Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tahtaya vurup “nazar değemesin” demekten başka yapacak bir şey yok Fenerbahçe için. Çünkü çok büyük iş başardı Sarı-Lacivert takım. Rennes gibi bir rakibi deplasmanda berabere kalıp Kadıköy’de 0-3’den 3-3 getirmek, grup lideri olup son 16’ya play-ofsuz katılmakla eş zorlukta.
Hatırlayın, Jorge Jesus ilk maçtan önce “Fransa Ligi altıncısı olmak kolay değil” demişti Rennes’in gücünü belirtek için. Lakin Kadıköy’e geldiğinde Ligue 1’de dördüncülüğe yükselmişti Rennes. 12 maçtır yenilmiyordu. En formda süreçlerinden birini yaşıyordu atletik takım.
Ama Fenerbahçe “bitti” demeden bitmiyordu maçlar.
***
Henüz maçın dördüncü dakikasında rakibe doğru dürüst teması bile olmayan Arao’ya sarı kart gösteren Sırp hakem Fenerbahçe’ye işin hiç de kolay olmayacağını belli etti.
Gerçekten de bir dakika sonra Fenerbahçe’nin çıkarken kaptırdığı top Gouiri’nin ayağından rakibin ilk golüne dönerken Rennesli futbolcu İrfan Can’ın ayağına bastı ama hakem bunu görmezden gelip golü verdi. Oysa 28. Dakikada orta sahada İrfan Can rakibin ayağına basınca Fenerbahçe ikinci sarı kartını yedi.
Elbette 1-3 biten ilk yarının tek sebebi hakem değildi. Rennes çok hızlı ve sert oynayan, Fenerbahçe kalesinde Pirana balıkları gibi çok çabuk çoğalan, kaleye de birkaç pasta gidebilen bir takımdı.
Biraz da şanslıydı. Beş kere geldiler Fenerbahçe kalesine dördü gol oldu, gollerin biri sayılmadı, sadece bir şutları dışarı çıktı.
İşin ilginç tarafı Fenerbahçe geri düştüğünde bile kötü oynamıyordu. Ama şanslarının yanı sıra Fenerbahçe’nin öne çektiği üçlü savunmasını çözebilecek ayağa pas, sürat ve çabukluğa sahiptiler.
Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki tek golü İrfan Can’ın kullandığı serbest vuruşa Valencia dokunuşu ileydi ama İrfan Can’a yapılan faul ceza alanı çizgisi üzerindeydi, bir karış ötesi penaltıydı zaten. Geriye düşse de asla oyundan kopmayan Fenerbahçe’nin 1-3 mağlup durumda olsa da devreyi umutla kapatmasına sebep oldu bu gol.
İkinci yarıya bazı Jesus uyarılarıyla çıkmış olmalıydı Fenerbahçe… Rennes artık üçlü savunmanın arkasına o kadar kolay sarkamıyordu. Bu sırada Rennes teknik direktörünün bir fantezisi Fenerbahçe’yi daha hırslandırmış olmalı. Sakatlığı falan olmayan kaleci Mandanda’yı genç Türk kaleci Doğan Alemdar ile değiştirdi. Zajc’ın ikinci golünden sonra bayağı pişman olmuştur hani. Hele Emre’nin beraberlik golü ardından. Bizde olsa adamın teknik direktörlük hayatını bitiririz emin olun.
Jesus ise bu kez değişiklikleri geciktirmedi. Hem de çok büyük tuttu. Sarı kartlı Arao ve İrfan Can ile sakatlanan Henrique’yi ve Pedro’yu kenara alıp Zajc, Emre Mor, Batshuayi ve Alioski’yi sahaya sürdü. Müthiş finale hazırdı artık Fenerbahçe. Ve Jesus hamlesinin meyveleri olgun meyveler gibi daldan düşmeye başladı. İki tanesi Rennes’in başına!
Değişiklerden sonra başta Emre Mor’un performansı ile Fenerbahçe maçı bir süre tek kaleye çevirdi. Gerçi Rennes güçlü takımdı ve yapmak istediğinde tehlike yaratabiliyordu. Ama önce güvenli oyunu tercih edip riske girmedi, sonra Fenerbahçe tehlikeli olmasına izin vermedi.
Arda’nın Lincoln yerine oyuna girdiği dakika Zajc’ın müthiş serbest vuruşu skoru 2-3 yaptı ve oyunun bitmesine hala on dakika vardı. Ardından Emre Mor’un golü ile gelen beraberlik Fenerbahçe’nin son yirmi dakikaya sıkıştırdığı müthiş oyununun ödülleriydi.
Tarih tekerrür etti Kadıköy’de.