Bertan Kaya

Bertan Kaya

bertan.kaya@hotmail.com

Tüm Yazıları

Sivasspor maçı öncesi bir taksiye bindim. Taksici kardeşimiz sıkı Fenerbahçe’ li bir genç. Taraftar gruplarından bir tanesine mensup. Fenerbahçe maçı oldu mu, direksiyonu bırakırım, mabede koşarım diyor. Yazılarımı da düzenli olarak takip ediyormuş. Bugün neden koşmadın diyorum, bu sezon bıraktım diyor. Kızgınım.

Neden kızgın olduğunu sorduğumuzda, çok sevdiği Aziz Başkan’ ın sezon başı kararını beğenmediğini belirtiyor. Hadi onu geçtik, İsmail Kartal’ ın oynattığı futbol bizleri çok mutsuz ediyor. Bu kadar yıldızdan oluşan bir kadro böyle mi oynatılıyor diyor.

Haberin Devamı

İşte tam da burada bir tespit yapmak lazım. Sevgili kardeşimiz ile Aziz Yıldırım ve İsmail Kartal konularında aynı fikirdeyim. Yazılarımı takip eden bilir.

Öte yandan Fenerbahçe’ nin bir yıldızlar topluluğu olduğuna inanmıyorum. Fenerbahçe’ nin hiç bir yerli ve yabancı futbolcusu bugün bırakın dünyayı, Avrupa çapında yıldız sayılmıyor. Hiçbiri Avrupa’ nın ciddi ekiplerinden önemli teklifler almıyor. Yaşları futbol için bir hayli ileri. Caner Erkin dışında hiç birinde yurt dışında kalbur üstü bir takımda oynama ihtimali yok. Caner’ in teknik ve fizik olarak ehil hocaların elinde daha bir farklı olacağı, daha profesyonel ortamlarda işini daha ciddiye alacağı kesin. Kısaca Caner hariç gelecek vaat eden, yıldız potansiyeli ve kumaşına sahip biri yok.

Bu Fenerbahçe maçların içinde 15- 20 dk kadar tempo yapabiliyor. Geçen sezon tempo 40 dakikaları buluyordu. Aynı kadro iki sene daha kalsın, sahada 5 dakika tempo ya yapılır ya yapılmaz. Gökhan, Meireles, Emre, Mehmet Topal ve Kuyt’ ın biraz yaştan, biraz da iyi çalıştırılmamaktan olduğunu tahmin ediyorum, bu sezondan sonra düşüş içinde olacakları da kesin.

Kısaca taksici kardeşim gibi düşünenler var ise söyleyeyim; bu takımda yıldız falan yok. Ne taraftarı, ne kendimizi ne de başkalarını kandırmayalım. Fenerbahçe Türkiye ligi için kalbur üstü, Avrupa arenası için sıradan bir takım. Takım içinde hiç bir futbolcunun dikine gitme, adam eksiltme, isabetli uzun pas verme ve ekstra bir oyun zekası yok. Fenerbahçe sadece rakiplerinden fazla koşabildiği maçlarda, pozisyona girebilen bir takım oldu. Çünkü bireysel beceri ve takım zekası düşük. Pas hataları inanılmaz boyutta. Saha içi ofansif yardımlaşma, boş alanlara kaçma ve yakın pas alışverişleri yok. Sadece savunmada bir hareketlilik ve maçın bazı anlarında göstermelik bir pres. Pas organizasyonu çok yavaş. Yana ve geriye paslar ağırlıkta. Top kanatlara gittiğinde kanatlardan ileri ve ceza sahası içine yönelik aksiyonlara dönüşmüyor. Gerisin geri orta sahaya dönüyor. Çünkü bekler ve açıklar fizik olarak iyi değiller.

Haberin Devamı

Sivasspor maçı Fenerbahçe taraftarının bir kısmını çok heyecanlandırdı. 4-1 dünyanın her yerinde iyi skor. Ancak bu futbol, bu tempo, bu mücadele umut vermiyor.

Bu maçta oyunun defansif yönünde de aksamalar devam etti. Sivasspor, gardı düşmüş, bitkin boksör gibiydi. Sanıyorum dün geceki futbolları ile ligdeki birkaç takım hariç herkese kaybederlerdi. Carlos’ un bir oyun sistemi, bir felsefesi yok. Ben açık futbol oynayacağım demek, dünkü gibi bloklar arası kopukluk, saha içinde başıboşluk demek değildir. Atıf dışında birşey yapan yoktu. O Atıf ki, dün çok da iyi olmamasına rağmen, halen neden büyük takımların radarına girmez anlamak mümkün değil. Aziz Yıldırım, Diego yerine Atıf’ ı almış olsa, Atıf’ ın şu formsuz ve sistemsiz takımda en az 4 gol, 4 asisti vardı.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’ nin sistemi ne, felsefesi ne, taktiği ne, sahada hücum stratejisi ne bunu anlamak mümkün değil. Olay 4-2-3-1 deyip geçiştirilecek kadar basit değil. Bekler sürekli içe kat eder, Sow ve Kuyt saha içinde birbirlerine çarpacak kadar yakınlaşır, Emenike orta sahada gezinir. Bekir orta sahanın ilerisine çıkıp durur. Mehmet Topal, iki stoper arasında oynar. Böyle bir sistemsizlik Aragones döneminde bile olmadı.

Fenerbahçe’ de Başkan’ ın da, Kartal’ ın da, futbolcuların da, taraftarların bir kısmının da umudu devre arası. Devre arası bir şey olacak ve sihirli bir değnek ile işler düzelecek inancı hakim. Herkes oraya kilitlenmiş durumda. Devre arası, İsmail hocanın, bir futbol ve mantalite devrimi yapması lazım. Futbolcuya göre sistem olmaz. Sisteme göre futbolcu olur. Fenerbahçe’ de futbolcuların krallığı var. İpler onların elinde olduğu sürece, sahada bu rahat ve kaygısız futbolu izlemeye devam ederiz.

İsmail Hoca ya ipleri yeniden eline alacak ve bazı hamleleri yapmaktan korkmayacak, ya da bu sezon kesin olarak kayıp olacak. İddia ediyorum dün gece rakip Bursaspor ya da Başakşehir olsa idi, Fenerbahçe iki fark yerdi.

İsmail Kartal’ ın Emenike’ yi kazanma çabaları da artık kabak tadı veriyor. Emenike bence psikolojik ve fiziksel olarak Fenerbahçe defterini kapatmış gözüküyor. Onda ısrar etmek anlamsız. Devre arası yollanması ve yerine daha genç bir hedef santrafor alınması Fenerbahçe’ nin iç dengeleri açısından önemli.

Herkes Fenerbahçe’nin zor deplasmanları geçtiğini ve ikinci yarı işlerin daha kolay olacağını düşünüyor. Ben aksini, düşünüyorum. Fenerbahçe’ nin bu Beşiktaş’ ı, giderek daha da kendisini bulacak Galatasaray’ ı veya Yanal ile bir çıkış yakalayacağını beklediğimiz (kısa vadeye bakmayın aldatıcı olur) Trabzonspor’ u ya da Şenol Haca’ nın dirençli Bursaspor’ unu iç sahada kolaylıkla yeneceğini “futbolu gerçekten bilen” kim iddia edebilir? Bunlar çantada keklik mi?

İç sahaymış, deplasmanmış geçiniz. Dün gece 4-1 kazanmış olmasına rağmen, bu Fenerbahçe, bu futbolu ile asla doğru yolda değil.

İşler kötü giderken herkes eleştirir, mesele işler iyi giderken taşın altına elini sokmak, gelecek tepkilere rağmen doğruları söylemektir. Bugün medyayı şöyle bir taradım, bir iki spor yazarı hariç tehlikeye işaret eden yok. Kazanırken övelim, kaybederken, işler kötü giderken nasılsa çullanırız anlayışı hakim. Hatta öyle yorumcu arkadaşlar var ki sanırsın Fenerbahçe Barcelona! Böyle olmaz. Şahsi kazanımlar için taraftara şirin gözükmeye gerek yok. Sana o köşe şirin gözükmen, yağ çekmen ya da olmayanı var gibi göstermen için verilmiyor. İşinize birazcık saygı duyun. Bu ya futbol bilmemekten, ya da tarafar nezdinde kötü olmama isteğinden kaynaklanıyor. Sahadaki oyun ortada. Taraftara umut tacirliği yapmayın!

Kimse kendini kandırmasın, taraftar maça gelmiyor ise taksici kardeşimizin izah ettiği sebep ile gelmiyor. Keyif almadığı için gelmiyor. Durum bu kadar açık ve net.