Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe tam da beklendiği gibi baskılı, etkili başladı maça. Hatta ilk on dakika Trabzonspor’u kendi yarı sahasında ablukaya aldı. Önde kaybettiği topları çok çabuk kazandı. Her kazandığını hücuma çevirdi. Bu on dakika içinde iki de mutlak gol kaçırdı.
Ancak beklenmeyen şey Fenerbahçe üstünlüğünün kısa sürmesi ve ilk yarının sonuna kadar tamamen rakibine geçmesiydi.
Maçın ilk çeyreği biterken Nwakaeme diye bir adam çıktı ortaya. Sol önde durduğu sürece Gökhan’ın bindirme yapmasına engel olmaktan başka işe yaramadığını gören Nwakaeme, orta alana gelip aldığı topları ileri taşıyarak, önde pas istasyonu olarak, kısaca kafayı çalıştırarak Trabzonspor’u Kadıköy’deki mahkumiyetten kurtardı. En azından ilk yarı için!
Trabzonspor mükemmel değil ama doğru oynamaya başladı. Form durumu baskın taraf olmasına elvermese de akıllı oynamasına engel değildi.
Fenerbahçe’de ise bir türlü oyuna katılamayan Ozan ile Sosa yüzünden orta saha yaratıcılığı önce tekledi, sonra düştü. Takımın hızı ve etkisi azaldı. Gustavo’nun gayretleri Caner’in seyrek bindirmeleri Trabzonspor’u kendi kalesini savunmaya döndüremediği gibi Samatta’nın da ayaklarını boş bıraktı.
Fenerbahçe etkisizleştikçe Trabzonspor daha etkili gözükmeye başladı. Bu düşüşün dibi ise 23. dakikaydı. Lemos, Sosa’nın bölgesine havadan gelen topa çıkmak isteyince iki Fenerbahçeli çarpıştı; onlar pozisyonu tartışırken Afobe topu aldı, götürdü attı. Lemos’u yere göğe koyamıyorlar ama Serdar Aziz olsa yapar mıydı böyle bir hata?
Kadıköy’de öne geçen Trabzonspor ise elindekinin en iyisini yapmaya çalıştı sadece. Abdülkadir Parmak’ın yokluğunda orta alana bir soru işareti gibi yerleştirilen Kamil Ahmet’in hücuma katkıları, Pereira’nın yerini neden aldığı anlaşılamayan Serkan’ın kısa bir süre sonra oyuna girip Caner’in kanadını iyi koruması ve Abdülkadir Ömür’ün Fenerbahçe savunma arkasına koşuları ilk devreyi Trabzonspor’a veren unsurlardı. Tabi Nwakaeme…
Erol Bulut, maçın ikinci yarısına, zaten kötü bir 45 dakika geçiren ve gole sebep olup iyice kopması olası Sosa yerine Cisse’yi alıp Samatta’yı sağa kaydırarak ve beraberlik golünün ilk hecesini yazarak başladı. Kadro derinliği olmayan Trabzonspor için kader değil Erol Bulut ağlarını örüyordu.
Fenerbahçe’nin beraberlik golü duran toptan ve şanssızlık sonucu direkten Serkan’a çarparak girse de adeta Fenerbahçe’nin beklediği kıvılcımı yaktı.
Hemen ardından Cisse’nin katkıları sonucu Valencia’nın golü ile galibiyete yükselen Fenerbahçe, tıpkı ilk yarının başındaki gibi şok yarattı Trabzonspor üzerinde. Trabzonspor’un “moral çöküntüsü” sorunu ortaya çıkmaya başladı. Artık Fenerbahçe’ye kaleyi cepheden gören pozisyonlar bile vermeye başladı misafir takım. Ki, Fenerbahçe gibi bir takım karşısında yapılacak en büyük hataydı.
Aslında Trabzonspor aynıydı ama maça dönen, oyununu oynayan, Kadıköy’deki bu maçta ağır favori gösterilen Fenerbahçe’ydi.
45-55 arası on dakikada galibiyetten mağlubiyete düşen, tüm ümitlerini Abdülkadir Ömür’ün hızına, Nwakaeme’nin futbol zekasına bağlayan Trabzonspor’da ise takıma müdahale etmeyen Eddie Newton hakkındaki kuşkuların artması bir yana, Hoca’nın “isteyen alsın” diye bedava ekmek gibi askıya asılma ihtimali ortaya çıktı.
Hele, Mert Hakan ile Novak’ın girip Pelkas ve Valencia’nın kulübeye gittiği ve Caner’in kanada, Mert Hakan’ın forvet arkasına geldiği dakika bitmeden, korner topunu bu kez Cisse’nin Trabzonspor kalesine göndermesinden sonra… Erol Bulut’un dokunuşu belki riskliydi, lakin anında işe yaradı.
Fenerbahçe’ye bir artı daha!
Maça doğru dokunarak, mümkün olan en geniş kadroyu kullanarak yavaş yavaş zirvedeki bulutlara ulaşacak imajı yaratan Erol Hoca, elindeki bol malzemeyle fantastik eserler yaratmak istiyor, üstelik bu hamlelerden sonuçlar da alıyor artık. Ne durumda olursa olsun Trabzonspor karşısında 1-0 mağlup durumda biten ilk yarıdan sonra maçı 3-1 kazanmak, Fenerbahçe’nin özgüvenini olduğu kadar Erol Bulut’un da kredisini yükseltir camiada ki, şampiyon olmak istiyorsa başka bir seçeneği yoktur Fenerbahçe’nin.