Skorer Bir şampiyonun GÖZYAŞLARI

Bir şampiyonun GÖZYAŞLARI

17.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir şampiyonun GÖZYAŞLARI

Bir şampiyonun GÖZYAŞLARI


Unutulmaz pehlivan Hasan Gemici, Türk sporunun kronik hastalığı olan vefasızlık mikrobuna yakalandı


HELSİNKİ'de olimpiyat minderinde "şampiyon" unvanıyla yukarı kalkan kolları, artık pençesine düştüğü amansız hastalık nedeniyle bitkin... Yüzünde yıllardır çektiği acıların hüznü, sözlerinde boş vaatlerin bezginliği var Hasan Gemici'nin.
Bir zamanların rüzgar gibi gelip geçtiği minderin yenilmez pehlivanının sırtını rakipleri değil, hastalık yere getirmiş. Önce kalbi teklemiş, daha sonra da böbrekleri iflas etmiş. Şampiyonun dramı boşuna değil. Sağlığını bozan mikroba, Türk sporunun "kronik" hastalığı "vefasızlık" mikrobuna yakalanmış. İzmit'te Maruf Hemodiyaliz Merkezi'nin özel ilgisiyle haftada üç gün diyalize girerek hayatını sürdürebilen Gemici, hasta yatağında cümlelerin çoğuna 70 yılın ardından ya pişmanlığın "keşke"si ya da herşeye rağmen var olan umudun "belki"si ile başlıyor:
"Yıllar şampiyonluklarla birlikte bizi de unutturdu. Bir köşeye atıldık. Şimdiki gibi bize öyle evler, arabalar vermediler. Sadece sırtımızı sıvazladılar. Yaşar Doğu beni Ankara'ya davet etmişti. Beni İzmit'ten bırakmadılar. Gitseydim belki durumum farklı olurdu"...
Acı dolu yılların bu noktaya getirdiği Gemici, parıltılı güreş kariyerinden çok uzakta yediği darbeleri anlatıyor:
"Sakatlanarak güreşten koptuktan sonra uzun yıllar çalıştım. Emekli olduktan sonra bir maaşa bakar oldum. Beden Terbiyesi'nden bağlanan sporcu maaşı da "sen iki maaş birden alamazın" diyerek kesildi. Üstüne üstlük bir de yok canımızdan ceza ödedik. Şeker hastası olan eşimle birlikte beş çocuk büyüttük. Hepsi işçi veya memur. Kendilerini zor geçindiriyorlar. İyice borca battık. Komşuların yüzüne bakamaz olduk. Sonra hastalandım. İki ay önce ölümden döndüm. Şimdi her nefes için şükrediyorum"
Hasan Gemici, yardım elini uzatanları da unutmuyor. 50 yıldır bir yastığa baş koyduğu Nezahat hanımla oturduğu iki göz odalı evini veren Belediye Başkanı Sefa Sirmen ile Vali Memduh Oğuz ve Rektör Baki Komsuoğlu'na minnet duyuyor.
Şimdi Hasan Pehlivan'ın bütün umudu Devlet Sporculuğu kanununda, yıllar önce "bir haftada çıkacak" denilen kanun hala mecliste, Gemici de evinde gün sayıyor. Fakat ne acıdır ki, 70 milyonluk Türkiye'nin 75. yılında topu topu 19 sporcunun layık görüldüğü bu büyük unvanı Gemici, vereceği "onur" için değil, bağlanacak "maaş" için bekliyor.

Kılçık'ın mimarı

1927 doğumlu olan şampiyon sporcumuz, güreşe İzmit'te başladı ve orada yetişip parladı. 52 kiloda yurtiçinde birçok şampiyonlukları bulunan güreşçimiz, 1951 yılında Mısır'ın İskenderiye kentinde yapılan Akdeniz Oyunları'nda ülkemize altın madalya kazandırdı. Japonya'ya giderek orada da başarılı sonuçlar aldı. En büyük başarısını 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunları'nda yine 52 kiloda altın madalyaya ulaşarak elde etti. Sakin ve zeki bir güreşçi olarak tanınan Gemici, üstün tekniği ile geliştirdiği kendisine ait "kılçık veya yılan dolaması" adıyla bilinen oyunuyla da minderlerde nam saldı, birçok rakibini literatüre "gemici oyunu" olarak geçen bu taktikle mindere yapıştırdı. Sakatlığı nedeniyle 28 yaşında minderden kopmak zorunda kaldı. Gemici, Türk sporuna üstün hizmetlerinden dolayı Cumhurbaşkanı Demirel tarafından da Üstün Hizmet madalyasıyla ödüllendirildi.