Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu mudur kadim Galatasaray zekası?.. Böyle midir Galatasaray’ın sorunları halletme tarzı?

“Velinimetin” Devlet ile haksız ve kaybedeceğin belli bir inatlaşma yaratıp, kibarca halledilme olasılıklarını ortadan kaldırmak ve sonunda hem para verip hem rezalet yaşamak...

Düşman kazanmak, nankör diye yaftalanmak da cabası.

Şabalak bir vergi mükellefi yapsa tamam da Galatasaray’a yakışır mı?

Sonuçta Arena çatısı yapılmadan çatladı. Sahi... Bayram Değil, seyran değil “eniştem niye çatıya çıktı”!..

***

Açık söylüyorum, Arena’nın çatısını yaptırma sorumluluğunun Galatasaray’a düştüğünü bilmek için yönetici falan olmaya gerek yok.

Haberin Devamı

Bana sorsalar söylerdim.

Sayın Adnan Polat ile başkanlığı döneminde -sonradan zerre kadar kıymeti bilinmeyecek Arena uğraşı içinde - konuşmuş ve “Toki çatıyı açık bıraktı, niye zorlamıyorsunuz” diye sormuştum.

“Biz rica ettik, çatı yerine sözleşmede bizim üzerimize düşenleri yapması için. Paramız yok. Olunca çatıyı kapatırız diye anlaştık” yanıtı aldım.

Galatasaray’ın en büyük projesindeki bu gelişmeleri ben biliyorum, Galatasaray’ı yönetmeye talip olanlar bilmiyor mu?

***

Yani bugün çıkıp “Çatıyı yaptırmak Devlet’in işi” iddiası, Devlet’i iki defa tufaya getirmek veya tevessül etmek değil mi?

Yer mi bunu Devlet?

Zaten kendinin olmayan stadı verip yerine yenisini yaptırmışsın.

“Aman çatıyı yapma, onun yerine stadı dekore et de maç oynayalım” demişsin.

Anahtar teslim stada geçmişsin...

“Gel çatıyı yap”!..

Hem de “posta koyarak”!..

***

Aldı cevabını oturdu aşağı Galatasaray’ı yönetenler.

Davalara yeni bir dava eklendi şimdilik; kesin kaybederler.

Galiba Galatasaray yöneticisi sayın Sedat Doğan, bir özgüven patlaması yaşıyor şu günlerde.

Ya da Galatasaray’ın “başka planları var” Sedat Doğan kendini feda ediyor.

Çatı da yapılır ama haksız hukuksuz agresif tavırlarla beş kuruş fayda sağlayamadığı halde ortalığı bulandırmak yakışmıyor Galatasaray’a.

Yarım Fenerbahçe

Süper Lig’e başlarken bir “kaza” geçirmiş Fenerbahçe... Kaza, çünkü hemen toparlamış. Sonraki 14 hafta bir daha yenilgi yüzü görmemiş.
Eee makine mi bu?
Hiç yenilmeyen takım olur mu?
Karabükspor karşısında koskoca ilk yarının ikinci mağlubiyetini almış hepi topu. Fenerbahçe’yi çok kritik günler beklediği nereden çıktı şimdi?
Demeyin sakın...
***
Elbette her takım gün gelecek mağlup olacaktır.
Lakin, Fenerbahçe’nin Karabükspor karşısındaki aciz/mahkum/pasif ve edilgen oyunu, her zaman çıtanın indiği en son yer olarak kalacaktır.
Gün gelip aynı çizgiye inmesinden korkulacaktır ki, çok haklı bir endişedir.
Çok değil, birkaç kere o noktaya inmesi yeter Fenerbahçe’nin şampiyonluk planlarını unutması için.
***
Hatta. Bir kere daha tekrarlaması bile kafidir.
Çünkü futbolun yarısı fizik ve akılsa, diğer yarısı özgüven ile motivasyondur bizim ülkemizde.
Ve futbolda özgüvenle motivasyon yok olursa, gerisi hiçbir işe yaramaz. Nice yıldızlar kayıp gitmiştir böyle bozuk moralli atmosferde!
İşin doğrusu; Karabük’ten
“yarım” döndü Fenerbahçe.
Bundan sonra “ufalanır” mı,
“toparlanır” mı bilemem.
Merak eden Yanal’a sorsun.
Bravo Hoca’m!..
Bu hafta “helal olsun klasmanının” ilk sırasında Trabzonspor teknik direktörü Mustafa Akçay var...
Neden?
Yaklaşımı ve duruşu yüzünden.
Maçtan sonraki açıklamasına bakın:
“Oyuncularımı kutluyorum, Colman hariç. En yüksek cezayı alacak”.
Çünkü Riera’ya tokat sallayan Colman takımı 10 kişi bırakan adam.
Trabzonspor teknik direktörü Mustafa Akçay bilmiyor mu ligin uzun bir maraton olduğunu ve Colman’ın daha çoook işine yarayacağını?..
Biliyor.
Ama eyyam yapmıyor.
“Riera tahrik etti” gibi tatlı su kurnazlığına tevessül etmiyor.
“O tokat yere falan düşürmez” türünden bilimsel kılıflı katakullilere gerek duymuyor.
Ana fikirden kopmuyor. Laf kalabalığı yok.
Rakibine vurmuşsa veya
teşebbüs etmişse, kırmızı kart görmüşse haksız olan “bizim adam”!..
Bravo hocam.
Örnek olsun...
Kobay sporcular
Yakında olimpiyat falan olmadığı için haber kaynadı gitti... Oysa bomba gibi:
“Gençlik ve Spor Bakanlığı, yüksek ödül miktarlarının sporcuları doping kullanmaya teşvik ettiği gerekçesiyle ödül yönetmeliğinde değişiklik yaptı”.
Hem de yarı yarıya düşürdü!
Kim saptamıştı o “yüksek” ödülleri?..
En iyimser niyetle, “deneme yanılma yoluyla doğruyu bulma çabası”.
Kobaylar ise sporcularımız.
***
Bitmedi...
Dünya ve Avrupa Şampiyonlarında Ümitler/Gençler/yıldızlar kategorilerinde başarılı olan sporcular “iki katı” ödül alacak yeni düzenlemeyle.
Yani büyüklerin ödülü azaldı, gençler ve ümitlerin arttı.
Kötü niyetli olsam şöyle yorumlardım:
Doping kullanma yaşını düşürme çabası!
Neyse. Deneriz, olmazsa değiştiririz...