Bir Nihat Kahveci’miz vardı iftihar ederdik!.. Beşiktaş’ta serpilmiş, İspanya’ya gitmiş, orada kendini kabul ettirmişti. Hele aynı yıl İspanyolca röportaj verdiğinde gözlerimiz dolmuş göğsümüz kabarmıştı.
Tanrım, orta sınıftan bir Türk genci bile ne kadar çabuk Avrupalı olabiliyordu böyle!
Artık bizim de uluslararası bir yıldızımız vardı.
Meğer İspanyolca küfürleri hatmetmiş Nihat.
Sahada, soyunma odasında kendi takım arkadaşlarına veryansın.
Dışarıda gazeteci Turgay Demir’e ana dilinde.
Neden?
Arkadaşı pas vermemiş!
Peh... Döndüğünden beri hangi pası gol yaptın?
Gazeteci Turgay Demir ise “Beşiktaş’tan aldığın parayı helal etmiyorum” demiş.
Sence helal mi Nihat Kahveci?
İlk kez manşete çıktın; o da rezillikle.
Beşiktaş sana yeniden kucak açtığından beri kazandığın paralar helal mi?
Sen sadece Beşiktaş’ın değil, bizim de hayallerimizi yıktın. Bir Nihat Kahvecimiz vardı iftihar ederdik; sokak kabadayısı çıktın.
Güiza’ya ‘Helal’ mi?
İkinci bir “helal para” vakası da Güiza’nınki...
Yılda 3,5 milyon Euro alan ve bu sezon ilk golünü Bucaspor’a atan Güiza için “O para helal olsun” demiş Fenerbahçe yöneticisi Abdullah Kiğılı.
Asıl Kiğılı’ya helal olsun!..
En fanatik Fenerbahçe taraftarı bile Güiza’yı alkışlamak için iki kere düşünürken, görevi Fenerbahçe’nin menfaatlerini korumak olan yönetici bir gole 3,5 milyon Euro’yu helal ediyor.
Başsağlığı
Güven Sazak flaş gibi çakmayan, ama sürekli aydınlatan bir başkandı Fenerbahçe’de... Sağlam, dingin ve mütevazı bir ışık.
Tükenmez kaynaklı.
O günler zor günlerdi. Dengeler önemliydi. Gelir yoktu. Türkiye gergindi. Başkanlık yürek işiydi.
Hatırlarım kulübe gittiğimde etrafındaki saygınlık duvarını ve nezaketini.
Ne mutlu ona ki, soyadına futboldan bir leke sıçratmadan görevini yaptı ve bıraktı.
Ölüm Allah’ın emri, ama yıkılıyor insan. Dayı dostumuz, ağabeyimiz koca bir çınar daha devrildi.
Rahmetlinin ailesinin ve Fenerbahçe’nin başı sağ olsun.
