Kaplıcada tedaviye ve dinlenmeye gitmiş romatizmalılar gibiydi Galatasaray... Hem Gaziantep FK’nın dirençsiz etkisiz oyununa karşı zorlanmıyor, hem de Real Madrid travmasından kurtulmaya çalışıyordu. Biliyorsunuz, futbolda biz hezimetleri değil, zaferleri unutmayan bir milletiz. O nedenle dün daha ilk kırk beş dakika dolarken Madrid’deki üzücü ve yıkıcı maç zihinlerden silinivermişti adeta. Hem saha içindekiler, hem de tribündeki Galatasaraylılar, birlikte eğlencenin tadına vardılar. Fatih Terim, maç başlamadan önce savunmada “üçlü” oynayacaklarını açıkladı. Maç başladıktan sonra görüldü ki bu formasyon hiç de kötü değilmiş. Ahmet Çalık, Luyindama ve Marcao sorunsuz ve dengeli oynarken; kalabalık orta alanda Mariano, Lemina, Ömer, Emre sağ ve sol kanatta (ikişer) becerikli adamlarla hem ev sahibi takımın ataklarını karşılıyor, hem de çaldıkları toplarla oyun kurup hücumu ısıtıyorlardı. Feghouli, Belhanda’dan kalan “On numara” misyonuna soyunmuştu. 11. dakikada Andone’nin sakatlığı menüyü değiştirdi. Galatasaray, kulübedeki Babel’i oyuna sürerken, beklenenin fazlasıyla hücum etkinliği göstermeye başladı. Babel, sağ tarafta oynuyor, buluştuğu toplarla takımı adına daha akıcı bir oyun sergiliyordu. Andone’nin çıkışıyla Adem Büyük tek forvet (yalnız) kalmıştı. Yine de birkaç pozisyona girdi ama, yararlanamadı. İlk yarıda atılan gollere bakıldığında “tahkim edilmiş” kanat futbolu, etkisini göstermiş oluyordu. Ömer’in ceza yayında dönerek attığı sol şut, Günay’ı avlamaya yetti. İkinci golün öyküsü de Ömer’le başladı. Soldan atağa kalkıp Emre Taşdemir’e çok güzel bir top attı. Emre’nin bekletmeden yaptığı orta artık iyi bir asistti. Feghouli golünü attı. Fatih Hoca’nın haftalardır “Ocak’ta görüşürüz” biçiminde verdiği mesajlar hem öfkesini, hem yol ayrımını, hem de yoğun transfer trafiğini vurguluyordu. Terim’in performansını yeteriz bulduklarından biri de Feghouli’ydi. Ne dersiniz, Faslı dün direkten dönen şutları ve attığı golle kara listeden çıkmış olabilir mi? Göreceğiz. Gaziantep FK kolay gol yiyen ama oynadığı maçlara da asılan bir ekip... Dün o mücadele azmini göremedik. Yakaladıkları fırsatlarla rastgele hücum etmeye çalışıp sık sık top kaybettiler. Aldığı cezalar ve davranışları nedeniyle tartışma konusu olan Kayode ise hiç varlık gösteremedi. Sırası gelmişken... Real Madrid maçındaki 11 yabancıdan sonra dün 4 yerli oyuncu ile sahaya çıkan Galatasaray ne dünya görüşünü değiştirmiş sayılır, ne de felsefesini... Olay yerli-yabancı tartısı anlamına gelmiyor. Yine de o dört çocuğun “aidiyet”le oynadığını gözden uzak tutmamalı. Terim’in talimatıyla Gaziantep’e getirtilen genç Taylan Antalyalı da ilk resmi maçına çıktı. Haydi, sana bol şans dileyelim delikanlı! 10 Kasım bayram olmalı Atatürk’ü bir devlet adamı olarak bana göre erken kaybettik. Ama 57 yıllık ömrüne onlarca savaş, zafer ve devrim sığdırdı. Cumhuriyetin başmimarı oldu. Çocukken 10 Kasımlarda maten tutar ağlardık. Artık matem havası dağıldı. Ama onu her 10 Kasım’da minnetle, saygıyla,coşkuyla anıyoruz. 10 Kasımlar her defasında öyle bir ölümsüz devlet adamına sahip olduğumuz için artık bayram olarak kutlanmalı... Coşmalı, sevinmeli, el ele, kol kola büyük liderin peşinden, çağın sınırlarını zorlayarak hep ileri gitmeliyiz. Galatasaray, zor günler geçirdiği bir dönem yaşıyor. Kolay değil, Şampiyonlar Ligi maçından 3 gün sonra Gaziantep gibi Süper Lig’in iyi takımıyla deplasmanda oynamak.. Fatih Terim, takımı İstanbul’a getirmedi. Madrid’den direkt Gaziantep’e geçtiler. Artık futbolcularla aralarında neler koştular bilemiyorum. Ama ne yaptılarsa takımın oyununa olumlu anlamda yüzde 100 katkı sağlamış. En önemli katkı ise Luyindama-Ahmet Çalık-Marcao’da olmuş. Daha önceki bütün maçlarda rakipler rahatlıkla hava toplarından, kornerden çok rahat Galatasaray’a goller atıyorlardı, Ahmet Çalık’ın 3. stoper olarak oraya monte edilmesi, defansif anlamda takımı müthiş rahatlatmış. Aynı şekilde Nzonzi’nin yerine Lemina, orta sahaya geçince Ömer Bayram, Feghouli, Lemina üçlüsü bilhassa ilk yarı, Gaziantep’e ikinci bölgede bir tek olumlu top yaptırmadı. Lemina’nın futbolu her hafta üzerine koyarak daha iyi gidiyor. Sert bir futbolcu, ikinci mücadeleleri kaybetmiyor. Hep hücumu düşünüyor. Kesinlikle geri pas yapmıyor. Bana Melo’yu hatırlattı. 1-2 hafta daha sonra daha iyi karar verebiliriz. Feghouli ise Galatasaray’ın kadrosundaki A sınıfı 3. futbolcu. Birincisi Muslera, ikincisi Falcao ve üçüncüsü Feghouli. Dün gece hem defansif hem de hücum anlamında takımının beyniydi. Bir gol attı, iki topu direkten döndü. Devamlı aktifti. Ömer Bayram da Galatasaray’ın ağır işçisi. Özellikle ilk yarı Gaziantep’in direncini kıran en önemli futbolcuydu. Ölesiye mücadele ediyor. Tekme yiyor, kafasına darbe alıyor tedaviden sonra aynı mücadeleye devam ediyor. Orta sahaya çok büyük katkı veriyor ve bir de buna ekstradan iyi futbolunu harika bir golle süsledi. Emre Taşdemir, umduğumdan daha iyiydi. En azından hatasız oynadı, temposu Nagatomo’dan daha iyiydi. Feghouli’nin attığı golün pasını verdi. İlerleyen haftalardan daha da iyi olacağının sinyalini verdi. Sakatlanan Andone’nin oyuna giren Babel, o da her şeyini ortaya koydu. Ama gollük fırsat da yakaladı. Herhalde kendine güvensizlik yaşıyor, gol yapabileceği topu pas vererek şut çekmeyi tercih etmiyor. Sonuçta; çok zor bir deplasman maçıydı Gaziantep karşılaşması. Gaziantep iyi bir takım. Sıkı mücadele ediyorlar. Çok kaliteli futbolcuları var. Hele 3 numara Djilobodji belki de Türkiye’deki en iyi 3 yabancıdan bir tanesi. Güray olsun Oğuz olsun Cisse olsun, bunlar olağanüstü mücadele eden futbolcular. Galatasaray böyle kaliteli bir takımı yenip 3 puanı alarak yaralarını sarıyorsa, bu büyük bir başarıdır. ğır yaralı Aslan'a bu Gaziantep maçı pansuman oldu. Galatasaray çok mu iyi oynadı? Hayır. Ama bazı oyuncular kımıldadı. Fatih hoca hep 'şunu yapacağım' diyor, 'bunu yapacağım' diyor, 'gençleri oynatacağım' diyor, 'bazılarını keseceğim' diyor, 'aralık' diyor, 'ocak' diyor, diyor da diyor. Teknik adam çok fazla konuşmaz. Teknik adamın aynası, takımıdır. Sahada onlar konuşursa teknik adamın ne olduğu meydana çıkar. Tabii konuşamazsa da teknik adamın ne olduğu meydana çıkar. Futbol maalesef geçmiş başarılarla konuşulmuyor. Başarı o gün biter, yarın yeni bir kulvara çıkarsınız. Gaziantep takımı, Real Madrid karşısındaki Galatasaray'ı görünce Ben bu takımı yenerim dedi. Onlar da kendilerini herhalde Real Madrid ile kıyasladılar, karıştırdılar. Ne halt olduklarını gördüler. Galatasaray'da bazı oyuncular bazıları çalışıyorlar, bazıları eh işte. Önce şunu halletmek lazım.. Galatasaray'da oyunu kim başlatacak? Haftalardır Muslera kuruyor. Bu kadar fazla yana ve geriye top yapan başka takım görmedim. Neden? Kimse boşa çıkıp top almıyor, kimse yardımlaşmıyor, herkes sahte oynuyor. Galatasaray'da Lemina'nın yüzde 100 oynaması gerekir. Neden? Çünkü bu oyuncu topu ileri ve araya oynamaya çalışıyor. Hatta bunu yaparken arkadaşları fazla yardım etmiyor. O zaman topla dönüyor bir pozisyon daha kazanmak için. Bunu Luyindama ile Marcao yapınca dağlara taşlara vuruyorlar. Dün gece ikinci bir isim vardı. O da Feghouli. Feghouli Galatasaray için olmazsa olmaz bir oyuncu. Dün Babel de kımıldadı. Ama Babel ideal santrfor mu değil. Yoklukların santrforu. Topu verirsen çabuk kaptırmıyor, defansı rahatlatıyor. Dün görevini en iyi yapan 3-4 oyuncudan biri de Ahmet Çalık'tı. İyi yerde durdu, zamanlaması yerinde müdahaleler yaptı. Demek ki yedek kulübesinde paslanmamış. Ömer Bayram için tek bir şey söyleyeceğim: Ağır işçi. Koşuyor, çalışıyor, çabalıyor kendi kapasitesine göre. Zaten sol bekte oynayacak vasıfları yok. Ama orta sahada iyi iş yapıyor. Aslında Galatasaray'ın yedek kulübesine bakmak lazım. Bazıları fazla. Mesela Seri, mesela Selçuk, mesela Nagatomo... Artık bunları bir kenara koymak lazım. O yedek kulübesini heyecanlı, genç, ileriye dönük oyuncularla doldurmak gerekir. Yani yerli oyuncularla. Bunları Almanya'dan mı alırsınız yoksa büyük aşama kaydeden Avusturya futbolundan alırsınız bilemem. Mutlaka neler vardır iyi araştırılırsa.. İki kulvarda 15 maçta ideal 11'i bulamamak ne kadar büyük bir handikapsa, Bernabeu'daki hezimet sonrasında kadroya vurulan neşter o kadar büyük mecburiyetti. İtalya Ligi'nde 3 maçtır kazanamayan takımını bir hafta kamp cezası veren Napoli başkanına futbolcular başkaldırdı önceki gün ve evlerine gittiler. Galatasaray ise Madrid'den Gaziantep'e çizdiği rotayla aslında bütün haftayı kampta geçirip dün akşam maça çıktı. Son 48 saatte bu maça kilitlendikleri de ilk dakikadan itibaren ortaya çıktı... Bu sezon en umut veren futbolunu PSG'ye kaybederken üçlü savunmayla oynayan Terim'in takımı dün ligde ilk kez bu dizilişi denedi. Nzonzi zor sezon başlangıcının yükünü çeken adamdı, dün Ahmet'in yerinde defans göbeğinde oynayabilirdi ama neşter onu da kesti.. Ömer Bayram, büyük şehirde her türlü imkanı varken tembel öğrencilerin yanında, yoksulluk ve imkansızlıklar içinde çok çalışarak Anadolu'dan gelip Galatasaray Lisesi'ne giren öğrenci gibi. Dün gözlerinden 3 puan fışkırıyordu. Tembeller ise kulübede onun golüyle ayağa kalktılar. Lemina, Real maçının tek iyisiydi, dün de orta sahaya Melo esintili bir dinamizm getirdi. Andone'nin erken sakatlığı ve yerine giren Babel'in sürekli topu arayan karakteri oyunu hareketlendirdi ve ardından sezonun ender organize ataklarından biriyle ikinci golü buldular. Gaziantep ilk yarı sahada yoktu. İkinci yarıda bir değişiklikle orta sahada dengeyi bulup yüklendiler ama maça geç geldikleri için kaybettiler. Terim 3-5-2 ile devam ederse; Feghouli, Emre Mor, Babel'in forma şansı azalacak. Nzonzi'nin defans göbeğinde yer aldığı, Falcao'nun döndüğü bir 3-5-2'de G.Saray, orta sahada üç 8 numarayla oynayabilir. Bunun için elinde Lemina, Seri, Ömer, Belhanda var. Ara transferde iki bek şart. Başkalarının başarısızlıklarından kendi başarı hikayesini yazanlar, tarihi kötü başlangıç yapan G.Saray'a atamadıkları çift haneli puan farkını ligin kalanında arayabilirler. GALATASARAY'IN formsuz bir sezon geçirdiği bilinen bir gerçek. Real Madrid maçı da moralleri iyice bozmuştu. Üstelik geçen sezon da dahil deplasmanlarda sıkıntılar yaşanıyordu. Ama sorsalar Galatasaray bu zor zamanında hangi takımla deplasmanda oynasa iyi olur diye, hiç düşünmeden Gaziantep FK derim. Çünkü lige bu sezon çıkan Gaziantep ekibi tamamen çeşitli ülkelerden yapılan yeni transferlerden oluşan bir takım. Atletik yapıları var, koşuyorlar ama bana göre ligdeki 18 takım arasında kolektif yapısı en yetersiz olanı. Ayrıca alan savunmalarında da ciddi arızaları var. İyi yerleşemiyorlar, bunun yanında kişisel hatalar da çok fazla. Bu tabloda ilk yarıda Galatasaray oyunu istediği gibi domine etti. Kontrolü elinden hiç bırakmadı. Pozisyonlar buldu, iki de gol attı. Birincisinde vuruş çok güzeldi, ikincisinde de hazırlanış. Galatasaray'ın bu yarıda ne kadar üstün olduğunu belgeleyen bir olay var. O da 45 dakika kalesine tek top dahi gelmeyişi. İkinci yarıya Gaziantep baskılı başladı. İlk 20 dakika Galatasaray kendi alanında kaldı. Ama ciddi olarak tek bir tehlike yaşadı. Onda da Djilobodji bomboş kafa vuruşunu dışarı attı. Bu yarıda Galatasaray'ın eleştirilecek tarafı tamamen risk alan rakibi karşısında sadece iki kere etkili kontratağa çıkabilmesiydi. Eğer Galatasaray bugüne kadarki deplasmanlarda ilk defa tek tehlike atlatmışsa, moral bozukluğu ve yorgunluğa rağmen maçı rahat kazanmışsa o zaman başarılı olmuş demektir bu maç için. Ben en çok Ahmet Çalık, Ömer Bayram ve Feghouli'yi beğendim. Gaziantep için bu maçı kaybetmek önemli değil. Çok yeni bir oluşumun ciddi bir zamana ihtiyacı varken bugüne kadar topladığı 15 puan başarıdır. Sumudica da bunun başaktörürüdür. Takımın en kötü oyuncuları dün gece iki golcüsü Kayode ve Twumasi idi. CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!