Galatasaray "Denizli'nin bildiği şeyler mi var?"

"Denizli'nin bildiği şeyler mi var?"

16.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ben Mete Kalkavan’ın sonucu etkileyen, Galatasaray’ın hızını kesen öyle bariz doğramalarını görmedim. Denizli’nin “İleride beni başka şeyler söylemeye mecbur bırakmasınlar” demesinin altında ne yatıyor? Denizli’nin bildiği şeyler mi var?

Denizlinin bildiği şeyler mi var

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi’nde yola devam etmenin mutluluğunu yaşayamadan Beşiktaş yenilgisinin ağırlığı altında ezildi. Yeni bir hocası vardı, yeni bir zihniyet görevdeydi ve yeni ufuklara daha net bakabilme adına böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyulmuştu. Ne var ki, Mustafa Denizli’nin öğrencileri, Şenol Güneş’in önderliğindeki lidere kafa tutamadı.

9 puanlık fark, kamuoyunun söylediği gibi, “Havlu atma mı?”, yoksa Mustafa Denizli’nin söylediği gibi kolay mı?
Sevgili Bilal, Beşiktaş’la 9, Fenerbahçe ile 8 puanı kapatmak kolay olmaz, ama olay olur. Şu unutulmasın, Galatasaray iyi oynamıyor, içi boşalmış gibi, futbol öfkesi yok... Kendinden 9 puan önde olan Beşiktaş çok iyi oynuyor, 8 puan fark yapan Fenerbahçe çok iyi mücadele ediyor. Önce Galatasaray toparlanacak, sonra Beşiktaş ve Fenerbahçe duracak, gerileyecek. Bunların hepsinin bir arada olması çok kolay değil... Üstelik önünde bir değil, iki rakibin var. İkinci yarıda Beşiktaş ile Fenerbahçe, Aslantepe’ye gidiyor, bu Galatasaray’a avantaj sağlar ama sadece bu avantaj öndeki ikiliyi yakalamaya yetmez.

Haberin Devamı

Siz de Mustafa Denizli gibi yıllardır futbolun içinde olan bir spor adamısınız. Hakikaten Denizli ve Selçuk İnan’ın söylediği “Lime lime etme”, “Kıymık kıymık kıyma” gördünüz mü?
Ben Mete Kalkavan’ın sonucu etkileyen, Galatasaray’ın hızını kesen öyle bariz doğramalarını görmedim. Belki de son yirmi dakikada takdir haklarında ciddi hatalar yaptı ama, Galatasaray bu maçta hakemi hataya zorlayacak bir pozisyon bile yaratamadı. Ancak Mustafa Denizli’nin “ileride başka şeyler söylemeye beni mecbur bırakmasınlar” demesinin altında ne yatıyor? Denizli’nin bildiği şeyler mi var? Çünkü tanıdığımız Denizli, hakem için konuşmaz, hele böyle hiç konuşmaz. İkincisi Selçuk üç defa cezalı duruma düşüyor, üçünde de Mete Kalkavan var. Bu da çok büyük bir rastlantı... Selçuk’a gösterdiği sarı yanlıştı ama, daha önce, 43. dakikada bir başka pozisyonda sarıyı gösterebilirdi.

Galatasaray Yönetimi ve futbolcularla taraftar arasında kan uyuşmazlığı olduğu bir gerçek... Gelecek iyi sonuçlar bu küskünlüğü geride bırakır mı?
İyi sonuçlar her türlü yarayı sarar, sarmalar. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ancak Galatasaray seyircisi haklı olarak savaşan, boğuşan bir Galatasaray istiyor. Teslim olmaya hazır, futbol öfkesini yitirmiş bir takımı sahada görmek istemiyor. Galatasaray’ın futbol öfkesi, rakibe, oyuna, sonuca tepkisi sanki sıfırlanmış gibi... Seyirci, sonuçtan çok, bu teslimiyete kızıyor.

Haberin Devamı

Bir teknik adam, bu kadar yalnız bırakılır mı? Futbolcuları izle, rakibin durumuna bak, raporları tut. Neredeyse Florya’da temizliği de Mustafa Hoca yapacak! Mustafa Denizli’nin hepsinin altından kalkması mümkün mü? Denizli’nin yardımcıları konusunda bir sıkıntı mı var acaba?
Mustafa Hoca yalnızlığı sever. Florya’da bir düzen kurulacaksa, bunu zaten kendisi kurar. Bilirsiniz, hoca oldum olası antrenman tesislerinde ve antrenmanlarda ne başkan ister, ne yönetici... Hoca zor günlerin adamıdır. Benim bildiğim orta sahaya, sol ön kenara ve sağ beke çok önemli üç oyuncu almayı planlıyor. Belki çok önemli bir golcü bile... İşin rengi o zaman değişir. Buna rağmen Hoca’nın engin deneyimine ve kariyerine rağmen Galatasaray’ın işi zor...

Haberin Devamı

Avrupa’ya yakışıyordu

Beşiktaş keşke Avrupa’da devam etseydi... Ama bu eleniş lig yarışında Beşiktaş’a elbette avantaj sağlar. Rakipleri üçer gün ara ile sıkı maçlar oynarken, Beşiktaş haftadan haftaya oynayacak.

Avrupa gazisi Beşiktaş, o arzulu futbolundan hiçbir şey kaybetmiyor. Orta sahasıyla forvetinin uyumu, tüm futbolcuların yanlış yapsa bile iyi niyetli tavrı, Kartal’daki negatif etkenleri bir bir ortadan kaldırıyor.

Ancak Tolga Zengin konusunda sıkıntılar olduğu bir gerçek. Şenol Güneş her ne kadar medyayı iyi niyet yoksunu olarak değerlendirse de, maç günü ortaya çıkan bir “bel ağrısı” hiç mi şüphe çekmiyor?
Sevgili Bilal, haklısın... Maç günü ortaya çıkan bel ağrısı kamuoyuna çok da inandırıcı gelmedi. Ama “Kol kırılır yen içinde kalır...” Beşiktaş’ın bu açıklamayı yapması doğal... Ancak linç kültürünün bu kadar geliştiği ülkemizde Tolga’nın bundan sonra işi çok zor... Günay’ın goldeki hatasını Tolga’ya fatura edenler bile var.

Haberin Devamı

Geçen hafta konuşmayalım dedik ama bu hafta gerçekle yüz yüze geldik. Fenerbahçe ve Galatasaray, Avrupa’yı düşünürken, Beşiktaş lige biraz daha fazla odaklanıp rakipleri karşısında avantaj sağlar mı?
Beşiktaş keşke Avrupa’da devam etseydi... Ama bu eleniş lig yarışında Beşiktaş’a elbette avantaj sağlar... Rakipleri üçer gün ara ile sıkı maçlar oynarken, Beşiktaş haftadan haftaya oynayacak. Şurası kesin: Lige yakışan Beşiktaş, Avrupa’ya da çok yakışıyordu. Devam etse de zorlanır ama bu yükün altından kalkardı.

İki zengin kulübe

Kartal’ın en büyük avantajı olarak nitelendirilen “Birinci sınıf yedek kulübesi” yine maharetini gösterdi. Gökhan Töre girer girmez işi bitirdi. Kaleye bir takviye şart gibi görünüyor. Diğer mevkiler konusunda sizce bir sıkıntı var mı?
Beşiktaş kalesine takviye elbette şart... Zaten Cenk’in gönderilmesi hataydı. “Gitmeyi kendi istedi” dediler. Anlatacaksın, ikna edeceksin, kalmasını sağlayacaksın. Bir kalecinin dışında mutlaka iyi bir stoper de şart... Ersan üç maç oynamadı, savunmanın nasıl sallandığını gördük. Başkasına gerek yok... Bugün kulübeden oyuna girip sonuca katkı yapacak çok zengin iki kulübe var... Biri Beşiktaş’ta, diğeri Fenerbahçe’de...

Pek hayra yormadım!

Pereira’nın bu son çıkışı bana çok sert geldi. Sanki bir tavır almış gibi... Acaba maçın devre arasında ya da sonunda soyunma odasında hocanın canını sıkan bir şey mi oldu diye düşünmedim desem yalan olur.

Avrupa’da yoluna devam eden Fenerbahçe’yi ligde Başakşehir de durduramadı. Özellikle fazla ortalıkta görünmeyen Nani, bir çıktı, pir çıktı.

Portekizli futbolcunun, oyun içinde istikrarı yok. Bilmem aynı fikirde misiniz?
Bilal, Nani öyle bir grafik çiziyor, ya da öyle goller atıyor ki, tam bir “Atsan atılmaz, satsan satılmaz” durumu... Son Başakşehir maçında taraftarlar bile homurdanmaya başlamışken attığı golle takımını yine kurtardı. Ama kabul edelim ki o gol dakikasına kadar da adeta takımını bir eksik bıraktı. Nani gibi bir kariyerin belli bir istikrarı yakalaması ve takımını taşıması gerekiyor.

Pereira, Aziz Yıldırım’dan bir müdahale gelmesi durumunda çekip gideceğini söyledi. Bu ne kadar gerçekçi? Daha doğrusu bir başkanın teknik heyete karışma hakkı var mı?
Bir başkanın, teknik direktörüne görüşlerini aktarmasını, eleştirilerini yapmasını son derece normal bulurum. Ama bu müdahaleye dönüp “Onu çıkart, bunu oynat” durumuna dönerse, kişilikli ve kariyerli hiçbir hoca bu müdahaleyi kabul etmez... Ancak Pereira’nın bu son çıkışı bana çok sert geldi. Sanki bir tavır almış gibi... Acaba maçın devre arasında ya da sonunda soyunma odasında hocanın canını sıkan bir şey mi oldu diye düşünmedim desem yalan olur. Zaten görüyoruz ki, Başkan son haftalarda sanki kontrolü ele almış gibi... Belki de içerde bir “kısa devre”, bir “kontak atması” oldu. Ama hocanın bu sert çıkışını pek de hayra yorumlamadığımı söylemeliyim. Ayrıca hücum bölgesini yetersiz bulması ve bunu basın toplantısında gazetecilerle paylaşması da bana ilginç geldi.

Eleştirilen Diego yedekte, Ozan 11’de... Doğru mu?
Ozan Tufan hep oynasın istiyoruz ama Başakşehir maçında kendine verilen şansı iyi kullanamadı. Şimdi Alper de sakatlandığına göre ve Markoviç’in dışında hücuma giderken adam eksilten futbolcu olmadığına göre, beğensen de, beğenmesen de Diego öne çıkıyor. Ben oyundan çıkarken Fernandao’nun tavırlarını anlamadım. Ne oynadın da kızıyorsun kardeşim... Oyunda kaldığın süreyi bir izle bakalım, tavır yapacak halin kalırsa sonra yap...

İki mağdurdan biri Trabzon

Çaykur Rize-Trabzonspor maçı bir garip geçti. Bordo-mavililer, belki de iyi denebilecek futbolun karşılığında kalesinde üç gol gördü. Verilen ve verilmeyen pozisyonlar havada uçuştu.

Buna rağmen Trabzonspor Yönetimi, çok ılımlı bir mesaj yayınladı ve TFF’yi göreve çağırdı. Sezon başında böyle yapıcı olunabilse Karadeniz ekibinin konumu değişir miydi?
Trabzonspor Yönetimi’nin bu çağdaş üslubu sonuçları değiştirmese bile, Trabzonspor’un saygınlığına, itibarına çok ciddi katkı yapar. Ancak şurası kesin... Bu 15. hafta sonunda hakemlerden herkes ağlıyor ama ortada çok ciddi iki mağdur var; Biri Trabzonspor, diğeri Kasımpaşa... Ben her şeyi çok gördüm de üç dakika içinde çok net üç penaltının verilmeyişini ilk kez gördüm. Üstelik bu farklı yenilgiye rağmen, özellikle ilk yarıda Trabzonspor’un son derece etkili, coşkulu, baskılı oynadığını söylemeliyim.

Haftanın takımı: Beşiktaş, Osmanlıspor, Antalyaspor
Haftanın teknik direktörü: Şenol Güneş (Beşiktaş), Mustafa Reşit Akçay (Osmanlıspor), Mutlu Topçu (Gaziantepspor)
Haftanın futbolcusu: Charles Itandje (Çaykur Rizespor), İsmail Köybaşı (Beşiktaş), Musa Çağıran (Osmanlıspor), Eren Derdiyok (Kasımpaşa)
Haftanın hakemi: Halis Özkahya (Bursaspor-Osmanlıspor)