Ne olacaktı yani?.. Kocası faul aldığında bile tribünden isyan eden, gözyaşları döken Bayan Kuyt, “taş devrini” alnının akıyla geride bırakıp “ateşli silahlar çağına” terfi eden futbol terörünü tevekkülle karşılayarak ateşin ortasında mı bırakacaktı eşini?
“Ne yapalım ekmek parası” mı diyecekti Soma’daki maden şehidinin eşi gibi?
Yahu, geçen sezonun 23. haftasında Fenerbahçe-Gençlerbirliği mücadelesinin 77. dakikasında Gosso, Kuyt’ın hayalarına basınca Gertrude da Gençlerbirliği soyunma odasını basmaya kalkmıştı.
“Dört çocuğum var, benim hayatımı mı mahvetmeye çalışıyorsun” diye diklenmişti Gosso’ya.
O kadar sever kocasını.
Ne yapsın?
Çekti aldı kocasını bu hayattan Gertrude!..
Kurtardı.
Bakmayın siz Dirk Kuyt’ın Fenerbahçeli taraftarlara yazdığı mektupta “Feyenoord ile anlaşmam olaydan önceydi” açıklamasına.
Kibarlığından.
Ne desin?
“Bu tuhaf yerde daha fazla kalamam” mı?
Hakikaten tuhaf burası... Fenerbahçe otobüsüne kurşun sıkılıyor, ben ekrandaki görüntülerden anlıyorum “dokuzlu” denilen şevrotin saçma ile ateş edildiğini ve yazıyorum, aynı anda otobüsün etrafında inceleme yapan Konvoy Emniyet Birimleri karar veremiyor taş mı kurşun mu olduğuna.
Bir Allah’ın kulu da ateş edilen bölgeye doğru ilerlemeyi, etrafı kuşatmayı falan düşünmüyor.
Münazara yapılıyor otobüsün önünde:
“Sanki taş”...
“Mermi olabilir”!
Ateş eden vatandaş kıyıdan kıyıdan gidiyor ki, ara da bulasın.
Kaç kere yazdım; bu memlekette içinden suç işlemek geliyorsa, önce bir forma giyeceksin. Hangisi olsa fark etmez. Sonra korkma. Arabaları mı taşlarsın, insanları mı döversin, otobüs mü yakarsın, ver yansın.
Gece, sıcak yatağındasın.
Sporu çok seviyoruz ya; spor için pislik yapana bile bir müsamaha var yüreğimizde.
Aynı işleri “memleket için” yaptığını iddia edersen, daha taş elindeyken alnının ortasına yersin gaz kapsülünü/kurşunu/copu Allah taksiratını affetsin.
Gertrude, Dirk’i kaçırdı... Kuyt yırttı.
Başta Fenerbahçeliler olmak üzere yabancılar sırada. Üç Temmuz kapanmadan yeni bir sürece girdi Fenerbahçe ve Türk Futbolu.
“Kaç kurtul” süreci.
Bizlerin gidecek yeri yok ki. Bekliyoruz suçluların yakalanmasını.
Durum çok vahim.
Olayın sıcaklığından ve sonuçları henüz ortaya çıkmadığından pek kavrayamıyoruz. Hele bir de faili meçhul kalsın. Yerli futbolcu bile bulamazsınız.
Alo Fatih Hoca’m!..
Fatih Terim hocamız iyidir, hoştur, modern ve çağdaştır ama şu telefon denilen aletle sorunları vardır.
Malum; son Galatasaray macerası başkan Ünal Aysal ona ulaşamadığı için bitmişti. Telefonları Başkan’ın mesajlarını bile göstermemişti yanlış hatırlamıyorsam!
Şimdi de Fatih Terim, İsmail Kartal’a ulaşamamış “geçmiş olsun” demek için!
Evet... Türkiye’nin futbol direktörü, Türkiye tarihindeki en ciddi sportif terörde, Türkiye’nin en önemli kulüplerinden Fenerbahçe’nin hocasına telefonla erişememiş.
Galiba İsmail Kartal’ın telefonu değişmiş!..
Federasyon’dan bilirlerdi yeni telefonu Fatih Hoca’m. Olmadı; Sinan Engin’i arayacaksın... Herkes onun arkadaşı malum!
Ya telefonunda var bir tuhaflık, ya da düğünde oynamak istemeyen nazlı güzelin bahaneleri gibi.
