Futbol Gözünüzü açın dünyaya bakın

Gözünüzü açın dünyaya bakın

09.12.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Süper Lig’i getirdik, hakem merkezli dar bir alana yerleştirdik, oradan çıkamıyor, duvarları yıkamıyor, uluslararası gelişmeleri göremiyor ve doğal olarak ayak uyduramıyoruz. Bizim merkezimiz ve dünyamız, “Penaltı mı değil mi?”, “Ofsayt vardı, yoktu” ile kilitlendi. Başka birşey konuşmuyor, tartışmıyoruz.

Gözünüzü açın dünyaya bakın

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

 Türk futbolunu, özellikle Süper Lig’i getirdik, hakem merkezli dar bir alana yerleştirdik, oradan çıkamıyor, duvarları yıkamıyor, uluslararası gelişmeleri göremiyor ve doğal olarak ayak uyduramıyoruz.

Futbolun olduğu yerde elbette hakem olacak. Ancak bizim merkezimiz ve dünyamız, “Penaltı mı değil mi?”, “Ofsayt vardı, yoktu” ile kilitlendi. Başka birşey konuşmuyor, tartışmıyoruz.

Oysa dünya futbolu çağ atlıyor. İletişim ve teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor, değişiyor. Kulüp ekonomileri yeni mecralar yaratıyor, yeni kanallar buluyor ve ayakta duruyor. Bunlardan haberimiz yok, dünyadan haberimiz yok.
Örneğin; Netflix, Amazon ve benzer mecralar dünyayı teslim almış durumda... Sınırları yıktılar, her ülkede varlar, büyük yatırımlar yapıyor, büyük paralar kazanıyorlar.

Haberin Devamı

İnsan imreniyor
Netflix ve Amazon’da izliyorum; İngiltere’nin köklü kulübü Sunderland’ın belgeseli var, Tottenham’ın var, Leeds United’ın var. 50 türlü Maradona belgeseli var. “Sergio Ramos’un yüreği” diye Real Madrid kaptanının belgeseli var. “Başkan” diye Şili’de mütevazı bir kulüp başkanının neler yaptığını anlatan belgesel var.

“Ya hep, ya hiç” diye Brezilya Milli Takımı’nın öyküsü var.

İzliyorsun, insan imreniyor, kendi kendini sorguluyor, “Biz bunları niye düşünmüyoruz, niye yapmıyoruz?” diye... Üstelik sadece tanıtım olarak düşünmeyin, bu belgesellerinden gelen bir kazanç, bir para var. Çünkü bu belgeselleri yayınlayan Netflix, Amazon ve diğerleri paralı mecralar ücreti karşılığı izliyorsunuz.
Bizim kulüplerimiz, Netflix’le, Amazon’la, benzer mecralarla niye temasa geçmezler? Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın bir asrı aşan tarihleri var. Galatasaray’ın Avrupa kupası, Süper Kupa şampiyonluğu var. Hatta Trabzonspor...

Bu ülkede Netflix, Amazon ve benzer kanallar müthiş izleniyor. Dünyada yaygın, Avrupa’da yaygın... Özellikle Avrupa’da milyonlarca Türk yaşıyor. Takım tutan, taraftar olan milyonlar var. Tarihi Türk takımlarının belgeselleri sadece bizim ülkemizde değil, Avrupa’nın her yerinde izlenir.
Bu işin ekonomik boyutunu bilmiyorum. Kulüplere ne getirir çok hakim değilim. Ama Türk takımlarının belgeselleri, dünyanın dört bir tarafında bize şeref getirir, gurur getirir. Öyle sanıyorum ki, izlenme oranlarına göre de kulüplere büyük para getirir. Kararında bırakın artık şu hakem tartışmalarını... Gözünüzü açın, dünyaya bakın.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’de saha içine kaptan gerek

Fenerbahçe’nin 10 kişi kaldıktan sonra böyle bir baskı yemesi, hatta ezilmesi; adına, büyüklüğüne, tacrübesine, kadro kalitesine asla yakışmıyor. Ne takımlar biliyoruz, 10 kişi kaldıkları halde maçı kapıp götüren...
Unutmayalım, Hatayspor 9 kişi kaldığı maçta Fenerbahçe’ye kaybetmedi...
Böyle dakikalarda Fenerbahçe’nin bir saha içi kaptanı olmalı... Takımı panikten alacak, orta alanda top yapmasını sağlayacak, rakibin gelişleri için kenarları kapatacak.
Fenerbahçe atletik bir takım olmadığına göre, bu durumları tecrübesi ile atlatacak. O tecrübe de yeteri kadar var ama nedense çare olmuyor, olamıyor.

Karışık bir pozisyon
Denizli-Fenerbahçe maçının son dakikalarında Ali Palabıyık’ın verdiği, sonradan VAR kararıyla iptal ettiği ve “kıyamet” koparan penaltı pozisyonunda ben de önce Rodallega’nın kaleci Altay’a faul yaptığını gördüm. Ancak dikkatli bakınca Valencia’nın da havadaki Rodallelga’ya bir faulü var. Penaltı için yeter mi, yetmez mi tartışılır. Sonuçta, çok karışık bir pozisyon... Bu bakımdan penaltı ya da değil, bu pozisyondaki hakem kararına biraz daha sakin ve soğukkanlı bakmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Gustavo stopere!

Fenerbahçe, iç sahada bu kadar zorlanıp puan kaybederken, nasıl oluyor da dış sahada galibiyetleri böyle bir seriye bağlıyor. Bize göre;
- Fenerbahçe genelde ligin en yavaş oynayan ekiplerinden biri... Rakip de Fenerbahçe’den çekindiği için yavaş ve önlem alarak oynuyor.
- Yavaş oyun Fenerbahçe’nin işine geliyor. Kaliteli adamlarıyla sonucu alabiliyor.
- İç sahada durum değişiyor... Fenerbahçe gene yavaş oynuyor, rakibi hızlı hücum ve kontrataklarla sonuç alıyor.
- Fenerbahçe iç saha kaderini değiştirmek istiyorsa, orta alanı hızlı adamlarından kurmalı: Mert Hakan, Ozan ve Ferdi...
- Gustavo geliyor ne olacak diyorsanız, Gustavo stopere, aynı hareketli orta saha devam...

Haberin Devamı

Unutulacak gibi değil

Kulakları çınlasın, Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım ile, Galatasaray’ı çalıştırırken Mustafa Denizli’nin hakemler için söylediklerini hiç unutmadım. Unutulacak gibi değil zaten...
Aziz Yıldırım: Bu eski kaşarları bırakın (Başkan ne kadar haklıymış.)
Mustafa Denizli: Hakemi de yendik (Maalesef gerçek bu herhalde...)

Eskileri atın!
Eski hakemlere güven sıfır...
Yeni hakemlere güven zirvede...
Eski hakemlerde maksat aranıyor.
Yenilerin yaptığına “hata” deniyor.
Eskileri atın, yenilere bakın...

Altay’la bağlan hayata

Kaleci Altay’ın penaltı ile başlayıp, saniyeler içinde Aissati’nin tam köşeye giden füzesini olağanüstü uzanıp kornere atması ve kornerden gelen top kaleye girerken terse yatıp kurtarmasını görünce Turkcell reklamı aklıma geldi: Altay’la bağlan hayata...

İmzayla değil gönülden bağlı

Biz de köhnemiş bir alışkanlık var. Bir hoca biraz iyi gitti mi, bir futbolcu biraz etkili oynadı mı, görev aldıkları kulüpten hemen “Üç yıllık-beş yıllık sözleşme” teklifleri ortaya çıkar.
Oysa hepimiz biliyoruz, hepimiz alıştık. İsterse bir hoca ile 10 yıllık sözleşme yapın; kötü gitti mi, bir yıl tutamazsınız, tutmuyorsunuz. İyi gitti mi zaten devam ediyor.
Benzer bir durum Sergen Yalçın için var.
Sergen Hoca iyi gidiyor ya, hemen üç yıllık sözleşme teklifi...
Sergen Hoca herkesten daha Beşiktaşlı... Kovsanız gitmez.
Ama kafasının tası atarsa kimseyi dinlemez.
Üstelik Beşiktaş ile Sergen Yalçın arasında sadece profesyonellik değil, duygusallık da var.
Sergen Hoca duygusaldır...
Beşiktaş’a sözleşmeyle değil, gönülden bağlıdır.
Bu biline...

HAFTANIN...

Şeref kürsüsü: Altay (F.Bahçe)
Takımı: Beşiktaş, G.Saray, G.Birliği
Teknik direktörü: Sergen Yalçın (Beşiktaş), Fatih Terim (G.Saray), Mustafa Kaplan (G.Birliği)
Futbolcusu: Rosier, Aboubakar, Mensah, Ghezzal (Beşiktaş), Taylan Antalyalı, Oğulcan (G.Saray), Caner, Gökhan, Ferdi (F.Bahçe), Nordfeldt, Soner, Arda (G.Birliği), Alassane Ndao (K.Gümrük), Kitsiu (A.Gücü), Appindangoye, Gradel (Sivas), Ekuban (Trabzon)

Haftanın iyileri

- Yıllanmış şarap gibi Fenerbahçe’nin bekleri, Gökhan ile Caner...
- Galatasaray’ın dalgakıranı, rakiplerin yedibelası Taylan Antalyalı
- Hızı ve hırsı ile Beşiktaş fırtınası N’Koudou...
- Sahalarda çok az rastlanan bir gol atan Konyalı Hadzıahmetoviç...
- Beşiktaş’ta bir fırtına daha: Rosier...
- Galatasaray’da sağ kanadı Feghouli’den kapan Oğulcan...

Haftanın kötüleri

- Beşiktaş - Kasımpaşa maçında Hadergjonaj’a gösterdiği kırmızı kartla Bahattin Şimşek...

- Beşiktaş karşısında futbol adına “sıfır” çeken Kasımpaşa...
- G.Birliği-Alanya maçında Fırat Aydınus’a tuzak kuran VAR hakemi...

- Alanyaspor’da Davidson, Bareiro gibi golcülerin süper etkisiz kalışı...
- Hakemi kandırmaya, rakibinin emeğini kapmaya çalışan Malatyalı Ahmet İldiz...

 Mangal gibi yürek var ama!

Malatyaspor’da Hamza Hoca, üç santrfor, Adem Büyük, Umut ve Kubilay’ı ilk on birde birlikte oynatıyor. Bu cesur bir karar... Hamza Hamzaoğlu’nda mangal gibi yürek var. Ama mangalda yeterli kömür olmayınca takım tekliyor.

Soygun sanki!

Pandemiden bu yana İstanbul’da değilim. Ya Sakarya’daki köy evindeyim ya da Bodrum’da... 8 Haziran’da Bodrum’a gittim, 15 Kasım’da döndüm. O süre içinde ne Sakarya’ya, ne İstanbul’a geldim.
Kasım 17 gibi Sakarya’ya köy evine döndüm. Haziran ayı ile 17 Kasım arasında Sakarya’daki eve hiç gelmedim, bir gün kalmadım. Bir lamba hariç, bahçe elektriği yanmadı, evde sadece iki buzdolabı çalıştı.
Tam 4 aydır Sakarya’da yokum. 17 Kasım’da geldim, kasım ayında sadece 13 gün evde kaldım. Şimdi sıkı durun; 30.11.2020 tarihiyle elektrik faturası geldi, tam 2381 lira... Bir de yazıyla yazayım; İki bin üç yüz seksen bir lira...
Korkunç... Bunun adı “soygun” olmalı... Elbette itiraz edeceğim, cevabı merak ediyorum.

Bu kez sıçrayamadı

Trabzonspor son iki maçında 1’er gol atıp 3’er puan alınca, “Fırtına esti-gürmedi” diye güzellemeler başlamıştı.
Oysa bu iki maçta da, Trabzonspor adına sahada güçlü bir oyun yoktu.
Nitekim Trabzonspor bir sıçradı, iki sıçradı, Sivas karşısında 1-1’e yakalandı. Trabzonspor’un çok daha güçlü oyunlara ihtiyacı var.

Ekuban’a iyi bakın!

Nwakaeme sakat ve formsuzken...
Afobe serbest düşüşe geçmişken...
Trabzonspor Ekuban’a gözünün içi gibi baksın.
Gol adına ne varsa Ekuban’da var.

Futbolun adaleti

- Alanyaspor karşısında Gençlerbirliği çok iyi oynadı. Gençlerbirliği kalecisi Nordfeldt’in son dakikada kurtardığı penaltı, belki de futbolun adaletiydi.
- Hatayspor Genel Sekreteri Mustafa Özak’ın Galatasaray maçı sonrası açıklamalarını dinledim. Uzun süredir bu kadar aklı başında açıklama yapan bir yönetici görmemiştim.
- Antalyaspor geçen haftadan sonra bu hafta da yeni bir hakem faciası ile karşılaşıyordu. Allah’tan Halil Umut Meler’in fahiş hatasında VAR imdada yetişti.

- G.Birliği-Alanya maçında Polomat-Davidson mücadelesinde en ufak bir ihlal yokken VAR hakemi çağırdı. Neyse ki, Fırat Aydınus, VAR’ın tuzağına düşmedi.

Bileği bükülmedi

Sivasspor’da hoca dahil, müthiş bir kovid salgını var.
Sakatlar sıra sıra...
Her hafta bir Avrupa maçı...
Yorgunluk, hastalık, sakatlık...
Sivasspor’un iki yakası bir araya gelmiyor.
Buna rağmen deplasmanlarda yenilmiyor.
Bu 6. deplasman maçı... Henüz bileği bükülmedi.

Niye?

- Alanyaspor’u Süper Lig’e çıktığı günden beri ilk defa bu kadar etkisiz gördüm, niye?
- Efecan olmayınca, sanki takımın ruhuna bıçak saplanıyor gibi, niye?
- Bakasetas geçen yılı süper oynamıştı, bu sezon durgun, niye?
- Sonradan oyuna girenler, pek de etkili değiller, niye?

Zavallı durumdayız

Milli Takım C Ligi’ne düştü. Şampiyonlar Ligi’ne direkt gitmek hayal oluyor. Kulüplerimiz Avrupa maçlarında genellikle nal topluyor.
Ama bakıyorum;
Tarih yazıyoruz.
Gurur duyuyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
Kendimizi kandırmayalım, tarih yazacak, gurur duyulacak bir tarafımız yok. Maalesef zavallı durumdayız...

Ne yapacağız?

Milliyet, 2022 Dünya Kupası eleme grubundaki rakiplerimiz için “Tam dişimize göre” diye başlık atmış.
Başlık gerçekten çok güzel...
Ama bizde dişler çürük... Ne yapacağız?

Haftanın golleri

- Hadziahmetoviç (Konya)
- Diagne (G.Saray)
- Alassane Ndao (K.Gümrük - 1. golü)
- Berat (G.Birliği)
- Gökhan (F.Bahçe)