Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Jorge Jesus’un Fenerbahçe hocası olması dört sezondur hayal kırıklığı yaşamış ve yaşatmış bir Başkan’ın “arınma” girişimi veya şampiyonluk için çıta yükseltme hamlesi değildir sadece...
Tarihi bir kavşakta yol tercihidir.
Süper Lig’in her sezonunu kocaman bir adım kabul edersek, bazen güçlü bazen sarsak, bazen yoluna kurulan tuzaklardan, sıkılan kurşunlardan kurtularak gelmiş, bir sapakta yolunu seçmiştir Fenerbahçe.
Seçilen “paralı yoldur”!.. Hem de euro bazında...
Kimisi “devrim” diyebilir buna…
Ki, onlar da haklıdır.
Rakiplerinin hayal bile edemeyeceği şekilde, takımı alınabilecek en iyi teknik direktör ve onun alınabilecek en iyi futbolcu tercihleriyle donatmak, elbette futbol denilen “çok bilinmezli” denklemi çözmek değildir ama yarışı asimetrik hale getirip başarı şansını tavana vurdurmaktır.
Muhtemelen, sezon sonu yaptığı yatırımın pahalı meyvelerini yiyecektir Fenerbahçe.
İşte o zaman, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Ne Fenerbahçe’de... Ne de Türk Futbolu’nda!
Bir kere -tüm rakipleri gibi- kazandığından fazla harcayan ve üstüne bir de Jesus devrimi yapan, yaptığından müthiş keyiflenecek olan Fenerbahçe, kaçınılmaz şekilde Ali Koç bağımlısı olacaktır. Çünkü hep daha fazlasını isteyecektir tribün. En azından aynen devamını talep edecektir.
Fenerbahçe Avrupa zirvelerine abone olup euro toplayamazsa çare ne? Para “yoğunlaşmış enerjidir” bir tanıma göre; kulüplerin zararından yönetimlerin sorumlu olacağı gelecek dönemlerde, Sayın Koç’tan başkası kalkamaz ki, çarkları aynı şekilde döndürmek için gereken muazzam enerjinin altından.
Doğuştan gelen imkanları, mükemmel eğitimi ve dik duruşuna -kendisinin de itiraf ettiği- futbol yönetimindeki kusurlarından arınmayı eklemiş, yeşil saha endüstrisinde bile başarıya ulaşmış, mesaisini/parasını esirgemeyen Ali Koç, muhtemelen yaşam boyu başkan kalır devamında...
Gitmek istese bırakmazlar. Real Madrid’in efsane Başkanı Kont Santiago Bernebau gibi futbol aleminin “baş yücesi” olur ki, belki en baştan beri istediği de oydu ama koşullar ile acemilik onu boğazına kadar işin içine soktu şimdiye kadar.
Jesus ile de olmazsa, anlatmaya gerek yok... İsmail Kartal orada! Öz kaynaklara dönük küçülme süreci ve tabi Ali Koç’suz bir dönem gözükür falda.
Ancak senaryomuz, sezona ağır tahkimatla giren Fenerbahçe’nin şampiyonluk ön kabulü üzerine kurulu:
Herkesin malumudur; Fenerbahçe hapşırırsa Türk futbolu grip olur. Futbol modasının Christian Dior’udur kadim kulüp. Üstelik bir de rekabet var. Koşmayan düşer... Ne yapacak rakipler?
Gelsin “Fenerbahçe modeli”!
En başta bizim hocaların pabucu dama atılır. Sonra paparazzi gibi ünlü futbolcuların arkasından koşmaya başlar kulüplerimiz.
İnşaat “yine” çatıdan başlar.
Futbolumuz, futbol borçlarımızla paralel büyümezse, Sayın Koç’un seçildiğinde şikâyet ettiği sistem ve koşullar bile aranır hale gelir.
Yine de Jorge Jesus’un F.Bahçe’ye teknik direktör olmasına “devrim” diyenler haklıdır.
Apaçık bir devrimdir bu tercih.
Lakin Fenerbahçe’ye mi yarar, kulüplerimize mi, hocalarımıza mı, futbolcularımıza mı, borçlarımıza mı; cevabı Fenerbahçe’nin saptığı kavşağı sonunda.
“Karşı devrim” olmasın sakın!