediğini öğrendim. Kongreden sonra sözleşmesinin yenilenip yenilenmemesi konusunda karar verilecek.

Haberin Devamı

Bana göre yılın en çok hata yapan hakemi Bülent Yıldırım’dı. Tesadüfe bakın ki en çok maç (17) yöneten de o olmuş. Yılın en başarılı hakemi diyebileceğim Ali Palabıyık 16 maçta görev almış. Halis Özkahya, Hüseyin Göçek, Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus 15’er maç yönetmişler. Mete Kalkavan ve M.Kamil Abitoğlu 14’er, Özgür Yankaya ve Tolga Özkalfa 9’ar, Barış Şimşek 8 maçta düdük çalmış.

Namoğlu’nun tercihleri anlaşılan o ki hakemleri çok yormuş...

Eh bu kadar yorgunlukla da bunca hata normal!

Milli maçlar: Yine yayın sorunu

Haberin Devamı

Buradan yine uyarayım. Milli Takım, 8 Haziran’da Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda Bulgaristan’la özel bir maç yapacak. Sonra da 12 Haziran’daki resmi maç için Kazakistan’a uçacak. Maçların yayıncı kuruluşu Show Tv... Ne var ki TMSF yönetimindeki Show Tv, sanki gündemde böyle bir maç yokmuş gibi bir tavır takınıyor. Maçı yayınlama niyetlerinin olmadığını biliyoruz. Maç günü gelip çatmadan uyarmak isterim. Tıpkı Hollanda maçında olduğu gibi, birileri düğmeye basmazsa, bu maçlar da tehlikede. UEFA, TFF elbette duyarlılıkla bu durumu değerlendirecektir. Ancak işi hep son dakikaya, bir kişinin müdahalesine bırakmak Türkiye gibi bir ülkeye ne kadar yakışır, siz karar verin!

Duygun Başkan’a saygı

Duygun Yarsuvat, Galatasaray’ı tüm sorunlarıyla bir “emanetçi” olarak devraldı. Parasal sorunları dürüst ve adil davranarak aşmaya çalıştılar. Rekabet ortamını kirletmeden, tüm rakiplerine karşı saygılı davranıp yarışı sürdürdüler. Bunlar bir yana, beni en çok etkileyen Duygun Yarsuvat’ın tevazu sahibi, olgun, gün görmüş bir hukukçu, spor adamı kişiliğiyle herkese güven vermesiydi. Sporumuzda unutulmuş dostluğu, espriyi, nezaketi hatırlatarak, örnekleyerek nöbetini tamamlıyor.

Onu ödüllendirmeye kalksak, dört yıldız da yetmez!

Gökyüzündeki bütün yıldızlar senin olsun Duygun başkanım!

GÖLGEDEKİ KAHRAMAN: HAKAN

Soğukkanlı, tepkisiz ve sakin hali bazen rahatsız edicidir. Ama o, görev aldığı her maçta takımını da arkadaşlarını da rahatlatmıştır. Gerektiğinde (Bu sezon Gaziantep maçında olduğu gibi) en beklenmedik anda attığı golle maçı almıştır. Kariyeri sadakatla, sorumlulukla tanımlanabilecek Hakan Balta’nın Galatasaray kadrosunda gölgedeki kahramanların başında olduğunu unutmayalım... Alkıştan ve saygıdan ona da kocaman bir pay ayıralım!

DUYDUM Kİ

Beşiktaşlı Gökhan Töre, alacaklarının peşine düştüğü için gözden düşmüş... Tolgay Arslan da kirasını ödeyemediğinden ev sahibinin tahliye talebiyle karşılaşmış. Peki Beşiktaş şampiyonluğu neden kaybetti? Soru da gereksiz, analiz de!