Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsteyen istediği kadar yırtınsın; bugünkü büyük gösterinin sadece iki “yıldızı” vardır; biri Beşiktaş diğeri Fenerbahçe futbol takımları. Onbir sağda, onbir solda... En çok altı tane de kulübeden. O kadar.
Ne reji, ne sahne amirleri, ne figüranlar, ne seyirci, ne de her köfteye maydanoz eleştirmenler “rol çalmaya” kalkışmasın.
Yeter... En azından bugün... Maça kadar.
Çünkü fazlasıyla yaptılar.
* * *
Bakın... Sahnedeki starlardan sonra, oyuna “etkisi ve yetkisini” tartışmanın çok makul sayılabileceği Denizli ve Daum bile bu kritik karşılaşmanın haddinden çok önüne geçtiler.
Adım gibi biliyorum ki, “bilerek isteyerek” yapıyorlar.
Mustafa Denizli, “belirsizlik” denilen o sisli havaya bayılıyor. Eski kurtlardan olduğu için belki. Siste onun elini tutmadan yürümek mümkün olmaz diye düşünüyor olmalı. Yirmi senedir her gününü Beşiktaş’ta geçiren en kalifiye gazetecinin bile maçtan önce takımda banko yer alacak ancak 7 isim sayabilmesi bu yüzden.
Aslında Mustafa Denizli’nin en büyük “avantajı” ile “dezavantajı” aynı davranış biçiminden kaynaklanıyor!.. İlginç isimler, eksantrik düzenlemeler, bazen rakibin tüm silahlarını ıskartaya çıkarıyor, bazen Beşiktaş’ın tüm planlarını.
Sonuçta maç “Denizli’nin maçı” oluyor.
Daum daha makul ama aynı kafada. Denizli kadar radikal hamlelerle başını derde sokma riskine girmese de beklenen odur ki, bir orijinallik yapacak bu derbide. Unutmayın; Daum’un sürprizleri, hep negatif sonuçlar getirmiştir çalıştırdığı takımlara.
* * *
Keşke Denizli ve Daum’la sınırlı kalsa derbiden rol yağmacıları!
Dünyanın neresinde örneği vardır bilinmez; derbiyi yönetecek hakemin bile maça “olası etkileri” tartışılıyor bu memlekette!.. Derbiyi oynayacak iki takımın eski maçlarını yönetirken hangisi daha çok galibiyet almış gibi bir istatistik... Kart ve penaltılarının sayılarından yola çıkarak (bilimsel) yorumlar. Eskiden hakemlerin yakın akrabalarının tuttuğu takımlara göre değerlendirmeler de yapılıyordu; bunlar nispeten iyi. Ama tamamen palavra:
Yahu bir hakem kariyeri boyunca penaltı vermeyebilir... Çünkü onun yönettiği maçlarda penaltı pozisyonu olmayabilir. Bu “penaltısız hakem” anlamına mı gelir? Sarı kart-kırmızı kart aynen... Oyunun sertliğine futbolcular karar vermiyor mu; onlar bilir...
Hakemin var oluşuna ters bu tartışmalar. Saçma... Düdüğü çalan hakemdir, çaldıran o oyunun aktörleri. Ama olsun, oyuna bir karakter daha katıp zenginleştirmek maksat.
* * *
Sahadakilerle bitse iyi...
Bir de futbolcudan şöhretli, teknik direktörlerden popüler, pop yıldızlarına taş çıkartan medya mensuplarımız var bizim... Kambersiz düğün, onlarsız derbi olmaz. Hiçbiri böylesine büyük varyeteleri rol apartmadan bırakmaz...
Hele bir de metot buldular ki, her derde deva... İstediğini salla... Sonuca göre “ben motive ettim” veya “ben söylemiştim” cevabı cepte. Derbiyi bıraksın millet, onları konuşsun diye yapmadıklarını bırakmadılar bir haftadır.
* * *
Seyirci, hep o seyirci... Beşiktaş tribünleri, “ne yapacağı merak edilir hale” getirmiş zaten kendisini. Evde otururken bile derbiden rol aşırabiliyorlar.
Bir avuç Fenerbahçe fanatiği de daha bilet kuyruğunda kavga ederek derbi gündeminden haklarına düşeni, belki daha fazlasını alıyor.
Mesaj; bizi bir de derbide izleyin!..
Hatta, bırakın derbiyi, bizi izleyin.
Ama bitti...
Futbolun tek ve değişmez jönlerinde sıra şimdi. Bu maç nasıl biter; onlar bilir.
Sonra... Bedel ödeme zamanı. Futbolcuların değil, rol çalanların.
Onlarla taraftarın, kamuoyunun, bizim kapatılacak bir hesabımız olacak tabi.
Bıktırdılar be kardeşim.